7. Daire 2008/893 E. , 2012/689 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2008/893
Karar No : 2012/689
Temyiz İsteminde Bulunan : … Tekstil Anonim Şirketi
Vekili : Av.
Karşı Taraf : Gümrük ve Ticaret Bakanlığı adına …
İstemin Özeti : Davacı adına tescilli … gün ve … sayılı beyanname ile … gün ve … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithal edilen eşyaya ait gümrük vergisi, katma değer vergisi ile kaynak kullanımını destekleme fon payının tahsili amacıyla düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; olayda, Dış Ticaret Müsteşarlığı … Genel Sekreterliğinin 20.3.2006 gün ve 4526 sayılı yazısıyla, dahilde işleme izin belgesi kapsamında gümrük muafiyetli olarak ithal edilen eşyalardan ihraç edilen mamüller bünyesinde kullanılmayanlara isabet eden gümrük vergisi, resim ve harç tutarlarının tahsil edilmesi kaydıyla dahilde işleme izin belgesi taahhüt hesabının kapatılacağının bildirilmesi üzerine davalı İdarece, başlangıçta tahakkuk ederek kesinleşmiş olan dava konusu ödeme emri içeriği vergilerin ve fon payının davacıdan istenilmesine ilişkin 12.4.2006 gün ve 39872 sayılı yazının 23.6.2006 tarihinde tebliği üzerine ödeme yapılmadığının ve itirazda bulunulmadığının anlaşılması karşısında, kesinleşen alacağın ödeme emri ile takibinin yerinde olduğu gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; Dış Ticaret Müsteşarlığınca, müeyyideli kapatma kararı geri alınarak taahhüt hesabı yeniden açıldığından, ödeme emrinin dayanağının kalmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hâkimi …’un Düşüncesi: Serbest dolaşımda olmayan eşyanın, dahilde işleme rejimi çerçevesinde, Türkiye’de işlenerek veya başka eşyanın üretiminde kullanılarak Türkiye Gümrük Bölgesinden ihraç edilmek kaydıyla, geçici olarak ithal edilmesi halinde, ithal edilen eşyaya ait vergilerin, kural olarak giriş sırasında, tahakkuk ettirilmesi; ancak, tahsil edilmeyerek, geçici olarak ithal edilen eşyanın işlem görmüş ürünler şeklinde ihraç edilmesi halinde iade edilmek üzere, teminata bağlanması icap etmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun hükümlerine göre, kamu alacağının cebren takip ve tahsilinde uygulanacak yöntemin belirlenmesi ise, alacağın teminatlı olup olmadığına bağlı bulunmaktadır.
Bu nedenle, 4458 sayılı Gümrük Kanununun dahilde işleme rejimine ilişkin hükümlerine göre karşılığında alınan teminat mektubu iade edilmemiş olan alacağın, 6183 sayılı Kanunun 37’nci maddesi uyarınca yapılan tebligata karşın vadesinde ödenmemesi üzerine, 6183 sayılı Kanunun 56’ncı maddesi uyarınca işlem tesis edilmesi suretiyle takip ve tahsil edilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosyada; … gün ve … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithal edilip, Dış Ticaret Müsteşarlığı … Genel Sekreterliğinin 20.3.2006 gün ve 4526 sayılı yazısından, teminata bağlandığı anlaşılan vergilerin tahsiline yönelik olarak davacı adına tesis edilen 12.4.2006 gün ve 39872 sayılı işlemle 6183 sayılı Kanunun 37’nci maddesi uyarınca yapılan tebligatın sonrasında, aynı Kanunun 56’ncı maddesi uyarınca işlem tesis edilmesi gerekirken ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından ödeme emrinin vergilere isabet eden kısmının bu gerekçeyle iptali gerekmektedir.
