Danıştay Kararı 7. Daire 2008/1371 E. 2009/2629 K. – T.

7. Daire         2008/1371 E.  ,  2009/2629 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2008/1371
Karar No : 2009/2629

Temyiz İsteminde Bulunan : T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı
İstemin Özeti : Davacı Kuruma ait araçlara ilişkin olarak 1997 ila 2003 yılları için ödenen motorlu taşıtlar ve ek motorlu taşıtlar vergileri ile gecikme zammının iadesi talebiyle yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ve yasal faize hükmedilmesi istemiyle açılan davayı; olayda; davacı Kuruma ait araçların motorlu taşıtlar vergisinden muaf olup olmadığı hususunun hukuki bir ihtilaf olduğu ve tarh işlemine karşı süresinde açılacak davada incelenebileceği; söz konusu vergilendirme işleminin, Vergi Usul Kanununun 116’ncı maddesinde düzenlenen açık vergi hatası kapsamında değerlendirilemeyeceği; davacı Kurumca yapılan başvurunun reddine dair işlemde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; Kurumlarının, gerek, 4792 sayılı Yasanın 24’üncü, gerekse, 4958 sayılı Kanunun 23’üncü maddesinin (c) bendi uyarınca her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Bu uyuşmazlıkta taraf olma yetkisi bulunmayan Maliye Bakanlığınca verilen dilekçe, savunma olarak kabul edilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : Davacı kurumca, …, … ve … plakalı araçları için ödenen 1997 ila 2003 dönemlerine ait motorlu taşıtlar vergisinin iadesi talebiyle Maliye Bakanlığına yapılan şikayet başvurusunun reddine dair işleme karşı açılan davada; uyuşmazlığın vergilendirme hatalarına girmediği, dolayısıyla şikayete konu yapılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen mahkeme kararının temyizen bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, Sosyal Sigortalar Kurumuna muafiyet tanınması ile ilgili 11.2.1998 gün ve E:1987/3; K:1988/1 sayılı kararına göre, davacı Kurumun sahibi olduğu araçların motorlu taşıtlar vergisinden muaf olduğu, bu karara 2575 sayılı kanunun 40’ıncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemelerin ve İdarenin uymak zorunda oldukları, dolayısıyla uyuşmazlığın VUK’nun 116’ncı maddesinde tanımlanan vergi hatalarına girdiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle VUK’nda yazılı düzeltme ve şikayete ilişkin hükümlerin ihtilaf konusu olayda uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Diğer taraftan, dava konusu motorlu taşıtlar vergisine karşı önce yetkili vergi dairesine düzeltme istemiyle başvurulmaması da diğer bir usule aykırılık olarak görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Kurum adına tescilli araçlar nedeniyle, 1997 ila 2003 yıllarına ilişkin olarak tahakkuk eden ve gecikme zamlarıyla birlikte ödenen motorlu taşıtlar ve ek motorlu taşıtlar vergileri ile gecikme zamlarının iadesi talebiyle yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ve yasal faize hükmedilmesi istemiyle açılan davayı, istemin özetinde yazılı gerekçeyle reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Her ne kadar, davacı Kurum tarafından, ödenen vergi ve zamların iadesi istemiyle vergi dairesi müdürlüğü nezdinde düzeltme talebinde bulunulmaksızın doğrudan şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına(Gelir İdaresi Başkanlığı) başvurulmuş ise de; dava açma süresi geçtikten sonra yapılan vergi hatalarının düzeltilmesi istemlerinde, davaya konu olabilecek idari işlemin, 213 sayılı Kanunun 124’üncü maddesi hükmü gereğince, düzeltme isteminin reddine ilişkin vergi dairesi işlemine karşı şikayet yoluyla yapılacak başvuru sonucu, Maliye Bakanlığınca(Gelir İdaresi Başkanlığı) tesis edilen ret işlemi olması ve yapılan şikayet başvurusu sonucu adı geçen Bakanlığın(Gelir İdaresi Başkanlığı) görüşünün ortaya çıkmış bulunması karşısında, Vergi Dairesi Müdürlüğüne düzeltme başvurusunda bulunulmamış olması, bu işlemi sakatlayacak nitelikte değildir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 122’nci maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri; 124’üncü maddesinde de, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri açıklanmıştır. Bu maddeler uyarınca vergi dairelerinden düzeltilmesi istenebilecek vergi hatasının tanımı ise, aynı Kanunun 116’ncı maddesinde, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak yapıldıktan sonra, 117’nci ve 118’inci maddelerinde de, hesap hataları ile vergilendirme hatalarının neler olduğu gösterilmiştir.
