Danıştay Kararı 7. Daire 2016/1845 E. 2020/3288 K. 15.09.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/1845 E.  ,  2020/3288 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/1845
Karar No : 2020/3288

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
(… Başkanlığı)

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Uluslar Arası Taşımacılık Akaryakıt Dağıtım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4. maddesi kapsamında %5 oranındaki indirimli teminattan yararlananlara ilişkin olarak düzenlenerek davacıya verilen (Ek:23) Bilgi Formunda belirtilen indirimli teminat yapılabilecek azami miktarla sınırlı olmak kaydıyla, %5 oranında teminat verilmesi halinde ithalat işleminin gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği yönünde bilgi verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Olayda, davacı adına 06/07/2012 tarih ve 5063 sayılı yazıyla ”2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4. maddesi kapsamında %5 oranında indirimli teminattan yararlananlara ilişkin bilgi formu (EK-23)”nun düzenlendiği, davacının 28/09/2012 tarih itibarıyla indirimli teminattan yararlanabilecek azami miktardan kalan 8.490.974,48 kg kullanılmayan miktarının bulunduğu ve bu durumun taraflar arasında ihtilafsız olduğu, bu tarihten sonra yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı nedeniyle davacının hukuka uygun bir şekilde elde ettiği indirimli teminat hakkının sona erdiğinden bahsedilemeyeceği, davacının %5 oranında indirimli teminattan yararlananlara ilişkin (EK-23) Bilgi Formuna göre, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (I) sayılı Listenin B Cetvelindendeki malları, 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4. maddesi kapsamında kullanılmak üzere ithalinde ya da yurt içi alımında, bilgi formunda yer alan indirimli teminattan yararlanabilecek azami miktarla sınırlı olmak kaydıyla %5 oranında teminat vererek ithal işlemini gerçekleştirme talebinin, Bakanlar Kurulu Kararının yayımlandığı 09/10/2012 tarihinden sonra mümkün olamayacağından bahisle reddedilmesi işleminde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki kararın 4. maddesi kapsamından yararlanmak amacıyla ithal edilen Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (I) sayılı Listenin B cetvelinde yer alan malların, gerek söz konusu kararnamenin yürürlük tarihinden sonra imalatta kullanılması gerekse aynı kararname kapsamında ithal edilen bu mallardan imal edilen malların, 09/10/2012 tarihinden sonra teslim edilmesi halinde bu Kararnamenin yürürlük tarihinden önceki mevzuat hükümlerine göre işlem yapılabileceği, bu düzenlemenin 09/10/2012 tarihi itibarıyla ithalatı tamamlanmış mallara ilişkin olup, bu tarihten sonraki ithalatların kapsam dışı olacağı, yine bu tarihten sonra mükelleflere (EK-23) Bilgi Formu düzenlenemeyeceği, mükellefte bulunan (EK-23) Bilgi Formunun da 09/10/2012 tarihinden itibaren kullanılmasının mümkün olamayacağı, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Uyuşmazlık konusu olayda, davacının 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4. maddesi kapsamında düzenlenen (EK-23) Bilgi Formu uyarınca %5 oranında teminat vererek ithalat işleminin gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğinin bildirilmesine ilişkin talebinin, 09/10/2012 tarih ve 28436 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2012/3792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 5. maddesi ile, yararlanılmak istenilen Bakanlar Kurulu Kararının 4. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı yönünde tesis edilen işlemin, ilgilinin hukuk aleminde herhangi bir etki yaratmayan, bilgilendirme amaçlı bir işlem olduğu anlaşılmakla, söz konusu işleme karşı açılan davanın ilk inceleme noktasında, ortada kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı gerekçesiyle reddi gerekirken, işin esasının incelenmesinde yasal isabet bulunmadığı, bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
09/10/2012 tarih ve 28436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/3792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 5. maddesi ile, 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı, davacı şirkete 06/07/2012 tarihli başvurusu üzerine verilmiş olan (Ek:23) Bilgi Formunda belirtilen indirimli teminat kapsamında yapılabilecek azami miktarla sınırlı olmak kaydıyla %5 oranında teminat verilerek ithalat işleminin gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği yönünde davacı tarafından yapılan başvurunun davanın açıldığı sırada zımni, yargılama sırasında ise açıkça reddine dair 16/07/2013 tarih ve 66572 sayılı işlemin iptali istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:
İdari Yargı, Hukuk Devletinde, hukuka bağlılığı esas olan kamu idaresinin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun, bağımsız yargı yerlerince, yargılama yöntemleri kullanılarak denetlenmesinin sağlanması için var olan yargı düzenidir. Bu yüzden; idari yargı denetiminin işleyebilmesi, idarenin Kamu Hukuku alanında faaliyette bulunmasına; idari nitelikte eylem veya işlem yapmasına bağlıdır. Böyle bir faaliyet olmadan, söz konusu denetimin işletilmesine olanak yoktur. Bu bağlamda, kişilerin hukuk aleminde herhangi bir etki doğurmayan, belirli bir hukuki durumu ya da olguyu belirtmekle yetinen “icrailik” niteliğinden yoksun işlemlerin, idari bir davaya konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; iptal davası, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar şeklinde tanımlanmıştır. Anılan kanun hükmünde, iptal davalarına konu olabilecek işlemlerin nitelikleri belirtilmemiş ise de, idari yargıda, idarenin kamu gücüne dayanarak yaptığı, tek taraflı, kişilerin hukukunu etkileyen, kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemlerin idari davaya konu olabileceği kabul edilmektedir. Aynı Kanun’un 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde yer alan, dava dilekçelerinin, ortada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli işlemin olup olmadığı yönünden inceleneceğine; aynı Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, böyle bir işlemin bulunmaması hâlinde, davanın sonraki yargılama işlemleri uygulanmaksızın reddedileceğine ilişkin kurallar bu ilkeye dayalıdır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda izah edilen hususların ve yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, hukuki ihtilafın çözümünün, davaya konu edilen Gelir İdaresi Başkanlığı cevabının davacının hukuki durumunu etkileyen, icrailik niteliği taşıyan bir işlem olup olmadığının tespitine bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu edilen işlemin; (Ek:23) Bilgi Formunda belirtilen indirimli teminat kapsamında yapılabilecek azami miktarla sınırlı olmak kaydıyla %5 oranında teminat verilerek ithalat işleminin gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği yönünde davalı İdareden görüş istenilmesi üzerine, davalı İdarece, 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4. maddesinin, 09/10/2012 tarih ve 28436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/3792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 5. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığına ilişkin bilgilendirme yazısının, vergisel anlamda davacının hukuki durumunu etkileyen, düzeltme-şikayet işlemi veya vergi dairesinin icrai nitelik taşıyan bir işlemi olmadığı anlaşılmaktadır. Söz konusu işlemin bu haliyle idari davaya konu edilecek nitelikte kesin yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde bulunmadığı sonucuna varıldığından davanın incelenmeksizin reddi gerekirken özetlenen gerekçeyle iptal eden mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.