Danıştay Kararı 7. Daire 2016/2205 E. 2020/4414 K. 05.11.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/2205 E.  ,  2020/4414 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/2205
Karar No : 2020/4414

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü) …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Enerji Elektrik Üretim Petrol Ürünleri Pazarlama Nakliyat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2008 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen ve takdir komisyonuna done olması amacıyla hazırlanan vergi tekniği raporuna istinaden sahte fatura kullandığından bahisle müteselsil sorumluluk kapsamında 2008 yılının Eylül dönemine ilişkin olarak re’sen tarh olunan vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacı nezdinde … Enerji Petrol Ürünleri Nakliye Gıda Ticaret Sanayi Limited Şirketi’nden aldığı 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (I) sayılı listedeki malları daha yüksek tutarda vergiye tabi bir mal olarak yani muhteviyatını değiştirerek satış yaptığına ilişkin somut herhangi bir tespitin yapılmadığı, dolayısıyla eksik inceleme ve varsayıma dayalı olarak tarh edilen vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı şirkete fatura düzenleyen … Enerji Petrol Ürünleri Nakliye Gıda Ticaret Sanayi Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda bu şirketin düzenlediği faturaların tamamının sahte olduğunun kabul edildiği, bu durumda davacı şirket hakkında 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin 2. fıkrası uyarınca özel tüketim vergisi tarhiyatı yapılmasının hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY :
213 saylı Vergi Usul Kanunu mükelleflerin ticari işlemleri sebebiyle almak ve vermek zorunda oldukları belgelerin neler olduğunu ve içeriğini düzenlenmiştir. Bu defterlerin düzenli bir şekilde tutulması, alınıp verilmesi gerekli belge ve faturaların defterlere kaydı ile etkili bir vergi kontrolü yapılması amaçlanmıştır. Kanunda, vergi mükellefi olanlara belge ve kayıt düzenine uyma zorunluluğu getirilmiş olup, mükellefe seçimlik bir hak tanınmamıştır. Zira belge ve kayıt düzenine uyum, mükellef açısından da söz konusu defter, belge ve kayıtların ispat vasıtası olarak kullanılabilmesi için ön koşuldur.
213 sayılı Kanun Türk vergi sistemi içerisindeki vergiler açısından genel kanun olup, “vergi kanunlarının uygulanması ve ispat” başlıklı maddesi, tüm vergi kanunları açısından uygulama alanı bulmaktadır. Bu düzenlemeye göre, vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder ve lafzın açık olmadığı hallerde hükümlerin konuluşundaki maksat, maddenin kanundaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı değerlendirilir. Ayrıca vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda, verginin, Kanuna ekli dört ayrı listede yer alan mallar üzerinden bir kereye mahsus olmak alınması öngörülmüştür. Kanunda, vergiyi doğuran olay, dava konusu uyuşmazlığa konu malın da dahil olduğu Kanuna ekli (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi olarak düzenlenmiştir. Malın teslimi ile bir kere doğan özel tüketim vergisinin dosya kapsamındaki olayda ne zaman doğduğu, dolayısıyla mükellefinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Dosyanın içeriği bilgi ve belgelerin ve vergi inceleme raporunun incelenmesinden; davacı ÖTV mükellefi olmadığından beyanname verme yükümlülüğü bulunmadığı, kayıtlarına intikal ettirdiği belgeler sahte belge niteliğinde olsa da satımlarının gerçek olması hasebiyle malın vergisi ödenmeksizin alım-satımının yapıldığı, davacının da alımlarının gerçek olduğunu beyan ettiği ancak kendisini ÖTV mükellefiyetinden kurtaracak gerçek belgelerin de ibraz edilmemesi karşısında satımını yaptığı malın kaçak olarak temin edildiği tespit edilmiştir.
(I) sayılı listedeki malları vergi ödemeden alan ve satanların müteselsil sorumluluk gereği ÖTV mükellefi olduğu açıktır. Yasal belgelerle malın asıl mükellefinden alındığı ispatlanmış olsaydı, teslim eden tarafında kalacak olan ÖTV, alımlarının yasal olduğu ispat edilememiş olması sebebiyle davacı üzerinde kalmış ve davacının mütesesesil sorumluluğunu doğurmuştur.
Mahkeme kararının gerekçesinde, maddi olayın gerçekliğine ve vergisel yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediğine bakılmaksızın, olayın Kanunun 13. maddesinin 2. fıkrası kapsamında olmadığına dayanılmıştır.
Olayda, ÖTV ödenmeden temin edildiği anlaşılan malın satıldığı sabit olmakla ve tarhiyatın Kanun’un 4. maddesinin 3. fıkrası kapsamında yapıldığı anlaşıldığından, davanın reddi gerekirken aksi yönde verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.