Danıştay Kararı 7. Daire 2016/126 E. 2020/5321 K. 29.12.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/126 E.  ,  2020/5321 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/126
Karar No : 2020/5321

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Kardeşler Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına 2010 ve 2011 yıllarında tescilli onüç adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaya ilişkin gözetim belgesinin ibraz edilmediğinden bahisle, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 235. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca, eşyaların gümrüklenmiş değeri üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Olayda davacı adına ithalat sırasında gözetim belgesi ibraz edilmediğinden bahisle para cezası kararı alınmış ise de; 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 6455 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle değişik 235. maddesinin 1. bendinin (c) fıkrasındaki, gümrüklenmiş değerin iki katı para cezası uygulanacağı yolundaki kuralın 11/04/2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, uyuşmazlık konusu fiile ilişkin olarak gümrük yükümlülüğünün başladığı beyannamelerin tescil tarihi itibarıyla 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca ceza öngörülmesine karşın Gümrük Kanunu’nda bir ceza öngörülmediği, olay tarihinden sonra yürürlüğe giren hükme dayanılarak gümrüklenmiş değerin iki katı tutarında para cezası kararı alınmasının suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olacağı gerekçesiyle hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İthale konu eşyaya ilişkin gözetim belgesi sunmayan, tescil edilen beyannamelerde de gözetime tabi değilmiş gibi beyan edilen eşya nedeniyle tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) – KARŞI OY :

İdari yaptırıma konu fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuata baktığımızda, 31/03/2007 tarihinde yürürlüğe giren 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun “Suçlar ve Kabahatlar” başlıklı 3. maddesinin 11. bendinde dava konusu fiil kabahat olarak yer almış ve idari yaptırım olarak gümrüklenmiş değerin iki katı idari para cezası verileceği düzenlenmiştir.
Bilahare bu düzenleme 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la yapılan değişiklik ile Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda yer alan kabahat fiili 4458 sayılı Gümrük Kanunun 235. Maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde idari para cezası olarak, “Vergi Kaybına Neden Olan İşlemlere Uygulanacak Cezalar” başlıklı ikinci bölümde aynı fiil ile ilgili aynı mahiyette yerini almıştır. 6455 sayılı Kanun’un gerekçesine bakıldığında da 9. maddesinde, 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 10., 11. ve 13. fıkralarında yer alan düzenlemelerin 4458 sayılı Kanun’un 235. maddesi olarak düzenlenmiş olduğu belirtilmiştir.
Bu bağlamda, 5326 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamından çıkarılarak aynı idari yaptırım olarak Gümrük Kanunu’na aktarılmış fiil her iki kanunda da kabahat olarak yer almakta ve aynı idari yaptırım ile cezalandırılmıştır. Kanun değişikliği ile fiilin niteliği değişmemiş ancak yetkili idare değişmekle, mahkemece kanun değişikliğinin uygulanma esasları yönünden incelenerek lehe kanun hükmünden bahsedilmiş, ancak kabahat niteliği açık olan fiilin kabahatlerin zaman bakımından uygulama esaslarını düzenleyen özel hüküm niteliğinde olan 5326 sayılı Kanununun düzenlemeleri nazara alınmaksızın, genel kurala atıfla iptal kararı verilmiştir.
5326 sayılı Kanunu’nun “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 5. maddesinde; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı, ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerli olacağı, 5237 sayılı Kanunun. “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 7. maddesinin 2. fıkrasında; suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren Kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunacağına dair hükümler uyarınca, değişiklik tarihinden sonra tesis edilen işlemlerde gümrük idarelerinin yetkili olacağının ifade edilmesi karşısında, Kanunun yürürlük tarihinden sonraki yetkili idare tarafından tesis edilen idari yaptırım işlemi hukuka uygun olduğundan, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiğinden çoğunluk kararına katılmıyorum.