Danıştay Kararı 7. Daire 2016/1700 E. 2020/3360 K. 22.09.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/1700 E.  ,  2020/3360 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/1700
Karar No : 2020/3360

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Limited Şirketi
VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : Manisa Vergi Dairesi Başkanlığı
(Kula Vergi Dairesi Müdürlüğü)

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Madeni yağ imalatı ve ticari faaliyeti ile uğraşan davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda davacının tecil-terkin uygulaması kapsamında ithal ettiği baz yağları taahhüt ettiği yağlama yağı müstahzarları üretiminde kullanmayarak doğrudan piyasaya sattığının tespit edildiğinden bahisle, 2012 yılının Ekim ayının (1.) dönemi için üç kat vergi ziyaı cezalı olarak re’sen tarh edilen özel tüketim vergisine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Olayda, davacı şirketin 2011 ve 2012 yılı hesap ve işlemlerinin alınan baz yağların 4760 Özel Tüketim Vergisi Kanunu kapsamındaki tecil-terkin uygulamasına uygun olarak üretimde kullanılıp kullanılmadığı yönünden incelenmesi sonucu düzenlenen vergi tekniği raporunda; madeni yağ imalatı ve ticareti faaliyetinde bulunan mükellef firma yetkilisi tarafından alınan baz yağların, elektrikle çalışan ısıtıcılı karıştırıcılı üretim tanklarında katıklarla karıştırılarak ara mamül üretildiğinin, ikinci aşamada ise ilk aşamada üretilen ara mamüllerle katıklar karıştırılarak 4760 sayılı Kanun’a ekli I sayılı listeye dahil olmayan aromatik prosess yağı üretildiğinin, 2012 yılında alınan bazı katkı maddesi faturalarının ise, “ilk madde malzeme hesabı” yerine sehven ”ticari mal hesabına” kaydedildiğinin beyan edildiği, bu yıllarında baz yağlar ile ilgili olarak yapılan kaydi envanterde fark çıkmadığı, üretim reçetelerinde hangi üretim aşamasında hangi katkı maddesinden ne kadar kullanıldığının değil sadece kullanılan katkı maddelerinin miktarının ve yüzdesel oranının belirtildiği, bunun üzerine yıllık bazda kullanılan katkı maddeleri için yapılan kaydi envanterde 2011 ve 2012 yıllarında farklar ortaya çıktığı ve çok sayıda farklı mükellefe ait katkı maddesine ilişkin sahte alış faturalarının kullanıldığı, ancak mükellef kurumun bu faturalar ile emtia almadığına ilişkin somut verilerin olmaması nedeni ile lehlerine bu malların alındığının kabul edildiği ve fakat üretim yapılıyor izlenimi vermek için alınan bu malların doğrudan ticari mal olarak satıldığı kanaatine varıldığı, üretimi yapıldığı iddia edilen ürünlerin piyasadan da hazır şekilde satın alındığı ile ilgili olarak mükellef kurum yetkilisinin bunun üretimlerinin yeterli olmamasından kaynaklandığını, satışlarının nihai tüketicilere değil aracılara olduğunu, bu aracılarında bu malları sanayide kullanılmak üzere verdiklerini beyan ettiği, ancak yapılan karşıt incelemelerde kauçuk ve plastik sanayisinde kullanılması gereken “aromatik proses yağların” aracılar tarafından sanayiye değil nakliyecilere ve araç sahiplerine satıldığının tespit edildiği, kapasite raporlarını düzenleyen … Ticaret ve Sanayi Odasına mükellef kurumun üretim dönemlerindeki elektrik tüketimleri karşılığında üretilebilecek yağ miktarlarının sorulması üzerine verilen cevapta, elektrik tüketimleri ile tüm yağ imalatının 2011 yılında yaklaşık olarak %1’ini ve 2012 yılında yaklaşık %2’sini ve sadece aromatik prosess yağın ise, 2011 yılında yaklaşık %2’sini, 2012 yılında ise yaklaşık %4’ünü üretebileceğinin anlaşıldığı, ayrıca ilgili dönem elektrik tüketiminin tamamının üretimde kullanıldığı kabul edilse dahi üretim yapılmayan dönemlerdeki en az elektrik tüketim miktarlarının üretim yapılan dönemlerdeki ortalama elektrik tüketimlerinin cok üstünde olduğunun görüldüğü, bu durumun işyerindeki elektriğin tamamının üretim faaliyeti dışında ısıtma, aydınlatma gibi ihtiyaçlar için kullanıldığı sonucuna ulaştırdığı, civata somun gevşetme müstahzarı ile makine cihaz ve taşıtların yağlanmasında kullanılan müstahzarın nihai ürün olan aromatik prosess yağın üretiminde kullanılan oranları değişebilirken, hatta bazı dönemlerde ikisi birlikte kullanılmayıp sadece bir tanesi kullanılmasına rağmen, her üretim aşamasında kullanılan katık oranının %5 olarak sabit kaldığı, bu oran hakkında mükellef kurum yetkilisinin beyanında açıklayıcı nitelikte olmayan genel ifadelerine yer verildiği ve bu oranların üretiminde değişebildiğinin beyan edildiği, tüm bu tespitlerin birlikte değerlendirilmesinden; üretim için temel unsurlardan