Danıştay Kararı 7. Daire 2016/31 E. 2020/3676 K. 06.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/31 E.  ,  2020/3676 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/31
Karar No : 2020/3676

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Kömür Havzası ve Amele Birliği
Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Davacı adına, takdir komisyonu kararına istinaden, 2008 yılının Ocak ilâ Aralık dönemleri için re’sen salınan vergi ziyaı cezalı banka ve sigorta muameleleri vergilerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Olayda, davacının 2008 yılına ait vergiler yönünden 24/12/2013 tarihinde takdire sevk edildiği, … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporu done alınarak takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden dava konusu vergilendirme işleminin yapıldığı ve ihbarnamelerin 11/12/2014 tarihinde tebliğ göz önüne alındığında, sırf zaman aşımı süresini aşmak amacıyla yapılan takdire sevk işleminin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinde belirtilen zaman aşımı süresini durdurmayacağı sonucuna ulaşıldığı, bu durumda davacı hakkında herhangi bir inceleme yapılmadan zaman aşımı süresini durdurmak için takdire sevk üzerine, zaman aşımı süresi dolduktan sonra düzenlenen rapor done alınmak suretiyle takdir komisyonunca belirlenen matrah esas alınarak yapılan dava konusu vergilendirmede, zaman aşımı bulunduğundan, hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Tarh zamanaşımı süresinin dolmasından önce takdir komisyonuna başvurulduğu, duran zamanaşımı süresi içinde yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ve mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
2008 yılında üyelerine devamlı surette ödünç para verme suretiyle gelir elde etme faaliyeti yönünden incelemeye sevk edilen davacının 24/12/2013 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, bu arada vergi müfettişliğince davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporunu done alan … tarihli takdir komisyonu kararı ile raporda belirlenen matrahlar üzerinden dava konusu cezalı tarhiyatlarının yapıldığı, buna ilişkin ihbarnamelerin 11/12/2014 tarihinde davacıya tebliği üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinin 1. fıkrasında, re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlandıktan sonra inceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkının re’sen takdir olunmuş sayılacağı belirtilmiş; 31. maddesinin 1. fıkrasında, takdir komisyonunca belli edilen matrah veya matrah kısmının takdir kararına bağlanacağı; 75. maddesinin 1. fıkrasında, takdir komisyonunun 74. maddedeki görevleri dolayısıyla bu Kanunda yazılı inceleme yetkisine haiz olduğu belirtilmiş; 74. maddesinde, takdir komisyonlarının görevleri sayılmış; aynı Kanun’un 134. maddesinin 1. fıkrasında da, vergi incelemesinden amacın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırarak, tespit etmek ve sağlamak olduğu açıklanmıştır.
213 sayılı Kanun’un “Zamanaşımının Mahiyeti” başlıklı 113. maddesinde, zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış ve zamanaşımının, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği belirtilmiş; anılan Kanun’un “Zamanaşımı Süreleri” başlıklı 114. Maddesinin 1. fıkrasında ise, vergi alacağının doğduğu takvim yılının başından başlayarak 5 yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı hükme bağlanmıştır.
Yine Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, “Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder.” hükmü, Anayasa Mahkemesinin, 08/01/2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan, 15/10/2009 tarih ve E:2006/124, K:2009/146 sayılı kararıyla, zamanaşımının durma süresinin belirsizliği, makul ve adil bir sürenin bulunmaması, vergi dairesince matrah takdiri için başvurunun sırf zamanaşımını durdurmak için keyfi olarak kullanılmasında güvence sağlamayacağı gibi yükümlüye vergi tahsilâtının geciktiği süre kadar gecikme zammı ve faizi uygulanacak olması da yükümlünün vergi yükünü artırarak haksız sonuçlar doğmasına neden olabileceği; zamanaşımı hükümlerindeki açıklığın, sadece zamanaşımı süresinin, başlangıç ve bitişinin yasada gösterilmesiyle kendisini göstermeyeceği; vergilemede hukuksal kararlılığın sağlanması amacıyla getirilen zamanaşımını durduran nedenlerle, durma süresinin ve duran zamanaşımının işlemeye başlama tarihinin de açık, belirgin, somut ve öngörülebilir olması, keyfiliğe izin vermemesi “yasallık” ve “hukuk devleti” ilkesinin gereği ve Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Anılan karar dikkate alınarak yeniden düzenlenen 114. maddenin 2. fıkrasında, matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durduracağı, duran zamanaşımının mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam edeceği, ancak işlemeyen sürenin her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamayacağı hüküm altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
213 sayılı Kanun’un yeniden düzenlenen 114. maddenin 2. fıkrasında, takdir komisyonu kararının belirli bir sürede alınması gerektiğine ilişkin ifade yer almamış olup, ”belirlilik ilkesi” uyarınca işlemeyecek olan sürenin azami miktarına ilişkin belirleme yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 2008 yılına ilişkin hesap ve işlemlerinin, vergi denetim elemanınca incelenmesi devam ederken tarh zamanaşımı süresi dolmadan 24/12/2013 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, vergi incelemesi sonucunda düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporu esas alınarak 05/12/2014 tarihli takdir komisyonu kararı ile matrah takdir edildiği, takdir edilen matrah üzerinden de uyuşmazlığa konu cezalı tarhiyat yapılarak 11/12/2014 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olayda, takdir komisyonuna başvurulması ile duran sürenin, takdir komisyonunda işlemeyecek olan sürenin hitamında bir diğer ifadeyle bir yıl sonra kaldığı yerden işlemeye başlayacağı açık olup, takdir komisyonuna sevk ile 24/12/2013 tarihinde duran sürenin 24/12/2014 tarihinde yeniden işlemeye başlayacağı ve 05/12/2014 tarihinde alınan takdir komisyonu kararının davacıya 11/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği dikkate alındığında, söz konusu vergilerin zamanaşımına uğramadığı sonucuna ulaşıldığından, davanın esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, yukarıda yazılı gerekçeyle verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile, karara katılmıyoruz.