Danıştay Kararı 7. Daire 2008/1216 E. 2009/2313 K. – T.

7. Daire         2008/1216 E.  ,  2009/2313 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2008/1216
Karar No : 2009/2313

Temyiz İsteminde Bulunan: …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Ambarlı Gümrük Müdürlüğü
İstemin Özeti : … Endüstriyel Torba Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi adına tescilli … gün ve … sayılı beyannameyle dahilde işleme rejimi kapsamında geçici ithali gerçekleştirilen ve anılan rejim şartlarının ihlali üzerine, eşyaya isabet eden katma değer vergisi ile kesilen para cezasının ve hesaplanan faizin adı geçen Şirketten tahsil edilemediğinden bahisle, yönetim kurulu üyesi sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, ödeme emri, davacıya 26.3.2007 tarihinde tebliğ edildiği halde, yedi günlük yasal süre geçirilerek 3.4.2007 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendi uyarınca, süre aşımı yönünden reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğu; ödeme emrinden 27.3.2007 tarihinde haberdar olunduğu; … Endüstriyel Torba Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi ile temsilcilik ilişkisinin bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; yönetim kurulu üyesi olduğu Anonim Şirketin katma değer vergisi ile para cezası ve hesaplanan faiz borcunun davacıdan tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı, süre aşımı sebebiyle reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 201’inci maddesinde, süresi içinde ödenmeyen kesinleşmiş gümrük vergileri hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı; 6183 sayılı Kanunun 8’inci maddesinde de, hilafına bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunda yazılı müddetlerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümlerinin tatbik olunacağı belirtilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94’üncü maddesinin, 2365 sayılı Kanunun 18’inci maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasında, tebliğin; kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı; 102’nci maddesinde ise, tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı; muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği; muhatabın geçici olarak başka bir yere gittiği, bilinen adresinde bulunanlar veya komşuları tarafından bildirildiği takdirde keyfiyet ve beyanda bulunanın kimliği tebliğ alındısına yazılarak altının beyanı yapana imzalatılacağı; imzadan imtina ederse, tebliği yapanın bu ciheti şerh ve imza edeceği ve tebliğ edilemeyen evrakın çıkaran mercie iade olunacağı; bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılacağı; ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeple tebliğ edilemeyerek iade olunursa tebliğin ilan yolu ile yapılacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan; 7201 sayılı Tebligat Kanununun 51’inci maddesinde, mali tebliğlerin, kendi kanunlarında sarahat bulunmayan hallerde, bu Kanunun umumi hükümlerine tevkifan yapılacağı; 32’nci maddesinde de, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı; muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre; süresi içinde ödenmeyen gümrük vergileriyle ilgili ödeme emirlerinin tebliğinin, 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre değil, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmasının yasal bir zorunluluk olduğu; muhatabın adreste bulunmaması halinde, tebliğin ikinci defa yenilenmesi gerektiği; ancak, Vergi Usul Kanununda hüküm bulunmayan hallerde Tebligat Kanunu hükümlerinin uygulanabileceği açıktır.
Olayda; davacının tespit edilen ikametgah adresi olan “… Caddesi, … Apartmanı, No:…, Daire:… …/…” adresine gönderilen, davaya konu ödeme emrine ilişkin tebliğ evrakının, “Adreste kimse bulunmaması üzerine evrak … Mahalle Muhtarlığına teslim edildikten sonra bilgi için 2 No’lu haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırıldığı gibi komşusu …’a haber bırakıldığı” şeklinde, muhtarın imzasını içeren 26.3.2007 tarihli şerh düşülerek iade edildiği; davacı tarafından, ödeme emrine 27.3.2007 tarihinde muttali olunduğu belirtilerek açılan davada, Mahkemece; açıklanan şekilde yapılan tebligatın 7201 sayılı Kanunun 21’inci maddesine uygun olduğu kabul edilerek, dava açma süresinin 26.3.2007 tarihini izleyen günden başlatılması suretiyle, davada süre aşımı bulunduğu sonucuna varılarak hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
Oysa; yukarıda açıklandığı üzere; davacının adresinde bulunmaması üzerine, 213 sayılı Kanunun 102’nci maddesi uyarınca, ödeme emrine ilişkin tebliğ evrakının iade edilmesi ve ikinci defa yeniden tebliğe çıkarılması icap ettiği halde, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılan tebligat usulsüz olduğundan, söz konusu usulsüz tebliğe muttali olunduğu beyan edilen 27.3.2007 tarihinin, ödeme emrinin tebliğ tarihi olarak esas alınması ve 3.4.2007 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçeyle açılan davada süre aşımı bulunmadığının kabulü gerektiğinden, Mahkemece, usulsüz tebligata dayanılarak verilen temyize konu kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 4.5.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.