Danıştay Kararı 7. Daire 2008/5043 E. 2010/1243 K. 04.03.2010 T.

7. Daire         2008/5043 E.  ,  2010/1243 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2008/5043
Karar No : 2010/1243

Temyiz İsteminde Bulunan : …Endüstriyel Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
İstemin Özeti : Davacı adına tescilli 14.11.2003 gün ve 153433 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin noksan beyan edildiğinden bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri üzerinden hesaplanarak karar bağlanan para cezalarının tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 26’ncı maddesinin 3’üncü fıkrasını açıklayarak, olayda, Mahkemelerince verilen, yürütmenin durdurulması isteğinin davalı İdarenin savunmasının alınmasından ve ara kararı gereğinin davacı tarafından yerine getirilmesinden sonra incelenmesine ilişkin kararın tebliği amacıyla dava dilekçesinde gösterilen adrese gönderilen evrakın, muhatabın adresten ayrılmış olması sebebiyle iade edilmesi üzerine, Mahkemelerinin … gün ve E:… esas sayılı kararı ile dosyanın işlemden kaldırıldığı ve bir yıl içerisinde yeni adres bildirilip, dosyanın işleme konulmasının istenilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına dair … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; karara esas alınan tebliğin 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35’inci maddesinde belirtilen usule uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Olayda, davacının gösterdiği adrese ilk kez 4.8.2006 tarihinde yapılan tebligatın “muhatabın belirtilen adresten ayrıldığı” şerhiyle iade edilmesi üzerine Mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35’inci maddesi hükmüne göre tebliğin yapılarak dosyanın tekemmül ettirilmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 26’ncı maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca verilen davanın açılmamış sayılmasına dair temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, yürütmenin durdurulması isteğinin, davalı İdarenin savunmasının alınmasından ve ara kararı gereğinin davacı tarafından yerine getirilmesinden sonra incelenmesine ilişkin olarak verilen 3.3.2006 gün ve E:… sayılı kararın tebliği amacıyla dava dilekçesinde gösterilen adrese gönderilen evrakın, muhatabın adresten ayrılması nedeniyle iade edilmesinin ardından, dosyanın işlemden kaldırıldığı ve bir yıl içerisinde yeni adres bildirilip, dosyanın işleme konulmasının istenilmediği gerekçesiyle, temyize konu mahkeme kararıyla, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 19.3.2003 gün ve 4829 sayılı Kanunun 11’inci maddesiyle değişik 35’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimsenin, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğu, bu takdirde bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı; 2’nci fıkrasında, adresini değiştiren kimsenin yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin, tebliğ tarihi sayılacağı; 3’üncü fıkrasında ise, bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğlerin muhataba yapılmış sayılacağı; aynı Kanunun 28’inci maddesinde ise, tebliği çıkaran mercinin, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine soracağı hükümlerine yer verilmiştir.
Olayda, davacının yürütmenin durdurulması isteğine ilişkin olarak verilen 3.3.2006 günlü mahkeme kararının tebliği amacıyla dava dilekçesinde gösterilen adrese gönderilen evrak, 4.8.2006 tarihinde tebliğ zarfına, “muhatabın belirtilen adresten ayrıldığı” yolunda şerh düşülmek suretiyle iade edilmiş ise de; posta ücretindeki noksanlığın tamamlattırılmasına dair yazının aynı adreste tebliğ edilmiş olması, daha önce bu adreste davacı Şirkete usulüne uygun bir tebligatın yapıldığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla; Mahkemece, yürütmenin durdurulması isteğine ilişkin olarak verilen kararın, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35’inci maddesine göre, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılması suretiyle tebliğinin sağlanmasından sonra, dosyanın tekemmül ettirilerek karar verilmesi gerekirken; bu yapılmadan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 26’ncı maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca verilen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 4.3.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.