Vergi Usul Kanununun yukarıda açıklanan 122’nci ve 124’üncü maddelerine göre idareden düzeltilmesi talep edilebilecek vergi hataları, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin, anılan Kanunun 3’üncü maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan, ilk bakışta anlayabileceği açıklıktaki vergilendirme yanlışlıklarıdır.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 4’üncü maddesine 3418 sayılı Kanunun 12’nci maddesiyle eklenen fıkrada, motorlu taşıtlar vergisi ile ilgili muaflık ve istisna hükümlerinin, bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği; bu Kanunda yer almayan istisna ve muaflıkların hükümsüz olduğu; ancak, uluslararası anlaşma hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiş; 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 26.7.1983 gün ve 2868 sayılı Kanunla değişik 24’üncü maddesinin (a) fıkrasında ise, Kuruma ait taşınır, taşınmaz mallar ile bunlardan elde edilen hak ve gelirlerin ithalde alınan vergi ve resimler dahil her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu hükmü yer almış iken, 4.10.2000 gün ve 24190 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 4792 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış, ancak, muafiyete ilişkin 24’üncü madde bundan hariç tutulmuştur. Sözü edilen Kanun Hükmünde Kararname, Anayasa Mahkemesinin, 10.11.2001 tarihinde yürürlüğe giren, 31.10.2000 gün ve E:2000/65; K:2000/38 sayılı kararı ile iptal edilmiş; 6.8.2003 gün ve 25191 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 23’üncü maddesinde, eski Kanunun 24’üncü maddesinde öngörülen muafiyet hükmüne yer verilmiştir.
2575 sayılı Danıştay Kanununun 40’ıncı maddesinin 4’üncü fıkrasında, İçtihatları Birleştirme Kurulu kararlarına, Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemeler ve idarenin uymak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, Sosyal Sigortalar Kurumuna muafiyet tanınmasıyla ilgili 11.2.1988 gün ve E:1987/3; K:1988/1 sayılı kararı ile; 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun değişik 24’üncü maddesiyle, Kanun koyucu’nun, iradesini; “Kuruma ait taşınır, taşınmaz mallar ile bunlardan elde edilen hak ve gelirlerinin Kurumun adı ve kuruluş kanununun tarih ve sayısı vergi kanunlarında, dolayısıyla Emlak Vergisi Kanununda yazılı olmasa dahi, emlak vergisi dahil her türlü vergi, resim ve harçtan muaf tutulması gerektiği” şeklinde ortaya koyduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, Danıştay Dokuzuncu Daire kararları arasındaki içtihat aykırılığı; Dokuzuncu Dairenin, Sosyal Sigortalar Kurumunun emlak vergisi, temizleme ve aydınlatma harcından muaf olduğu yolundaki kararı doğrultusunda birleştirilmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait taşınır, taşınmaz mallar ile bunlardan elde edilen hak ve gelirlerinin Kurumun adı ve kuruluş kanununun tarih ve sayısı vergi kanunlarında yazılı olmasa dahi, her türlü vergi, resim ve harçtan, dolayısıyla, motorlu taşıtlar vergisinden muaf tutulmasının, 2575 sayılı Kanunun anılan 40’ıncı maddesi hükmünün gereği olduğu; bundan dolayı da, Kuruma ait araçların vergilendirilmesinin, Vergi Usul Kanununun 116’ncı maddesinde tanımlanan vergi hatası olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, 213 sayılı Kanunun 126’ncı maddesinin 1’inci fıkrasında, 114’üncü maddede yazılı zaman aşımı süresi dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hatalarının düzeltilemeyeceği; 114’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında da, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zaman aşımına uğrayacağı belirtilmiştir.
Olayda ise, 1997 ila 2000 yıllarında doğan ve zaman aşımına uğradığı açık olan vergiler, davacı Kurumca ödenerek 2.8.2006 tarihinde şikayet başvurusuna konu edilmiş bulunduğundan, Mahkemece, yeniden verilecek kararda, bu hususun da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Mahkeme kararının, harçlara ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince:
6.8.2003 tarih ve 25191 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun “Muafiyetler” başlıklı 23’üncü maddesinin (c) bendinde, Kurum tarafından açılan ve Kurumun taraf olduğu davalar ve icra kovuşturmaları ile ilamların her türlü vergi, resim, pul ve harçlardan muaf olduğunun hükme bağlanmasına ve davacı Kurum tarafından harç yatırılmadan dava açılmasına karşın, kararda, davacı Kurum aleyhine başvuru harcına hükmedilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine, Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 27.5.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.