Danıştay Kararı 7. Daire 2016/12854 E. 2020/4026 K. 14.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/12854 E.  ,  2020/4026 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/12854
Karar No : 2020/4026

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av….
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Faktoring Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Davacı adına düzenlenen … gün ve … ve … takip nolu ödeme emirlerinin … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…-…, K:…-… sayılı kararlarıyla iptal edilmesi üzerine, ödeme emirleri içeriği amme alacağına ilişkin 1.756.983,88 TL ile 1.046.104,46 TL gecikme zammının toplamı olan 2.803.088,34 TL’nın davalı idareye ödendiği 20/02/2014 tarihinden bu meblağın davacıya iade edildiği 12/11/2015 tarihi arasındaki dönem için 2.803.088,34 TL üzerinden işlediği ileri sürülen 784.864,74-TL tecil faizinin, 12/11/2015 tarihinden itibaren işletilecek gecikme faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Olayda, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerine konu tutarların 20/02/2014 tarihinde ödendiği ve aynı gün …. Vergi Mahkemesi nezdinde dava açıldığı, Mahkemenin … tarih ve E….-… K:…-… sayılı kararları ile ödeme emirlerinin iptali üzerine ödenen tutarlarının 12/11/2015 tarihinde davacıya iade edildiği, ancak mahrum kalınan süre için tecil faizi hesaplanmaksızın ödenmişse de; vergi idaresince, rızaen veya cebren ilgilisinden tahsil edilmiş bir miktar paranın tasarrufundan, tahsil tarihinden itibaren, iade edilmesini gerektiren yargı kararının verildiği tarihe kadar yoksun kalan ilgililerin, bu yoksunluğunun yarattığı kayıpların, sadece kararın idareye tebliğinden sonra kanuni faiz ödenerek giderilemeyeceğin de açık olduğu, idareyi, eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü tutan Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrası, yargı yeri kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilmemesinden doğan zararın giderilmesini de kapsadığı, bu durumda hukuka ve yasaya açıkça aykırı işlemler nedeniyle haksız yere tahsil edilen miktarın davacıya iadesinde genel hükümler çerçevesinde faiz hesaplanması gerektiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun özel ödeme zamanları başlıklı 112. maddesinin 4. fıkrasında, fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte ödeneceğinin kurala bağlanması karşısında, 12/11/2015 tarihine kadar işlemiş olan 784.864,74-TL tutarındaki tecil faizinin ödenmesinin zorunlu olduğu, bu ödeme yapılırken de 12/11/2015 tarihinden itibaren işleyen gecikme zammı ile birlikte davacı şirkete iadesinin gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mahkeme kararı gereğinin yerine getirilmesi maksadıyla davacı şirkete iade edilen tutara istenen faiz miktarının idarece hesaplanan tutardan fazla olduğu belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Uyuşmazlıkta tahsili hukuka aykırı bulunan ve idarece tahsili tarihinden, iptal kararları üzerine iade tarihine kadar geçen süre içinde kullanımından mahrum kalınan tutarın, 6183 sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte iadesi gerekmekte ise de; davacı şirket tarafından 784.864,74 TL tutarında tecil faizi ödenmesi talebinde bulunulduğu, idarece yapılan hesaplamalarda ise bu miktarın 588.648,57 TL olduğu yönünde savunmada bulunulduğu bu itibarla, uyuşmazlık konusu miktarın nasıl hesaplandığı incelenerek, ödenecek miktarın belirlenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiğinden, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına düzenlenen … gün ve … ve … takip nolu ödeme emirlerinin …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…-…, K:…-… sayılı kararlarıyla iptal edilmesi üzerine, ödeme emirleri içeriği asıl amme alacağına ilişkin 1.756.983,88 TL ile 1.046.104,46 TL gecikme zammının toplamı olan 2.803.088,34 TL nın davalı idareye ödendiği 20/02/2014 tarihinden bu meblağın davacıya iade edildiği 12/11/2015 tarihi arasındaki dönem için 2.803.088,34 TL üzerinden işlediği ileri sürülen 784.864,74-TL tecil faizinin, 12/11/2015 tarihinden itibaren işletilecek gecikme faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle işbu dava açılmıştır.
