Danıştay Kararı 7. Daire 2016/3567 E. 2020/4716 K. 17.11.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/3567 E.  ,  2020/4716 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/3567
Karar No : 2020/4716

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporuyla “endüstriyel tem yağı” alışlarının sahte faturalarla belgelendirildiğinin tespit edildiğinden bahisle, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, müteselsil sorumlu sıfatıyla 2011 yılının Ocak ayının (1.); Şubat, Mart ve Haziran aylarının (1.) ve (2.) dönemleri için re’sen tarh edilen özel tüketim vergileri ve kesilen vergi ziyaı cezalarına ilişkin işlemlerin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Olayda, davacının “endüstriyel tem yağı” alışlarını haklarında sahte fatura düzenlemekten dolayı vergi tekniği raporları bulunan dört ayrı mükelleften temin ettiği sahte faturalarla belgelendirdiğinden ve 4760 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 2. fıkrası uyarınca müteselsilen sorumlu olduğundan bahisle dava konusu tarhiyatların yapıldığı, ancak 4760 sayılı Kanun’a ekli (I) sayılı listedeki malları düşük tutarlı vergiye tabi bir mal olarak kullanmak amacıyla satın alan mükelleflerin anılan fıkra uyarınca haklarında tarhiyat yapılabilmesinin, satın alınan malları daha yüksek tutarda vergiye tabi bir mal olarak kullanılması veya satılması koşuluna bağlaması karşısında, ilgili düzenlemenin bir kısım emtia alışlarını sahte faturalarla belgelendirdiği ileri sürülen davacıyı kapsamadığı anlaşıldığından, tarh edilen özel tüketim vergilerinde ve kesilen cezalarda hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından satın alınan madeni yağın sahte faturalarla belgelendirilerek özel tüketim vergisinin ödenmediği hususu vergi inceleme raporuyla tespit edildiğinden, dava konusu tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X-KARŞI OY :
213 saylı Vergi Usul Kanunu mükelleflerin yaptıkları ticari işlemler sebebiyle almak ve vermek zorunda oldukları belgelerin neler olduğunu ve içeriğini düzenlenmiştir. Bu defter ve belgelerin düzenli bir şekilde tutulması, alınıp verilmesi, gerekli belge ve faturaların defterlere kaydı ile etkili bir vergi kontrolü yapılması sağlanmakla birlikte ilgili mükellef için de ispat vasıtasıdır. Vergi mükellefi olanlar için defter ve belgelerin tutulması zorunlu olup, mükellefe seçimlik bir hak tanınmamıştır. Kazanç elde eden bütün gerçek ve tüzel kişilerin kazançları üzerinden ödeyecekleri vergi kamu geliridir.
213 sayılı Kanun’un vergi kanunlarının uygulanması ve ispat başlıklı maddesi genel uygulama ilkesini belirlemiş olup tüm vergi kanunlarını kapsamakta olduğu bilinmektedir. Bu düzenlemeye göre: “vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder, lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilikşkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” emredici hükümlerine yer verilmiştir.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu ile getirilen özel tüketim vergisi, anılan Kanun’a ekli dört ayrı listede yer alan mallar üzerinden bir kereye mahsus olmak üzere alınan bir vergi türüdür. Vergiyi doğuran olay ise kanuna ekli 1 sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi olduğu düzenlenmiştir. Teslimle bir kere doğan ÖTV’nin dosya kapsamındaki olayda ne zaman doğduğu dolayısıyla mükellefinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Dosyanın içeriği bilgi ve belgelerin ve vergi inceleme raporunun incelenmesinden; davacının özel tüketim vergisi mükellefi olduğu ve beyanneme vermediği, kayıtlarına intikal ettirdiği belgelerin sahte belge niteliğinde olduğu, ancak satışlarının gerçek olması hasebiyle özel tüketim vergisi ödenmeksizin alım satım yapıldığı, davacınında alımlarının gerçek olduğunu beyan ettiği ancak mükellefiyetten kurtaracak gerçek belgelerinde ibraz edilmemesi karşısında, malları kaçak olarak temin ettiği tespit edilmiştir. 1 sayılı listedeki malları ÖTV ödenmeden alan ve satanların mütesesil sorumluluk gereği mükellef olduğu açıktır. Ancak yasal belgelerle asıl mükellefinden alındığı ispatlanmış olsa idi, teslim eden tarafında kalacak olan ÖTV, alımlarının yasal olduğu ispat edilememiş olması sebebiyle davacının mütesesesil mükellefiyetini doğurmuştur. Mahkeme kararı gerekçesinde maddi olayın gerçekliğine vergisel yükümlülüğün yerine getirilip getirilmemesine bakmaksızın, olayın 4760 sayılı Kanunun 13. maddesinin 2. fıkrası kapsamında olmadığına yer vermiş maddi olayın gerçekliğine değinilmemiştir. Olayda ÖTV ödenmeden temin edildiği anlaşılan malın satıldığı sabit olmakla ve tahakkukun 4760 sayılı Kanunun 4. maddesinin 3. fıkrası gereği yapıldığı anlaşılmakla mahkeme kararın bozulması gerektiği oyuyla daire kararına katılmıyorum.