Ödeme emrinin içeriği kaynak kullanımını destekleme fonunun ise; 12.4.2006 gün ve 39872 sayılı yazıyla 23.6.2006 tarihinde tebliği üzerine itiraz edilmeyerek ödenmemiş olduğu dolayısıyla kesinleştiği görüldüğünden ödeme emriyle takibinde ve açılan davanın buna ilişkin kısmının reddinde hukuka aykırlık görülmediğinden temyiz isteminin buna ilişkin kısmının ise reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; Dış Ticaret Müsteşarlığı … Genel Sekreterliğinin İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğüne gönderdiği 20.3.2006 gün ve 4526 sayılı yazıyla, dahilde işleme rejimi hükümlerinin ihlali suretiyle yurt dışı edilmediği saptanan eşyaya ilişkin vergi, resim ve harçların(varsa fon bedelleri dahil) tutarının tahsil edilmesi kaydıyla taahhüt hesabının gerçekleşme değerleri üzerinden müeyyideli olarak kapatıldığı, belge kapsamında ithalat sırasında alınan teminatların müeyyide uygulanan kısım haricinde davacı şirkete iadesinin uygun olduğunun bildirilmesi üzerine, davalı İdare tarafından düzenlen ve 23.6.2006 tarihinde tebliğ edilen 12.4.2006 gün ve 39872 sayılı yazıyla; dahilde işleme rejimi hükümlerinin ihlali suretiyle yurt dışı edilmediği saptanan eşyaya ilişkin gümrük vergisi, katma değer vergisi ve kaynak kullanımını destekleme fon payı tutarının, yazının tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içerisinde ödenmesi, aksi halde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsili cihetine gidileceğinin bildirildiği; buna rağmen ödenmeyen vergi ve fon payı tutarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 108’inci maddesinde, serbest dolaşımda olmayan eşyanın, işlem görmüş ürünlerin üretiminde kullanılmasından sonra Türkiye Gümrük Bölgesinden yeniden ihraç edilmesi amacıyla, gümrük vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın ve vergileri teminata bağlanmak suretiyle, dahilde işleme rejimi kapsamında geçici olarak ithal edilebileceği; eşyanın işlem görmüş ürünler şeklinde ihracı halinde, teminatın iade olunacağı; eşyanın bu şekilde dahilde işleme rejiminden yararlanmasına, şartlı muafiyet sistemi denildiği; 207’nci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, nakdi teminat dışında, bu Kanuna göre, bir şartlı muafiyet düzenlemesine ve ekonomik etkili gümrük rejimine tabi tutulan eşyanın ilgili rejimin öngördüğü hükümlere uyulmaması nedeniyle bir gümrük yükümlülüğü doğması halinde, buna ilişkin teminatın kabulü tarihinden itibaren başlamak üzere, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenen gecikme zammı oranında faiz tahsil edileceği; 238’inci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, 108 ila 127’nci maddelerde düzenlenen dahilde işleme rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde, eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin tahsil edileceği; ayrıca, bu vergilerin iki katı para cezasının alınacağı belirtilmiş; 242’nci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde de, kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde, kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itiraz edebilecekleri; gümrük başmüdürlüklerinin kararlarına karşı, işlemin yapıldığı gümrük müdürlüğünün bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurabilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümlere göre; serbest dolaşımda olmayan eşyanın, dahilde işleme rejimi çerçevesinde, Türkiye’de işlenerek veya başka eşyanın üretiminde kullanılarak Türkiye Gümrük Bölgesinden ihraç edilmek kaydıyla, geçici olarak ithal edilmesi halinde, ithal edilen eşyaya ait vergilerin, kural olarak giriş sırasında, tahakkuk ettirilmesi; ancak, tahsil edilmeyerek, geçici olarak ithal edilen eşyanın işlem görmüş ürünler şeklinde ihraç edilmesi halinde iade edilmek üzere, teminata bağlanması icap etmektedir.
Bu şekilde, geçici olarak ithal edilen eşyaya ait olup, giriş esnasında, tahakkuk ettirilen vergiler için alınan teminatlar, ihracatın gerçekleştirilip taahhüdün yerine getirilmesiyle, taahhüt hesabı kapatılarak iade edilmek suretiyle, şartlı muafiyet sistemi sona erdirilmiş olmaktadır.
Öte yandan; 6183 sayılı Kanunun, “Cebren tahsil ve şekilleri” başlıklı 54’üncü maddesinde, ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının, tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı; cebren tahsilin, amme borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse, teminatın paraya çevrilmesi yahut kefilin takibi; amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi veya gerekli şartların varlığı halinde, borçlunun iflasının istenmesi suretiyle yapılacağı; 55’inci maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı; 56’ncı maddesinde, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde, borcun yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği, yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde, teminatın, anılan kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği; 37’nci maddesinde de, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu hükme bağlanmıştır.
Bir kamu alacağının 6183 sayılı Kanun uyarınca cebren takip ve tahsili, kesinleşmiş olmasına; kamu alacağının cebren takip ve tahsilinde uygulanacak yöntemin belirlenmesi ise, karşılığında teminat gösterilmiş olup olmadığına bağlıdır. Kamu alacağının karşılığında teminat gösterilmişse, cebren takip ve tahsilinin 6183 sayılı Kanunun 56’ncı maddesi; değilse, aynı Kanunun 55’inci maddesi hükümlerine uygun olarak yapılması, anılan Kanun hükümleri gereğidir.
Olayda; davacı adına, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emriyle tahsil edilmek istenilen vergilerin ve fon payının, dahilde işleme rejimi kapsamında geçici ithalatı gerçekleştirilen eşyanın ithali sırasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanıp bağlanmadığı; başlangıçta tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilmesi gerekiyor ise, tesis edilmesi gereken ilk işlemin ne olması gerektiği; bu işlemin, 4458 sayılı Gümrük Kanununda öngörülen idari itiraz prosedürüne tabi olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması amacıyla yapılacak araştırma ve inceleme sonuca göre uyuşmazlık hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine, Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 9.3.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.