Danıştay Kararı 7. Daire 2008/7430 E. 2009/5579 K. 23.12.2009 T.

7. Daire         2008/7430 E.  ,  2009/5579 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2008/7430
Karar No : 2009/5579

Temyiz İsteminde Bulunan : …Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : …Kozmetik Sanayi Dış Ticaret Limited Şirketi
Vekili : Av.
İstemin Özeti : Davacı tarafından, ihraç edilmek kaydıyla ihracatçılara teslim edilen eşyaya ilişkin özel tüketim vergisinin tecil-terkin ve mahsup edilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine tecil-terkin işleminin yapılmasına ve ihtirazi kayıtla ödenen özel tüketim vergisinin hesaplanacak yasal faiziyle iadesine hükmedilmesi istemiyle açılan davada; davalı İdare tarafından, gerçekte 9.2.2006 gün ve 2555 sayılı işlemin dava konusu edildiği, bu işlemin tebliğ edildiği tarihe göre davada süre aşımı bulunduğu ileri sürülmüş ise de; mahsup talebinin reddedildiğinin bu yazı ile bildirilmesi üzerine ihtirazi kayıtla ödenen verginin iadesine hükmedilmesi istemiyle açıldığından, davada süre aşımı bulunmadığı; 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 5’inci maddesinde, ihracat tesliminde, teslim konusu eşyanın Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesinden çıkmış olmasının yeterli olduğunun öngörülmüş olması karşısında, özel fatura düzenlenmesi suretiyle Türkiye’de ikamet etmeyen yolculara yapılan satışlara ilişkin özel tüketim vergisinin tecil ve terkin uygulamasına tabi tutulması gerekirken, verginin davacıdan tahsil edilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile ödenen verginin davacıya iade edilmesi yolunda …İkinci Vergi Mahkemesince verilen … gün ve E:…; K:… sayılı kararın; ihtirazi kayıtla ödenen verginin iadesine hükmedilmesi istemiyle dava açılmış ise de; dava konusu işlemin davacının tecil-terkin ve mahsup talebinin reddi yolunda tesis edilen 9.2.2006 gün ve 2555 sayılı işlem olduğu, bu işlemin tebliğ edildiği tarihe göre ise davada süre aşımı bulunduğu; özel tüketim vergisi ile ilgili mevzuatta özel fatura ile yapılan teslimlerin istisna kapsamında olduğuna dair düzenleme bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : Davacının, ihtilaflı dönemlere ilişkin olarak 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 5’inci maddesine göre Türkiye’de ikamet etmeyenlere yaptığı satışlardan dolayı ihracat istisnasından yararlandırılarak yüklendiği özel tüketim vergisinin vergi borçlarına mahsup edilmesi yönündeki talebinin reddine dair davalı İdare işlemine karşı açtığı davada; davanın kabulüne dair mahkeme kararı temyiz edilmektedir.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi kanununun 5’inci maddesinde, ihracat istisnası ile ilgili genel şartlar açıklanmış, aynı kanunun 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasında da, Maliye Bakanlığının bu Kanunda yer alan istisna ve muafiyetlerin uygulanması ile verginin tecilinde alınacak teminatların türü ve miktarları ile tecil edilen verginin terkinine ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmış, bu maddeye göre Maliye Bakanlığınca 22.12.2003 gün ve 25324 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan 5 seri nolu Genel Tebliğ ile değişik 1 seri nolu Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliğinin “İhraç Kaydıyla Teslimlerde Verginin Tecili ve Terkini” başlıklı bölümünün üçüncü paragrafında, tecil edilen verginin, malın ihraç edildiğini gösteren gümrük çıkış beyannamesinin aslının veya onaylanmış örneğinin vergi dairesine verilmesi suretiyle terkin edileceği belirtilmiştir. Bu durumda ihracat istisnasından yararlanılabilmek için ihracatın 4760 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen 5’inci maddesinde yazılı genel şartları taşımasının yanısıra, söz konusu tebliğe göre ihracatın gümrük çıkış beyannamesiyle yapıldığının belgelendirilmesi gerekmektedir. Olayda, mal tesliminin Türkiye’de ikamet etmeyenlere yapıldığı, ancak ihraç konusu eşyanın Türkiye gümrük bölgesinden dışarı gönderildiğine ilişkin gümrük çıkış beyannamesine dayandırılmadığı, dolayısıyla davacının ihracat istisnasından yararlandırılmaması yönünde tesis edilen davalı idare işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne dair verilen mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; ihraç edilmek kaydıyla ihracatçılara teslim edilen eşyaya ilişkin özel tüketim vergisinin tecil-terkin ve mahsup edilmesi talebinin reddi yolundaki 9.2.2006 gün ve 2555 sayılı işlemin 10.2.2006 gününde tebliği üzerine, tecil-terkin işleminin yapılmasına ve 16.3.2006 gününde ihtirazi kayıtla ödenen özel tüketim vergisinin hesaplanacak yasal faiziyle iadesine hükmedilmesi istemiyle 17.4.2006 gününde vergi mahkemesi kayıtlarına intikal ettirilen dilekçeyle açılan davada, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle, ödenen verginin iadesine hükmedildiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dava açma süresi” başlıklı 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 2’nci fıkrasının (b) bendinde ise, bu sürelerin, tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı belirtilmiş; aynı Kanunun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde de, 14’üncü maddenin 3’üncü fıkrasının (e) bendinde ilk inceleme konuları arasında sayılan süre aşımının bulunması halinde davanın reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Olayda; Mahkemece ihtirazi kayıtla ödeme tarihinin esas alınması suretiyle davada süre aşımı bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ise de; gerek 2577 sayılı Kanunda, gerekse ilgili diğer kanunlarda, ihtirazi kayıtla ödemenin dava açma süresini başlatacağı yolunda herhangi bir düzenlemenin yer almaması karşısında; ihtirazi kayıtla ödemenin dava açma hakkı vermesi olanaklı olmadığından, dava açma süresinin ödeme tarihine göre belirlenmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, 9.2.2006 gün ve 2555 sayılı işlemin tebliği üzerine ödeme yapıldığı göz önünde tutulduğunda, davanın, uyuşmazlığı doğuran bu işlemin iptali istemiyle açıldığının kabulü gerekmektedir.
Bu bakımdan; 10.2.2006 gününde tebliğ edilen anılan işlemin iptali istemiyle, 2577 sayılı Kanunun 7’nci maddesinin yukarıda yer alan 1’inci fıkrası hükmünde öngörülen otuz günlük sürenin geçirilmesinden sonra, 17.4.2006 gününde açılan davanın, aynı Kanunun 15’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca süre aşımı yönünden reddi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle sonuçlandırılması yolundaki vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 23.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.