7. Daire 2011/7700 E. , 2012/3050 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/7700
Karar No : 2012/3050
Temyiz İsteminde Bulunan: … Bilgisayar Sistemleri Mühendislik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Gümrük ve Ticaret Bakanlığı adına …
İstemin Özeti : Davacı adına tescilli … gün ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi nedeniyle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine ilşkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; para cezasına karşı 8.1.2010 tarihinde yapılan itirazın, Gümrük Başmüdürlüğünce zımnen reddi üzerine, otuz günlük süre geçirilerek 16.4.2010 gününde açıldığı; her ne kadar para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin işlem 17. 3. 2010 tarihinde tebliğ edilmiş ise de , anılan işlemin tebliğinin yeni bir dava açma süresi yaratmayacağı gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun15’inci maddesinin 1’nci fıkrasının (b) bendi uyarınca süre aşımı nedeniyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; Gümrük Başmüdürlüklerinin 30 günlük süre içerisinde itiraz başvurularını karara bağlayarak tebliğ etmedikleri, bu sürenin esas alınması suretiyle verilen süre ret kararının hakkaniyete aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi: Davacı şirketin, ithal ettiği eşyaya ilişkin olarak kesilen gümrük para cezasına vaki itirazın reddine dair gümrük başmüdürlüğü kararına karşı açılan davada, davanın süre aşımı nedeniyle reddine dair mahkeme kararı temyiz edilmektedir.
Mahkemece; davacının gümrük başmudürlüğüne yaptığı itiraz başvurusu hakkında 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242’nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen 30 günlük süre içinde karar verilmemiş olması nedeniyle oluşan zımni ret işlemine karşı, zımni ret tarihi itibariyle davanın süresinde açılmadığından bahisle dava ret edilmiş ise de, itirazın gümrük başmüdürlüğünce 20.01.2010 tarihinde karara bağlanarak davacıya 17.03.2010 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten itibaren 16.04.2010 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu, zımni ret tarihinin, ancak itirazın karara bağlanmadığı ve hiç tebligat yapılmadığı hallerde esas alınmasının hakkaniyete uygun olacağı anlaşıldığından, süresinde açılan davanın esastan incelenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi nedeniyle tahakkuk ettirilen gümrük vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezası kararının 30.12.2009 tarihinde tebliği üzerine, 8.1.2010 tarihinde kayda giren dilekçeyle, yapılan itirazın Gümrük Başmüdürlüğünce 22.1.2010 gün ve 178 sayılı işlemle reddedildiği ve anılan işlemin 17.3.2010 gününde davacıya tebliği üzerine 16.4.2010 gününde açılan davada, Mahkemece; istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle süre aşımı nedeniyle davanın reddi yolunda verilen kararın temyiz edildiği anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 242’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, yükümlülerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergilerine, cezalara ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama üst makam yoksa aynı makama vercekleri bir dilekçe ile itiraz edebileceği, 2’nci fıkrasında, idareye intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği, 4’üncü fıkrasında ise, itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükmü öngörülmüştür.
Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 2’nci fıkrasının (b) bendinde de, dava açma süresinin, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin tarihini izleyen günden başlayacağı hükümleri yer almıştır.
Aynı Kanunun “İdari makamların sükutu” başlıklı 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri; 2’nci fıkrasında da, altmış gün içinde bir cevap verilmezse, isteğin reddedilmiş sayılacağı; ilgililerin, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; altmış günlük süre içinde İdarece verilen cevap kesin değilse ilgilisinin bu cevabı, istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin, başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren idari dava açma süresi içinde dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Gümrük Kanunu uyarınca idarece resen veyahut ilgililerin isteği üzerine tesis edilen işlemlere karşı idareye yapılacak başvuru yollarının yöntem ve süreleri ile kendisine başvuruda bulunulan idarenin cevap verme süreleri, anılan Kanunda, genel hükümlerden (İdari Yargılama Usulü Kanununun 10’uncu maddesindeki esaslardan) ayrı olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, Gümrük Kanununa göre yapılan vergi tahakkukları ile ilgili olarak idari davaya konu olabilecek işlemlerin oluşumunun, yukarıda açıklanan başvuru usulleri ve süreleri konusunda özel Kanun niteliği taşıyan, anılan Kanun hükümlerine göre, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde ise, genel Kanun niteliğindeki 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10’uncu ve 11’inci maddeleri hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Olayda olduğu gibi, davacının, adına karara bağlanan para cezasına karşı yaptığı itiraz başvurusuna, Gümrük Kanununun 242’inci maddesinde öngörülen 30 günlük süre içinde cevap verilmemek suretiyle oluşan zımni ret işleminin süresi içinde dava konusu yapılmadığı, ancak, dava açma süresinin geçirilmesinden sonra, başvuru hakkında idarece işlem tesis edilerek tebliğ edildiği hallerde izlenecek usullere dair herhangi bir düzenleme bulunmadığından, 2577 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinde yer alan, İdareye yapılan başvuruların cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle dava açılmaması veya açılan davaların süreden reddi hallerinde, bekleme süresinin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren idari dava açma süresi içinde dava açılabileceği yolundaki hükmün uygulanması gerekir.
Bu bakımdan; itiraz başvurusunun reddine dair başmüdürlük işleminin tebliğinden itibaren otuz günlük idari dava açma süresi içerisinde açıldığı tartışmasız bulunan davanın, Mahkemece esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, süre aşımı yönünden reddine dair verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 12.6.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.