Danıştay Kararı 7. Daire 2016/12 E. 2020/3675 K. 06.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/12 E.  ,  2020/3675 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/12
Karar No : 2020/3675

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Davacı adına, üyelerine verdiği borç para karşılığı elde ettiği faiz geliri üzerinden banka ve sigorta muameleleri vergisi hesaplayıp beyan etmediğinden bahisle, inceleme raporuna dayanılarak, 2010 yılının Ocak ilâ Temmuz dönemleri için re’sen salınan vergi ziyaı cezalı banka ve sigorta muameleleri vergileri ile uyuşmazlık konusu dönemlere ilişkin beyannamelerin kanuni süresinde elektronik ortamda verilmediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: 6802 sayılı Gider Vergisi Kanunu kapsamında bir kişinin banker sayılabilmesi için aranan koşul, ivaz karşılığı ödünç para verme işinin, devamlı ve mutat meslek halinde yapılması olmakla birlikte, Hicri 10 Eylül 1337 tarih ve 151 sayılı Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun’un 4. maddesi uyarınca kurulan, amacı, üyelerine ekonomik ve sosyal yardımlar sağlamak olan davacı Sandığın, üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere verdiği ödünç para (ikraz) yardımı karşılığı, Sandık kaynaklarının devamlılığı için elde ettiği düşük oranlı faiz gelirinin ikrazatçılık faaliyetinden elde edilen faiz geliri olduğundan ve bu faaliyetin ticari kâr amacıyla yapıldığından söz edilemeyeceği, Sandığın üyelerine kredi vererek karşılığında faiz geliri elde etmesinin Ereğli Kömür-Havzası Amele Birliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı Yönetmeliği uyarınca kendisine verilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik olduğu, bu durumda uhdesinde ayrı bir iktisadi işletme oluştuğu ve söz konusu iktisadi işletmenin banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olduğundan hareketle elde edilen faiz gelirinin banka ve sigorta muameleri vergisine tabi tutulmasında hukuka uyarlık bulunmadığı; geçmişe yönelik olarak tesis edilen mükellefiyet sonucunda, kanuni süresi içerisinde elektronik ortamda beyanname verilmediğinden bahisle özel usulsüzlük cezası kesilmesinin cezaların dayanağı yasal düzenlemenin lafzına, ruhuna ve amacına uygun düşmeyeceği gerekçesiyle, dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı Sandık tarafından ödünç para verme faaliyetinin birden fazla kez ve devamlı olarak yapıldığı, yüksek tutarlarda gelir elde edildiği, ödünç para verme faaliyeti nedeniyle bünyesinde ayrı bir iktisadi işletmenin oluştuğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Olayda; davacı Sandığın üyelerine faiz karşılığı borç para verdiği ve bunu itiyat haline getirdiği kayıtları ile sabit bulunmaktadır. Üyeleri arasında sosyal yardımlaşma ve dayanışma sağlamak amacıyla kurulmuş olmasının da davacı Sandığın faaliyetinin gerçek mahiyeti üzerinde herhangi bir etkisi mevcut değildir. Bu bakımdan; söz konusu Sandık adına tesis edilen dava konusu işlemleri iptal eden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ve mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, üyelerine verdiği borç para karşılığı elde ettiği faiz geliri üzerinden banka ve sigorta muameleleri vergisi hesaplayıp beyan etmediğinden bahisle, vergi inceleme raporuna dayanılarak, 2010 yılının Ocak ilâ Temmuz dönemleri için re’sen salınan vergi ziyaı cezalı banka ve sigorta muameleleri vergileri ile uyuşmazlık konusu dönemlere ilişkin beyannamelerin kanuni süresinde elektronik ortamda verilmediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının iptali istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinde, banka ve sigorta şirketlerinin, 10/06/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’na göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu; 2279 sayılı Kanun’a göre ikraz işleriyle uğraşanlarla, ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların, bu Kanunun uygulanmasında banker sayılacakları belirtildikten sonra, 30. maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisini, banka ve bankerlerle, sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükümlerine yer verilmiş; 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun’u ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldıran ve olay tarihinde yürürlükte bulunan 30/09/1983 tarih ve 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesinde de, devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişilerin ikrazatçı sayılacakları açıklanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Her iki düzenlemenin birlikte değerlendirilmesinden anlaşılacağı üzere, 6802 sayılı Kanun’un uygulaması bakımından bir kişinin banker sayılabilmesi için aranan koşul, ivaz karşılığı ödünç para verme işinin, devamlı ve mutat meslek halinde yapılmasıdır. Dairemizin süre gelen içtihatlarına göre ise, aynı takvim yılı içinde birden fazla kişiye ya da birden fazla olmak üzere bir kişiye veya birbirini izleyen yıllarda bir ya da birden çok kişiye ödünç para verilmesi halleri, ikraz işiyle devamlı ve mutat meslek halinde uğraşıldığını göstermektedir.
Olayda, davacı Sandığın 2008 ilâ 2013 takvim yılları hesaplarının incelenmesi sonucunda 2008 yılında 5522 üyeye, 2009 yılında 4829 üyeye, 2010 yılında 4329 üyeye, 2011 yılında 4588 üyeye, 2012 yılında 4427 üyeye ve 2013 yılında 3942 üyeye ödünç para (ikraz) yardımı yapıldığı ve bu yardımlar karşılığında sırasıyla; 1.120.232,41 TL, 1.166.101,57 TL, 1.154.605,89 TL, 1.793.829,87 TL, 1.668.491,34 TL ve 1.878.715,73 TL faiz geliri elde edildiğinin tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, Mahkemece, amacı, üyelerine ekonomik ve sosyal yardımlar sağlamak olan davacı Sandığın, üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere verdiği ödünç para (ikraz) yardımı karşılığı, Sandık kaynaklarının devamlılığı için elde ettiği düşük oranlı faiz gelirinin ticari kâr amacıyla yürütülen ikrazatçılık faaliyetinden elde edilen faiz geliri olduğundan söz edilemeyeceği, bu nedenle, davacı Sandık uhdesinde ayrı bir iktisadi işletmenin oluştuğu ve bu suretle banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olduğundan bahisle yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle vergiler ve cezalar iptal edilmiş ise de; dosyada yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacı Sandığın üyelerine faiz karşılığı borç para verdiği ve bunu itiyat haline getirdiği sabit bulunduğundan, anılan verginin mükellefi olduğunda duraksamaya yer bulunmamaktadır.
Bu bakımdan, Mahkemece, uyuşmazlığa konu edilen verginin matrahını oluşturan unsurlar yönünden, hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi suretiyle yapılacak yargılama sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, tarh edilen verginin hukuka uygunluğu yönünden yapılacak değerlendirmede varılacak sonucuna göre özel usulsüzlük cezası kesilmesinin hukuka uygun olup olmadığının ayrıca değerlendirileceği açıktır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile, karara katılmıyorum.