Danıştay Kararı 7. Daire 2009/3481 E. 2010/2378 K. 24.05.2010 T.

7. Daire         2009/3481 E.  ,  2010/2378 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2009/3481
Karar No : 2010/2378

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : …İç ve Dış Ticaret Anonim Şirketi
Vekili: Av.
İstemin Özeti : Davacı adına tescilli 2.5.2007 gün ve 751 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin düşük beyan edildiğinden bahisle yapılan katma değer vergisi ek tahakkukuna vaki itirazın reddi yolundaki işlemi; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 21’inci maddesi ile 4458 sayılı Gümrük Kanununun 23 ve 24’üncü maddelerini açıklayarak, olayda, davacı ile ihracatçı firma arasında imzalanan sözleşmede, ithale konu kömürün satış bedeli, belli kalori değeri üzerinden saptanmış olup, öngörülenden daha yüksek ısıda kalori elde edilmesi durumunda, davacı tarafından, satıcıya, satış bedeline ek olarak prim ödenmesinin; daha düşük ısıda kalori sağlanması halinde ise, satıcı tarafından, davacıya, bir miktar paranın ceza olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı; buna göre, ithalattan sonra, kömürün kalori değerinin sözleşmeyle belirlenen miktarın altında veya üstünde olmasına göre uygulanacak olan prim veya ceza, eşyanın satış bedelini etkileyeceğinden, söz konusu prim miktarının eşyanın gümrük kıymetine eklenmesinin icap ettiği; ancak, katma değer vergisinin, hem gümrük müdürlüklerince, hem de vergi dairelerince tahsil edilebilen bir vergi olduğu; ithale konu kömürün gümrük vergisinin %0 bulunduğu; ayrıca, eşyanın ithalinden sonra, ihracatçı firmaya ödenen prim tutarının, kömürün Yurt içinde satılması sonucunda, alıcıdan tahsil edilerek, vergi dairesine beyan edilerek ödendiği; dolayısıyla, aynı vergi tutarının davacıdan istenilmesinin mükerrerlik oluşturduğu gerekçesiyle iptal eden …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; davacı tarafından, eşyanın Yurda girmesinden sonra, satıcıya prim ödemesi yapıldığının kabul edildiği; ithalde alınan katma değer vergisi ile dahilde alınan katma değer vergisinin birçok yönden farklılık arz ettiği; Yurt içindeki ödemenin, ithaldeki yükümlülüğü ortadan kaldırdığının kabul edilemeyeceği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz başvurusu; davacı Şirket adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi kapsamı eşya nedeniyle, beyannamenin tescil tarihinden sonra satıcı firmaya prim adı altında yapılan ödemenin katma değer vergisi matrahına dahil olduğundan bahisle yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddi yolundaki işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 23’üncü maddesinde, ithal eşyasının gümrük kıymetinin, eşyanın satış bedeli olduğu satış bedelinin Türkiye’ye ihraç amacıyla yapılan satışta 27 ve 28’inci maddelere göre gerekli düzeltmelerinde yapıldığı, fiilen ödenen veya ödenecek fiyat olduğu, fiilen ödenen veya ödenecek fiyatın, ithal eşyası için alıcının, satıcı veya satıcı yararına yaptığı veya yapması gereken ödemelerin toplamı olduğu hükmüne yer verilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 20’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; matrahın, işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, 2’nci fıkrasında ise bedel deyiminin; malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden, bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamı olduğu, aynı Kanunun “ithalatta matrah” başlıklı 21’inci maddesinde de; ithal edilen malın gümrük vergisine esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde, sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri, bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tespit edilecek değeri, ithalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve paylar ile gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemelerin ithalatta verginin matrahına dahil olduğu hükme bağlanmıştır.