olan katkı maddeleri ile ilgili olumsuz tespitler, mükellef kurumun üretim yaptığını iddia ettiği dönemlerde tüketmiş olduğu elektrik enerjisi ile yaptığını iddia ettiği üretimin yapılamayacağının anlaşılması, üretildiği iddia edilen mamül ürün olan aromatik prosess yağın kullanım yerinin kauçuk ve plastik sanayi olmasına rağmen, mükellef kurumdan alış yapan yerlerin bu ürünleri kauçuk ve plastik sanayiye değil nakliyecilere vermesi yine direkt alış yapan yerlerin madeni yağ talebi olan yerler olması, yeminli mali müşavir üretim tasdik raporlarında kullanılan katkı isimlerinin üretim reçetelerinde açıklanmaması, … Ticaret ve Sanayi Odasınca düzenlenen kapasite raporlarında elektrik tüketimleri ve üretim miktarları arasındaki verilere yer verilmemesi nedeniyle, davacı şirketin 2011 ve 2012 yıllarında gerçekte aromatik proses yağı üretiminin olmadığı, ticari mal olarak piyasaya sattığı ürünlerin aslında baz yağ olduğu sonucuna varıldığı, ancak satışların direk nihai tüketicilere olmayıp madeni yağ ticareti yapan aracılara yapılması ve satılan baz yağların, 10 numara yağ adı altında yakıt olarak satıldığına ilişkin verilerin olmaması nedeniyle davacı şirketin baz yağları yakıt olarak sattığına ilişkin herhangi bir işlem yapılmayacağı, gerçekte baz yağ satışı yapılmasına rağmen bu satışlara ilişkin faturaların gerçekte üretilmeyen aromatik proses yağı olarak tanzimi nedeniyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ”Kaçakçılık Suçları ve Cezaları” başlıklı 359/a-2. maddesine göre muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge olduğu, davacı şirket tarafından taahhüt edilen şekilde üretim yapılmadan ürün satışının yapıldığının ve bu hususu gizlemek için muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlediğinin aksini ispatlayıcı herhangi bir delil ibraz edilemediği, davacı şirket tarafından her ne kadar elektrik sarfiyatıyla üretim miktarı arasında bir ilişkinin bulunmadığı, Ticaret ve Sanayi Odasının çelişkili beyanlarda bulunduğu, sahte belge kullanılmadığı, katkı maddeleri açısından kaydi envanter farkı olmadığı, karşıt incelemelerin geneli yansıtmadığı, ürünün sanayi işletmelerine satıldığı iddia edilmekte ise de, dava dilekçesine eklenen … Ticaret ve Sanayi Odası yazısında elektrik sarfiyatı yönünden bir belirlemenin yapılmadığı, davacı şirketin 08/10/2014 tarihli dilekçesi ekinde ibraz edilen bilirkişi raporunda üretim yapılan dönemlerde tüketilen elektrik ile üretilecek ürün miktarlarının hesaplandığı, ancak bilirkişi raporundaki miktarlar dikkate alındığında dahi şirketin üretmiş olduğunu beyan ettiği ürün miktarının, üretim yapılan dönemlerde tüketilen elektrik ile üretilebilecek ürün miktarından oldukça fazla olduğunun anlaşıldığı, davacı şirket yetkilisi tarafından ihtirazi kayıt konulmaksızın imzalanan inceleme tutanağında kayıt altına alınan verilere dayanılarak kaydi envanter yapıldığı, kullanılan hammadde ve ara mamül miktarları ile birinci aşamada üretilen ara mamül ve ikinci aşamada üretilen ana mamül miktarlarıyla toplam üretim miktarlarına ulaşıldığı, şirketin sahte fatura kullanması nedeniyle katma değer vergisi indirimleri reddedilerek re’sen tarh edilen vergilere karşı açılan davanın Mahkemelerinin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararı ile reddedildiği, karşıt inceleme yapılan mükelleflerin davacının yüksek tutarlarda sürekli olarak satış yaptığı kişi ve firmalar olması dolayısıyla geneli yansıttığı ve ürünün nihai olarak nakliyecilere ve araç sahiplerine satıldığının tespit edildiği görüldüğünden, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uygun olmayan ve somut belgelerle ispatlanamayan aksi yöndeki iddialara itibar edilmediği, üretim dönemleri itibarıyla kullanılan ürünler, makina ve teçhizat, iklim koşulları ve üretim şartlarının tespitini yapmak mümkün olamayacağından, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek bulunmadığı, bu durumda yukarıda yer verilen tespitler karşısında, hammadde olarak alınan baz yağların taahhüt edilen üretimde kullanılmaması nedeniyle tecil-terkin şartlarınının ihlal edildiğinden bahisle yapılan üç kat vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tüketilen elektrik enerjisi ile üretilen ürün miktarı arasında bir bağlantı bulunmadığından bir orantının kurulamayacağı, Mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL’den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, Mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra, kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.