Danıştay Kararı 7. Daire 2016/12140 E. 2020/4008 K. 14.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/12140 E.  ,  2020/4008 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/12140
Karar No : 2020/4008

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına 2010 yılında tescilli muhtelif tarih ve sayılı 9 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle yapılan ek tahakkuk ve para cezalarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Olayda, Mahkemelerince verilen 26/01/2016 tarihli ara kararı ile ödeme emrinin dayanağı ek tahakkuk ve para cezası kararlarının tebliğine ilişkin belgelerin istenildiği, ara karar cevabı olarak dosyaya ibraz edilen belgelerden, ödeme emrinin dayanağı ek tahakkuk ve para cezası kararlarının davacının bilinen işyeri adresi olan “… Mah. … Sokak … Han No:… Kat:… Daire:… …/…” adresine 05/08/2015 tarihinde Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmeye çalışıldığı, tebligat evrakının “adresten ayrıldığı” şerhi düşülmek suretiyle iade edilmesi üzerine, idarece 06/09/2015 tarihli gazetede ilanen tebligatın yapıldığı, evrakın iadesi üzerine davacının yeni adresinin tespiti yönünde bir araştırmaya gidildiğine ilişkin bilgi belge ibraz edilmediği gibi dava dilekçesi ekinde yer alan belgelerden davacının … Vergi Dairesine verdiği 15/12/2012 tarihli dilekçe ile “… Mah. … Sokak … Han No:… Kat:… Daire: … …/…” adresinde bulunan şube işyerini kapattığı yönünde bildirimde bulunduğunun görüldüğü, bu bağlamda ilgili mevzuat uyarınca ilanen tebligatın ancak adresi meçhul olanlara yapılabileceği, bir gerçek ya da tüzelkişinin adresinin meçhul sayılabilmesi için tebligat yapılamaması, ikametgahının, meskeninin veya işyerinin bulunamamasının gerektiği, idarece tebligatın yapılamaması üzerine davacının Mernis’e kayıtlı adresi araştırılmadan ve bağlı bulunduğu vergi dairesindeki adresi temin edilmeden adresinin meçhul sayılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davacının adresi resmi ve hususi müessese ile dairelerden araştırılmadan yapılan ilanen tebliğin geçersiz olması nedeniyle ortada kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının dava dilekçesinde yazışma adresi olarak kapattığını beyan ettiği şube adresini yazdığı, dolayısıyla tebligatı almaktan bilinçli olarak kaçındığı, yine hakkında resmi belgede sahtecilik ile özel belgede sahtecilik isnadıyla … Ağır Ceza Mahkemesinin … esasına kayden davanın açıldığı belirtilerek tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/10/2020 tarihinde oyçokluğu karar verildi.

(X) KARŞI OY :

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” kuralı yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 28. maddesi de; “Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. Yukarıki maddeler mucibince tebligat yapılamıyan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamıyan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmî veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir.” hükmünü içermektedir.
Olayda, dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan ek tahakkuk ve para cezasının gümrük giriş beyannamelerinde davacının gösterdiği “… mah. … sok. … çıkmazı, … Han No:…, Kat:…, Daire:… … – …” şube işyeri adresine 05/08/2015 tarihinde tebliğe çıkarıldığı ve muhatabın adresten ayrıldığı tebliğin şerhiyle gerçekleştirilemediği, bu şekilde 7201 sayılı Yasanın 28. maddesi uyarınca davacının adresinin meçhul olduğu kabul edilerek ilanen tebliğ yapıldığı anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Yasanın 10.maddesinde belirtilen kural gereğince, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilmesi ve tebligatın buraya yapılması gerekir ise de; UYAP kayıtlarının incelenmesinden; davacının Mernis adresinin “… mah. … sok. No:… … – …” şeklinde olduğu, ancak bu adresten de 06/12/2011 tarihinde taşınmak suretiyle ayrılmış olduğu, 2011 tarihinden sonraki yeni Mernis adresinin de ilgili tarafından bildirilmediği için Mernis kayıtlarında gözükmediği, bu haliyle davacının Mernis adresinin meçhul sayılmasının yasal ve yerinde olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan, davacının “.. mah. … Pasajı No:… … – …” şeklindeki merkez işyeri adresinin 10/02/2012 tarihi itibariyle faaliyetin terk edilmiş ve işyerinin boş olduğu hususunun bağlı olduğu … Vergi Dairesi Müdürlüğünce yapılan yoklama tutanağı ile tespit edilmiş olduğu, yine “… mah. … sok. … çıkmazı, … Han No…3, Kat:…, Daire:… … – …” şeklindeki şube adresindeki faaliyetin de 31/12/2011 tarihi itibariyle sonlandırılmış olduğu davacının bağlı olduğu … Vergi Dairesi Müdürlüğüne verdiği işi terk dilekçesi ile sabit olduğuna göre; Tebligat Kanununun 28.maddesinin, “Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmî veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir.” hükmünün yerine getirilmemiş olduğundan bahsetmeye olanak bulunmamaktadır.
Başka bir anlatımla, dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan ek tahakkuk ve para cezasının tebliğe çıkarıldığı 05/08/2015 tarihi itibariyle, davacının hem Mernis adresi, hem de işyeri adresleri bilinmemektedir ve 7201 sayılı Yasanın 28. maddesinde öngörülen anlamda “adresin meçhul olma” keyfiyeti tüm unsurları ile oluşmuştur.
Dolayısıyla, 7201 sayılı Yasanın 10. ve 28. maddelerinde belirtilen ve davalı idarece bilinmesi öngörülen tüm adreslerden ek tahakkuk ve para cezasının tebliğ edilmeye çalışıldığı 05/08/2015 tarihi itibariyle davacının ayrıldığı sübuta ermiş olması nedeniyle, bu durum dikkate alınmak suretiyle davacının adresinin meçhul olduğunun kabul edilerek ilanen tebliğe gidilmesi hukuka ve mevzuata uygun bulunduğundan, aksi düşünceden hareketle oluşturulan iptal hükmünün bozulması ve davanın reddi gerektiği düşüncesiyle karara katılmıyorum.