Dava konusu olayda; davacı Şirket ile satıcı arasında toz kömürüne ilişkin olarak yapılan satış sözleşmesinde, satış bedeli asgari 6000 kcal/kg kalori değeri üzerinden belirlenerek boşaltma limanında yapılacak analiz sonucu; toz kömürün öngörülen değerden fazla çıkması durumunda satıcıya prim ödeneceği, altında kaldığının saptanması halinde ise, ceza uygulanacağının belirlendiği, ithale konu edilen eşya için beyannamenin tescil tarihinden sonra sözleşme hükümleri uyarınca yurt dışındaki satıcı firmaya prim adı altında yapılan ek ödemenin, yukarıda anılan madde hükümleri uyarınca satış bedeline dahi olması nedeniyle, söz konusu bu ödemenin ithalde alınan katma değer vergisi matrahına dahil edilmek suretiyle yapılan ek tahakkuk yerinde olduğundan, ek tahakkuka vaki itirazın reddi yolundaki işlemi iptal eden Mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan; davacıya, yurt içinde satış yaptığı şirket tarafından yapılan prim ödemeleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi davacı tarafından vergi dairesine ödendiğinden, aynı prim nedeniyle bu kez ithalde alınan katma değer vergisine tabi tutulması mükerrer vergilendirmeye yol açacağından, ödenen söz konusu verginin iadesi istemiyle düzeltme ve şikayet yoluna başvurulabileceği tabiidir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüyle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin düşük beyan edildiğinden bahisle yapılan katma değer vergisi ek tahakkukuna vaki itirazın reddi yolundaki işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Her ne kadar, davacı tarafından, ithale konu eşyaya ilişkin olup, ihracatçı firmaya transfer edilen prim tutarına isabet eden katma değer vergisinin, kömürün Yurt içinde satılması sonucunda, alıcıdan tahsil edilip, vergi dairesine beyan edilerek ödendiği; dolayısıyla, aynı vergi tutarının, Gümrük Müdürlüğünce de davacıdan istenilmesinin mükerrerlik oluşturduğu ileri sürülmüş ve Mahkemece de bu iddiaya itibar edilerek dava konusu işlem iptal edilmiş ise de; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 48’inci maddesi uyarınca, Yurt içerisinde ödenen katma değer vergisinin, ithalat esnasında ödenmeyen katma değer vergisinden düşülebilmesi, ithalata ilişkin verginin hukuka uygun olarak tahakkuk etmiş ve bu vergiyle ilgili olarak tahsilat aşamasına gelinmiş; ayrıca, verginin, Yurt içerisinde ödendiğinin tahsile yetkili idari birime kanıtlanmış olmasına bağlı bulunmaktadır. Dolayısıyla; davacı tarafından ileri sürülen ve yukarıda sözü edilen iddia, tahakkuk aşamasına ilişkin olan dava konusu işlemi kusurlandıracak nitelikte olmadığından, aksi yolda verilen temyize konu kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de dikkate alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 24.5.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – KARŞI OY
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun “Gümrük İdarelerince Alınan Katma Değer Vergisine İlişkin Hükümler” başlığı altında yer alan 47’nci maddesinde; ithal sırasında alınan Katma Değer Vergisinin gümrük makbuzunda gösterileceği, 48’inci maddesinin 1’inci fıkrasında da; bu kanuna göre vergisi ödenmeden veya eksik ödenerek yurda sokulan eşyaların hiç alınmamış veya eksik alınmış Katma Değer Vergileri hakkında Gümrük Kanunundaki esaslara göre işlem yapılacağı, ancak; indirim hakkı tanınan işlemlere konu eşyanın serbest dolaşıma girdiği tarihin içinde bulunduğu veya sonraki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak vergi dairesine verilen beyannamelere göre ödenen katma değer vergisinin (sorumlu sıfatıyla ödenenler hariç), ithalde hiç ödenmemesi veya eksik ödenmesi nedeniyle tahsili gereken katma değer vergisinden düşüleceği hükmüne yer verilmiştir.
Bu düzenlemede; ilgililerce, ithal edilen eşya ile ilgili olarak katma değer vergisi ödenmemiş olmasına karşın, eşyaya ait verginin, Yurt içinde ödenmiş olması halinde, dahilde ödenen verginin, ithal aşamasına ait vergiden düşülmesinin zorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Madde hükmü, koşulların oluştuğunun tespit edilmesi durumunda, anılan işlemin gerçekleştirilmesi gerektiği yönündedir.
Öte yandan, anılan Maddelerde, bu işlemin verginin tahsili sırasında yapılacağına ilişkin bir hüküm de yer almamıştır.
Olayda; davacı tarafından, uyuşmazlık konusu eşyayla ilgili olarak satıcıya ödenen prim bedeline isabet eden ve ithalat esnasında ödenmeyen katma değer vergisinin, eşyanın, Yurt içerisinde satılması sonucunda elde edilen bedel üzerinden Vergi Dairesine ödendiği hususunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Dolayısıyla; 48’inci maddede sözü edilen koşulların, uyuşmazlıkta gerçekleşmesi nedeniyle, ithal aşamasına ait katma değer vergisinin davacıdan istenilmesinde hukuka uyarlık olmadığından aksi yolda tesis edilen işlemde yasal isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddedilerek, mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile karara karşıyım.