1- …gün ve .. takip nolu ödeme emri yönünden;
Davacının beyanı üzerine tahakkuk eden ve gelir stopaj vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ile damga vergisinden oluşan 1.718.893,80 TL amme alacağının tahsili için düzenlenen söz konusu ödeme emrinin iptali istemiyle … tarihinde … Vergi Mahkemesi nezdinde dava açıldığı ve aynı gün ödeme emri içeriği meblağın gecikme zammıyla birlikte davacı tarafından ödendiği, açılan davada … Vergi Mahkemesince … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verildiği,
Davalı idarece yapılan temyiz başvurusu sonucunda kararın, Danıştay Dördüncü Dairesinin 31/05/2017 tarih ve E:2015/8045, K:2017/5038 sayılı kararıyla bozulduğu ve karar düzeltme isteminin de reddedilmesi üzerine … Vergi Mahkemesince bozma kararına uyularak … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla davanın kısmen kabulüne, kısmen de reddine karar verildiği,
Bu kararın taraflarca temyiz edilmesi sonucunda da; uyuşmazlığın Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2019/2986 esasında temyiz incelemesinde olduğu,
2- … gün ve .. takip nolu ödeme emri yönünden;
2010/4-6 dönemine ait geçici vergi üzerinden hesaplanan 38.090,08 TL gecikme zammı içeren amme alacağının tahsili için düzenlenen söz konusu ödeme emrinin iptali istemiyle … tarihinde … Vergi Mahkemesi nezdinde dava açıldığı ve aynı gün ödeme emri içeriği meblağın davacı tarafından ödendiği, açılan davada …. Vergi Mahkemesince … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararla dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verildiği,
Davalı idarece yapılan temyiz başvurusu sonucunda kararın, Danıştay Dördüncü Dairesinin 31/05/2017 tarih ve E:2015/7921, K:2017/5036 sayılı kararıyla bozulduğu ve karar düzeltme isteminin de reddedilmesi üzerine … Vergi Mahkemesince bozma kararına uyularak … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla davanın kabulüne karar verildiği,
Bu kararın davalı idarece temyiz edilmesi sonucunda da; uyuşmazlığın Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2021/298 esasında temyiz incelemesinde olduğu UYAP kayıtlarından tespit edilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
15/06/2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 4. fıkrasının; “Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120. madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edilir.” şeklinde yeniden düzenlendiği, ayrıca, 213 sayılı Kanun’a eklenen geçici 29. maddede, 112. maddesinin 4. fıkrasının, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanacağı belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlık, davacı adına düzenlenen … gün ve … ve … takip nolu ödeme emirlerinin … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:..-…, K:…-… sayılı kararlarıyla iptal edilmesi üzerine, bu iki adet ödeme emri içeriği asıl amme alacağı toplamı 1.756.983,88 TL ile 1.046.104,46 TL gecikme zammının toplamı olan 2.803.088,34 TL nın davalı idareye ödendiği 20/02/2014 tarihi ile bu meblağın davacıya iade edildiği 12/11/2015 tarihleri arasındaki dönem için 2.803.088,34 TL üzerinden işlediği ileri sürülen 784.864,74-TL tecil faizinin, 12/11/2015 tarihinden itibaren işletilecek gecikme faizi ile birlikte ödenmesi istemine ilişkin bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu uyuşmazlığın dayanağını oluşturan … gün ve .. ve .. takip nolu ödeme emirlerine karşı açılan davaların Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2019/2986 ve E:2021/298 esaslarında temyiz incelemesinde olduğu, bu davalarda verilecek kararların işbu davayı doğrudan etkileyeceği anlaşılmaktadır.
Öte yandan; Mahkemece, iadesi gereken tutar yönünden vergi idaresi ile davacı arasındaki ilişkinin, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yönetilen-idare ilişkisi olmaktan çıkarak borç ilişkisine dönüştüğü, dolayısıyla bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, paranın tasarrufundan yoksun kalınan süre için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesine göre faiz ödenmesinin icap ettiği gerekçesiyle tecil faiziyle birlikte iadesine hükmedilmiş ise de, idareyi, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasanın 125. maddesinin son fıkrası, yargı yeri kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsadığı göz önünde bulundurulduğunda, borç ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir.
Bu durumda; üzerinden faiz hesaplanması gereken ana para tutarının tespitinde, Danıştay Dördüncü Dairesinin 2019/2986 ve 2021/298 Esaslarında kayıtlı dosyaların sonucunun beklenilmesi ve esas alınacak faizin, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’da yer alan yasal faiz olduğu, bu faiz üzerinden de ayrıca faiz, gecikme zammı vb. gibi herhangi bir ad altında artırım yapılmasının mümkün bulunmadığı hususları gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere temyize konu kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu uyuşmazlığın dayanağını oluşturan … gün ve … ve … takip nolu ödeme emirlerine karşı açılan davaların Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2019/2986 ve E:2021/298 esaslarında temyiz incelemesinde olduğu, bu davalarda verilecek kararların işbu davayı doğrudan etkileyeceği anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan, Mahkeme kararının belirtilen hususun göz önünde bulundurulması suretiyle uyuşmazlık hakkında yeniden karar verilmek üzere bozulması gerektiği görüşüyle, Daire kararının faize ilişkin kısmına katılmıyorum.