Danıştay Kararı 7. Daire 2016/13169 E. 2020/3729 K. 07.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/13169 E.  ,  2020/3729 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/13169
Karar No : 2020/3729

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: … Madeni Yağ İmalatı Toptan ve Perakende Satış Pazarlama İnşaat Nakliye Turizm Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsilini teminen şirketin ortağı ve yetkilisi olan davacıdan teminat istenmesine ilişkin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 9. maddesi uyarınca tesis edilen 27/05/2015 tarih ve 15745 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Asıl amme borçlusu olmayan ortaklar, yönetim kurulu üyeleri, icra komitesi üyeleri adına teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanabileceğine ilişkin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da bir açıklık bulunmadığından, …Madeni Yağ İmalatı Toptan ve Perakende Satış Pazarlama İnşaat Nakliye Turizm Ticaret Limited Şirketi’nin vergi borçlarından dolayı şirket müdürü olan davacı hakkında tesis edilen dava konusu ihtiyati haciz işleminde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mevzuatta, mükellef tarafından ithal edilen malların ilgili dönemlerde beyan edilmesi ve o döneme denk gelen tahakkukların tahsil edilmesi şartının arandığı, bu bağlamda bildirim yapılan dönemlerde mükellef şirketin gümrük beyannamelerinin teminatsız kalması ve düzeltme beyannamelerinde indirimli beyan edilmesine rağmen o dönem beyannamelerine tahakkuk eden tutarın tahsil edilmemesi nedeniyle davacı hakkında uygulanan ihtiyati haciz işleminin yasaya uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… Madeni Yağ İmalatı Toptan ve Perakende Satış Pazarlama İnşaat Nakliye Turizm Ticaret Limited Şirketi adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamelerinin Ek-12 Bilgi Formu gelmeden sehven kapalı konuma gelmiş olması nedeniyle teminatsız kalan söz konusu beyannamelere ait özel tüketim vergilerinin tahsilini teminen şirketin ortağı ve yetkilisi olan davacıdan teminat istenmesine ilişkin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 9. maddesi uyarınca tesis edilen 27/05/2015 tarih ve 1745 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 3. maddesinde amme borçlusu teriminin; amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların yanında kanuni temsilcilerini de ifade ettiği; tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin; amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını ifade ettiği; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin ise, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği hükümleri yer almaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı açıklanmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un Birinci Kısmının İkinci Bölümü, “Amme Alacaklarının Korunması” ile ilgili hükümleri kapsamaktadır. Bu bölümde; teminat istenmesi, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer korunma hükümleri yer almaktadır. Teminat istenmesi, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz; henüz kamu alacağı olma niteliği kazanmamış vergi ve cezaların, tahakkuk ettikleri tarihte karşılaşılabilecek tahsil imkansızlığına bir önlem olarak öngörülmüştür.
Aynı Kanunun 9. maddesinde ise; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde, vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat istenmesi kurala bağlanmıştır. Bu bakımdan, teminat istenmesini gerektiren durumların varlığı, hiçbir müddetle kayıtlı olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla ve haczin yapılmasına ilişkin kurallara göre ihtiyati haciz uygulanmasını ve henüz tahakkuk etmemiş vergi ve cezaların ihtiyaten tahakkuk ettirilmesini de gerektirmektedir. 6183 sayılı Kanun, 213 sayılı Kanunun 344. maddesinde öngörülen durumlara ilişkin bir kamu alacağının salınması için gereken işlemlere başlanmış olmasını, yapılacak tarhiyata esas oluşturacak ve ilk hesaplamalara göre belirlenen vergi ve cezaların ihtiyaten tahakkuk ettirilerek teminat istenmesine yeterli saymıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen hükümlere göre; asıl amme borçlusu şirketin ortağı ve yetkilisi olan davacıdan teminat istenilebilmesi için, şirket hakkında vergi incelemesine başlanılmış, maddedeki durumların saptanılmış ve ilk hesapların yapılmış olması gerekli ve yeterlidir.
Dosyanın incelenmesinden; teminat istenilmesi ve ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için kamu alacağının salınması yolunda gereken işlemlere başlanılması yeterli görülerek, süreyle sınırlı olmaksızın teminat istenilebileceği kurala bağlandığından ve şirket borçlarından sorumluluğuna gidilebilecek olan şirket ortakları ve kanuni temsilcileri bu aşamada da sorumlu tutulabileceklerinden, kamu alacağının borçlusu limited şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunda ihtilaf bulunmayan davacıdan teminat istenilmesi mümkündür.
Bu bakımdan, Mahkemece, kamu alacağının borçlusu şirketin ortağı ve yetkilisi olan davacı adına 6183 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında tesis edilen teminat istenilmesine ilişkin işlem hakkında, Kanunda öngörülen koşulların oluşup oluşmadığı yönünden yapılacak incelemeyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY : Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile, karara katılmıyoruz.