Danıştay Kararı 7. Daire 2016/10767 E. 2020/4079 K. 15.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/10767 E.  ,  2020/4079 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/10767
Karar No : 2020/4079

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Su Gıda Pvc Plastik Cam ve Kağıt Sanayi Ambalajlama Nakliyat Ticaret Anonim Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına tescilli … tarih ve …, … tarih ve …, … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal edilen eşyaya ilişkin olarak, anılan teşvik belgesinin Ekonomi Bakanlığınca re’sen iptal edildiğinden bahisle, tahakkuk ettirilen katma değer vergisi ile gecikme faizinin tahsili amacıyla tesis edilen ihtiyati haciz işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Mahkemece ihtiyati haciz kararının uygulanmasının dava konusu edildiğinin kabulüyle, olayda; idare tarafından düzenlenen ihtiyati haciz varakasında, ihtiyati haczin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 1. fıkrasının 2. ve 3. bendi uyarınca sırasıyla “borçlunun belli ikametgahının olmadığı” ve “borçlunun kaçtığı veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimallerinin bulunduğu” sebeplerine dayanılarak uygulandığı belirtilmekte ise de, bu bentler uyarınca haciz kararı alınmasının nedenlerinin varlığı konusunda idarece yeterli bilgi ve belgenin sunulamadığı, kişinin mülkiyet hakkını doğrudan etkileyen ve ağır sonuçlar doğuran tedbir mahiyetindeki işlemin tesisine dayanak oluşturan sebebin unsurlarıyla açıkça ortaya konulamaması nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz uygulanmasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 37. maddesi uyarınca tesis edilen işleme ilişkin tebligatın davacı şirketin adresinde olmadığının belirtilerek iade edildiği, bu resmi kayıtlardaki bilinen adresi dışında güncel adresinin bildirilmediği, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, kamu icra hukuku hükümlerine göre cebren tahsil edilmesi gereken amme alacağının ileride herhangi bir şekilde tahsilinin sağlanamaması ihtimaline karşı Hazinenin kamu alacağını garanti altına almak amacıyla koruma önlemleri alınabileceğini düzenlemiştir. Kanun’un öngördüğü bu koruma önlemlerinden biride idarenin mahalli en büyük memurunun kararı ile amme borçlusunun malvarlığı üzerine ihtiyati haciz uygulanmasıdır. Kamu icra hukukunda amme alacağı tahakkuk etmeksizin tedbiren ihtiyati haciz uygulanması belli şartların varlığı halinde öngörülmüştür. İhtiyati haciz amme alacağının tahsil güvenliğini sağlamak amacıyla amme borçlusuna ait mal, alacak ve haklara kesin haciz şartlarının tamamlanmasını beklemeye gerek kalmaksızın geçici olarak el konulmasına imkan veren bir müessesedir. İhtiyati haciz, geçici bir önlemdir ve kesin hacizden farklı olarak haczedilen malın paraya çevrilmesi sonucunu doğurmamaktadır. Türk Ticaret Kanunu uyarınca şirket esas sözleşmelerinde şirket merkezinin bulunacağı yerin, diğer bir deyişle şirket adresinin gösterilmesi zorunludur. Kuruluş sırasında şirket esas sözleşmesi, ilgili ticaret sicil müdürlüğü nezdinde tescil edilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; yatırım teşvik belgesine istinaden vergi muafiyetinden yararlanılmasına karşın teşvik belgesinin iptal edildiği ve yararlanılan destek unsurlarının geri alınması gerektiği yasal mevzuat gereği olup, bu konuda tartışma bulunmamaktadır. Destek unsurlarının tahsili amacıyla başlatılan işlemlerde davacının ticaret sicilinde kayıtlı olduğu adresde bulunamadığı yeni adresininde bildirilmemesi hali, 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 2. bendinde açıkça düzenlendiği üzere, borçlunun belli ikametgahının olmaması ihtiyati haciz sebepleri arasında yer almakta olup, Türk Medeni Kanunu’nun 51. maddesinde tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerin yönetildiği yer olarak belirtilmiştir. Borçlunun kaçması hali, bulunmasını güç ya da imkansız kılacak şekilde adresini değiştirmesi veya borçlu yeni adresini ilgili idareye bildirmeden eski adresini terk etmiş ve bu durum, idare tarafından yapılan adres yoklamaları veya tebligat işlemleri sonucu belirlenmişse, borçlunun kaçtığının kabulu tabidir.
Ayrıca idarece borçlunun mallarını (makinalarını) Çaykara İcra Dairesinin E:… talimat dosya nosu ile satışa çıkardığı da dosya içindeki evraklardan anlaşılmakta olup, 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 3. bendinde belirtilen borçlunun mallarını kaçırması ihtimali de somut olarak gerçekleşmiş olduğundan, ihtiyati haciz şartları mevcut olup, amme alacağının güvence altına alınması için yapılan işlemler usul ve yasaya uygun olduğundan, mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile, daire kararına katılmıyorum.