Danıştay Kararı 7. Daire 2016/10778 E. 2020/3762 K. 07.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/10778 E.  ,  2020/3762 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/10778
Karar No : 2020/3762

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Müdürlüğü …
VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının yönetim kurulu üyesi olduğu … Su Gıda PVC Plastik Cam ve Kağıt Sanayi Ambalajlama Nakliyat Ticaret Anonim Şirketi adına tescilli muhtelif tarih ve sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleriyle, yatırım teşvik belgesi kapsamında katma değer vergisi ödenmeksizin makine ve teçhizatın ithal edilmesinden sonra söz konusu belgenin Ekonomi Bakanlığınca re’sen iptal edilmesi üzerine, katma değer vergileri ile gecikme faizlerinin ödenmesinin temini maksadıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 37. maddesine göre düzenlenen vade belirlemeye yönelik işlemin tebliğe çıkarıldığı ancak firma adreste bulunamadığı için tebliğ edilemediğinden ve araştırma sonucu firmadan tahsil imkanı da bulunmadığından bahisle şirket adına düzenlenen ihtiyati haciz varakasına istinaden davacı adına tesis edilen … tarih ve … sayılı ihtiyati haciz konulu işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Olayda, davalı idarece asıl borçlu şirket hakkında ihtiyati haciz varakası düzenlendiğinin belirtilmesi suretiyle, ihtiyati haciz koşullarının kanuni temsilci veya şirket ortağı açısından somut olarak gerçekleştiği ortaya konulmaksızın, asıl borçlu hakkındaki saptamalara dayanılarak davacı adına tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kamu alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği açıkça anlaşıldığından, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Amme Alacaklarının Korunması” başlıklı ikinci bölümünde yer alan ihtiyatı tahakkuk, ihtiyati haciz ve teminat istenilmesine ilişkin işlemler kamu alacağının cebren tahsil ve takip işlemleri olmayıp, icrai muamelelere başlamadan önce tahsile konu amme alacağını korumaya yönelik işlemler olduğundan, bunların asıl muhatabı amme borçlusu, diğer bir deyişle verginin mükellefi veya sorumlusudur. Şirketin kanuni temsilcileri, yönetim, icra kurulu üyeleri ve ortakları hakkında bu işlemlerin uygulanması söz konusu olamayacaktır.
Anılan Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca, anonim şirketin kanuni temsilcileri ve şirketi idare edenleri şahsi malvarlıklarından ancak kesinleşen ve şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen alınamayan veya alınamayacağı anlaşılan borçlardan sorumlu tutulabileceklerinden, henüz tahakkuk etmemiş vergi borçları nedeniyle bu aşamada sorumluluklarına gidilemeyeceği açıktır.
Bu itibarla, temyiz isteminin belirtilen gerekçeyle reddi gerektiği oyuyla karara gerekçe yönünden katılmıyoruz..