Danıştay Kararı 7. Daire 2016/3603 E. 2020/5170 K. 17.12.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/3603 E.  ,  2020/5170 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/3603
Karar No : 2020/5170

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Davacı tarafından, 19/10/2007 tarihine kadar ortağı ve kuruluşundan itibaren beş yıl süreyle yöneticisi olduğu … Konfeksiyon Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ait amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen haciz bildirisi üzerine, ihtirazi kayıtla yapılan ödemenin 114.657,15-TL tutarındaki kısmının yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve …, …, …, …, … nolu ödeme emirlerine ait tebligatın incelenmesinden, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 102. maddesinin öngördüğü şartlara uyulmadan ilanen tebliğ edilmeye çalışıldığının, bu nedenle ödeme emri içeriği amme alacağının kesinleşmediğinin, davacı adına düzenlenen ve ilanen tebliğ olunan ödeme emirlerinin toplam miktarının 1.328,75-TL olmasına karşın, haciz bildirilerinde yer alan hacze konu tutarın 3.133.128,05-TL olduğunun, ancak, davacı adına düzenlenen bahse konu ödeme emirleri içeriği alacak haricinde herhangi bir takip işleminin de gerçekleştirilmediğinin, buna göre, davacı hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da öngörülen takip usulleri izlenilmeden doğrudan haciz işlemi uygulandığının anlaşıldığı, öte yandan, davacı hakkında ödeme emri düzenlenmeden, şirkete ait 3.133.128,05-TL amme alacağı nedeniyle düzenlenen haciz bildirileri üzerine haciz işlemlerinin tesis edilmesi, haciz işlemini öğrenen davacı tarafından haczin kaldırılması için ihtirazi kayıtla ödemede bulunulması, bahse konu ödemelerin hiçbir yasal dayanağının olmaması karşısında, alacağın tahsiline yönelik tüm takip yolları tüketilmeden davacı adına düzenlenip usule aykırı tebliğ edilen ödeme emirlerine dayanılarak ve bu ödeme emirlerinde yer alan borcun çok üstünde olan tutarın tahsili amacıyla hukuka aykırı biçimde tesis edilen haciz işleminin kaldırılması için davacı tarafından ihtirazi kayıtla yapılan ödemenin yasal olmadığı, bu nedenle dava konusu edilen miktarın davacıya iade edilmesinin gerektiği, yasal faiz istemine gelince, Avrupa İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin sözleşmeye ekli 1 nolu Ek Protokolün 1. maddesi ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri gereğince dava açma tarihinden itibaren yasal faiz ödenmesi gerektiğinden işlemin iptaline, ihtirazi kayıtla yapılan 114.657,15-TL tutarındaki ödemenin davanın açılma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da “ihtirazi kayıtlı” ödemeye ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı, asıl borçlu şirket tarafından vadesinde ödenmeyen amme alacağının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı, şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmaları neticesinde şirketin vergi borçlarını karşılayacak herhangi bir menkul ve gayrimenkule rastlanılmadığı, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre davacının ortağı ve yöneticisi olduğu şirketin vergi borçlarından sorumluluğu sebebiyle tesis edilen işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. Maddesinde, kesin ve yürütülmesi gereken nitelikte işlemlerin dava konusu edilebileceği, bu nitelikte olmayan işlemlere karşı açılan davaların, aynı Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca reddedileceği düzenlenmiştir. Haciz işlemine karşı ihtirazi kayıtla yapılan ödemenin yasal faiziyle iadesi istemiyle açılan işbu dava hakkında bu yönden yapılacak değerlendirilme sonucunda karar verilmesi gerekmektedir.
Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Ortağı ve yöneticisi olduğu şirkete ilişkin, vadesinde ödenmeyen amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen haciz bildirisi üzerine, ihtirazi kayıtla yapılan 114.657,15-TL tutarındaki ödemenin yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinde, dava dilekçelerinin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, dava konusu edilebilecek bir işlem bulunmadığı takdirde davanın reddedileceği hüküm altına alınmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinin 1. fıkrasında da, mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtildikten sonra, 378. maddesinde, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme yapılmış veya ödemeyi yapan taraftan verginin kesilmiş olması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği ya da zamanaşımına uğradığı hakkında yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiş; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un olay tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle 35. maddesinde; limited şirket ortaklarının şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Vergi mahkemelerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler, tesis sebepleri, şekli, doğuracağı hukuki sonuçları vergi kanunlarıyla belirlenmiş olan tahakkuk fişi, vergi/ceza ihbarnameleri, vergi tevkifatı yapılması, aleyhe yapılan düzeltme işlemleri, düzeltme ve şikayet yoluyla düzeltme taleplerinin yetkili makamlarca reddi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin ödeme emri, haciz, ihtiyati tahakkuk, ihtiyati haciz gibi işlemlerdir.
Belirtilen işlemlerden herhangi birinin dava konusu edilmediği veya vergi idaresine yapılan başvuru üzerine tesis edilecek olumsuz işleme karşı dava açılabilecekken bu yola da gidilmemesi nedeniyle doğrudan dava açılması durumunda idari yargı yerince, belirtilen istem için uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, amme borçlusu şirketten tahsil olunamayan vergi borçları ve cezalarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin tebliğ edilmesi üzerine, borcunu yedi gün içinde ödemeyen, bu süre içinde ödeme emrinin iptali istemiyle idari dava da açmayan veya açmış olduğu davası reddedilen kişi hakkında alacaklı tahsil dairesince 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca haciz uygulanabileceği; haciz işlemine karşı dava açılması halinde ise bu davada, hacizden önceki aşamada dava açan adına tesis edilen ödeme emrinin tebliğinin usule aykırılığı ve haciz işleminin hukuka uygunluk halinin incelenebileceği açıktır.
Olayda ise, Mahkemece, davacı tarafından, haczin kaldırılması amacıyla ihtirazi kayıtla yapılan ödeme üzerine davanın açıldığının belirtilmesine karşın, haczin kaldırılması istemiyle 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca yapılmış başvuru üzerine tesis edilmiş olumsuz işlemin varlığının kabulüyle işin esasının değerlendirilmesi suretiyle karar verilmiştir. Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, anılan madde kapsamında yapılmış bir başvuru ve başvuru üzerine tesis edilen işlemin yer almadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, haciz işlemi üzerine ihtirazi kayıtla ödemede bulunulan 117.618,50-TL tutardan, 114.657,15-TL tutarındaki ödemenin yasal faizi ile birlikte iadesi isteminin dava konusu edildiği olayda, davacı tarafından iade talebi ile işbu davanın açılmasından önce yukarıda sözü edildiği gibi bir başvurunun bulunup bulunmadığının; dolayısıyla, ortada idari davaya konu edilebilecek bir işlemin varlığının belirlenmesi, öte yandan, Anayasa’nın 40. maddesi uyarınca Devletin, kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idari makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin bir anayasal zorunluluk olması karşısında, davacı adına düzenlenerek tebliğ edilen haciz bildirisinde söz konusu düzenlemeye aykırı olarak, başvurulacak mercii ve başvuru süresinin gösterilip gösterilmediğinin ve haciz bildirisinin davacıya usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin değerlendirilmesi suretiyle; bakılmakta olan davanın 2577 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvuru üzerine tesis edilen açık ya da zımni ret işlemine karşı mı açıldığının, yoksa, Anayasa’nın 36. maddesinde öngörülen hak arama hürriyetini sınırlayıcı bir sonuç doğuran Anayasa’nın 40. maddesindeki düzenlemeye aykırılık oluşturan haciz bildirisinin iptali istemiyle mi açıldığının ortaya konulması ve davaya konu edilebilecek bir işlemim varlığının tespiti halinde işlemin esasının incelenmesi gerektiğinden, bu belirleme yapılmaksızın davacı adına düzenlenen ödeme emirinin tebliğinin usulüne ilişkin ve haciz varakasının da esasına dair hukuka aykırılıkların incelenmesi sonucunda ulaşılan yargı hükme esas alınarak davanın sonuçlandırılması hukuka uygun düşmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.