Danıştay Kararı 7. Daire 2007/6416 E. 2009/5306 K. 15.12.2009 T.

7. Daire         2007/6416 E.  ,  2009/5306 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2007/6416
Karar No : 2009/5306

Temyiz İsteminde Bulunan: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : …Bankası Anonim Şirketi
Vekilleri : Av. …- Av. …
İstemin Özeti : Davacı tarafından, ihtirazi kayıtla verilen 2005 takvim yılı Kasım dönemine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesinde, muhtelif tarihlerde aktife kaydedilen ve 2005/Kasım döneminde elden çıkarılan parasal olmayan kıymetler için, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaları suretiyle hesaplanan maliyet bedelleri kabul edilmeyerek banka ve sigorta muameleleri vergisi tahakkuk ettirilmesi yolunda tesis edilen işlemi; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesinin (A) fıkrasının birinci bendinde; kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin; fiyat endeksindeki artışın; içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklarının; enflasyon düzeltmesi uygulamasının, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona ereceğinin; kapsama giren mükelleflerin, geçici vergi dönemlerinin sonu itibarıyla malî tablolarını düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorunda olduklarının; aynı fıkranın beşinci bendinde de; düzeltme sonucu bulunan tutarların, izleyen dönemde enflasyon düzeltmesi yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, izleyen dönemin başlangıç değerleri olarak dikkate alınacağının ve enflasyon düzeltmesine tabi tutulan değerlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farklarının maliyet addolunacağının hükme bağlandığı; ayrıca; 213 sayılı Kanuna 5024 sayılı Kanunla eklenen Geçici 25’inci maddenin (h) bendinde; Sermaye Piyasası Kurulu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun yüksek enflasyon döneminde mali tabloların düzeltilmesine ilişkin düzenlemelerine göre 31.12.2003 tarihli bilançolarını düzeltmek zorunda olan mükelleflerden, söz konusu bilançolarında bu madde uyarınca düzeltme yapanların, bu Kanuna göre ayrılabilecek tutardan fazla amortisman veya karşılık ayıramayacaklarının; (l) bendinde ise; bu madde uyarınca düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farklarının maliyet bedeli addolunacağının; şu kadar ki, amortismana tâbi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet eden zararın, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmayacağının belirtildiği; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesinde ise; banka ve sigorta şirketlerinin, her ne şekilde olursa olsun, yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduklarının kurala bağlandığı; olayda; davacı Bankanın, aktifinde bulunan ve bu dönemde satılan bir kısım hisse senedinin ve gayrimenkulün, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaları suretiyle hesaplanan maliyet bedellerinin, banka ve sigorta muameleleri vergisinin hesaplanmasında dikkate alınması yolundaki ihtirazi kaydının kabul edilmeyerek dava konusu işlemin tesis edildiğinin anlaşıldığı; Ülkemizde uzun yıllar yaşanan yüksek enflasyonun işletmelerin mali tablolarını bozduğu; bozulan mali tabloların işletmelerin gerçek kârlarının değil, fiktif kârlarının vergilendirilmelerini; bunun da, verginin, işletmenin kazancından değil, öz sermayesinden alınması sonucunu doğurduğu; enflasyonun, hem satınalma, hem de üretim gücünü olumsuz etkileyen bu etkisini bertaraf etmek amacıyla, 5024 sayılı Kanunla 213 sayılı Kanuna geçici 25’inci maddenin eklendiği ve mükerrer 298’inci maddesinin değiştirilerek, parasal olmayan kıymetlerin düzeltilmesinin zorunlu hale getirildiği; bu nedenle, davacının parasal olmayan kıymetlerini, anılan yasal düzenlemeler gereği, geçici vergi dönemleri itibarıyla enflasyon düzeltmesine tabi tutması ve bu farkları maliyete dahil etmesi, bu şekilde saptanan maliyet bedeli ile satış tutarı arasında davacı lehine kalan paranın da, banka ve sigorta muameleleri vergisinin matrahı olarak dikkate alınması gerektiğinden, düzeltme farklarının matraha dahil edilmesi suretiyle yapılan tahakkuk işleminde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; banka ve sigorta muameleleri vergisinin değerleme hükümleri ile ilgilendirilemeyeceği; doğrudan maddi olgulara dayandığı ve matrahın, ilk iktisap bedeli ile satış bedeli arasında lehe kalan paradan oluştuğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; ihtirazi kayıtla verilen 2005 takvim yılının Kasım dönemine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesinde, muhtelif tarihlerde aktife kaydedilen ve 2005/Kasım döneminde elden çıkarılan parasal olmayan kıymetler için, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaları suretiyle hesaplanan maliyet bedelleri kabul edilmeyerek banka ve sigorta muameleleri vergisi tahakkuk ettirilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptaline dair mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesinde; banka ve sigorta şirketlerinin, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu hükme bağlanmış; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinin (B) bendinde de, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasında; safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükmü yer almış; yollamada bulunulan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38’nci maddesinde de; ticari kazancın tespit edilmesi sırasında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddelerinin hükümlerine uyulacağı kuralına yer verilmiş; Kanunun 40’ncı maddesinin 7’nci fıkrasında da, Vergi Usul Kanunu hükümerine göre ayrılan amortismanlar, ticari kazancın tespitinde indirilecek giderler arasında sayılmıştır.
213 sayılı Kanunun “yeniden değerleme”yi düzenleyen mükerrer 298’inci maddesi 1.1.2004 tarihinde yürürlüğe 5024 sayılı Kanunun 2’nci maddesi ile, “enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme oranı” başlığı altında değiştirilerek, amortismanların yeniden değerlemesi uygulamasından vaz geçilmiş, mali tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetlerin, maddede gösterilen usul ve esaslar dahilinde enflasyon düzeltmesine tabi tutulması esası benimsenmiştir. Anılan maddenin (A) fıkrasının birinci bendinde; kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, geçici vergi dönemlerinin sonu itibarıyla malî tablolarını düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorunda oldukları; beşinci bendinde de; düzeltme sonucu bulunan tutarların, izleyen dönemde enflasyon düzeltmesi yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, izleyen dönemin başlangıç değerleri olarak dikkate alınacağı ve enflasyon düzeltmesine tabi tutulan değerlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farklarının maliyet addolunacağı belirtilmiştir.
Bu durumda; yukarıda anılan yasal düzenlemeler uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi yönünden, kazanç olarak kabul edilmeyen maliyet bedeli artışlarının, parasal olmayan kıymetlerin maliyet bedeline dahil edilmesi gerektiği açıktır. Dolayısıyla, bu kıymetlerin elden çıkarılması halinde, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulacak olan, lehe kalan paranın hesabında da, enflasyon düzeltme farklarının alış bedelinin bir unsuru olarak kabulü gerekeceğinden, aksi yolda tesis edilen dava konusu işlemin iptaline ilişkin mahkeme kararında hukuka aykırlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, 15.12.2009 gününde, oybirliği ile karar verildi.