Danıştay Kararı 7. Daire 2007/6171 E. 2009/2660 K. – T.

7. Daire         2007/6171 E.  ,  2009/2660 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2007/6171
Karar No : 2009/2660

Temyiz İsteminde Bulunan : … Tekstil Nakliyat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
Vekili: Av. …
Karşı Taraf: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına İzmir Gümrük Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı adına tescilli … gün ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya (kivi) için 31.12.2005 gün ve 26040 (2’nci mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 19.12.2005 gün ve 2005/9825 sayılı İthalat Rejimi Kararına Ek Karara ekli (I) sayılı listede belirlenen “MIN 500.-EURO/Ton” esas alınarak tahakkuk ettirilerek tahsil edilen gümrük ve katma değer vergilerinin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin gümrük müdürlüğü kararına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; olayda, iade isteminin konusunu oluşturan katma değer vergisi tahakkukunun dayanağı olan düzenleyici işlemin yürütülmesi Danıştay Yedinci Dairesince verilen 14.7.2006 gün ve E:2007/ 2178 sayılı kararla durdurulmuş ise de, düzenleyici işlemin iptali istemiyle başka bir şahıs tarafından açılan davanın davacı adına hak doğurmayacağı; dolayısıyla, verginin tahakkuku anında kanunen ödenmemesi gereken bir vergiden söz edilemeyeceğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; Danıştay Yedinci Dairesince verilen kararla iade isteminin konusunu oluşturan tahakkuk işleminin dayanağı olan düzenleyici işlemin yürütülmesinin durdurulduğu; ortada kanunen alınmaması gereken ve fuzulen tahsil edilen bir vergi bulunduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’nun Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Dosyada bulunan imza sirkülerinin incelenmesinden; şirketin tüm resmi ve hususu daireler, idareler, bankalar, kuruluşlar, firmalar, özel ve tüzel kişilerle yapacağı sözlü veya yazılı borçlandırıcı veya hak kazandırıcı her türlü müracaat, beyanname sözleşme, taahhüt ve işlemlerde şirketi temsile yetkili kılınan şirket müdürü … tarafından şirket adına verilen vekalet ile Av…. ve Av. …’nin vekil tayin edildiği, Av. … tarafından da işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, şirketi temsilen dava açma yetkisi bulunmadığı anlaşılan … tarafından verilen vekaletname ile dava açıldığı anlaşıldığından, bu hususun dikkate alınmadan işin esası incelenmek suretiyle verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya (kivi) için 31.12.2005 gün ve 26040 (2’nci mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 19.12.2005 gün ve 2005/9825 sayılı İthalat Rejimi Kararına Ek Karara ekli (I) sayılı listede belirlenen “MIN 500.-EURO/Ton” esas alınarak tahakkuk ettirilerek tahsil edilen gümrük ve katma değer vergilerinin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin gümrük müdürlüğü kararına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 211’inci maddesinde, kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş olduğu belirlenen gümrük vergilerinin geri verileceği, kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilen gümrük vergilerinin kaldırılacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu madde, anılan Kanunla yürürlükten kaldırılan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 87’nci maddesiyle paralel hükümler taşımaktadır. Söz konusu 87’nci madde ile ilgili olarak, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 2.7.1966 gün ve E:1965/13; K:1966/6 sayılı kararında da belirtildiği gibi, eşya gümrükten çekildikten sonra yanlışlıkla alındığı veya fuzulen tahsil olunduğu açıkça anlaşılan vergilerin 87’nci maddeye göre geri istenmesi mümkündür. Bu itibarla, 4458 sayılı Kanunun 211’inci maddesi uyarınca, kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş, kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilmiş vergilerin, iade istemine konu olabilmesi için, yanlışlıkla alındığının veya fuzulen tahsil olunduğunun açık olması gerekmektedir.
Mahkemece, iade isteminin konusunu oluşturan katma değer vergisi tahakkukunun dayanağı olan düzenleyici işlemin iptali istemiyle davacı tarafından açılmış bir dava bulunmadığı; düzenleyici işlemin iptali istemiyle başka bir şahıs tarafından açılan davanın davacı adına hak doğurucu bir nitelik taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, düzenleyici işlemlere karşı açılan davalarda verilen yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarının sadece taraflar açısından değil, düzenlemeden etkilenen herkes açısından hüküm doğuracağı İdare Hukukunun genel ilkelerindendir. Dosyanın ve Dairemizin E:2006/2178 sayılı dosyasının incelenmesinden ise , iade istemine konu oluşturan tahakkuk işleminin, eşyanın beyan edilen kıymetine %65 kanuni vergi oranının uygulanması suretiyle tahakkuk ettirilmesi gereken tutardan fazlasına isabet eden kısmının dayanağı olan düzenleyici işlemin, 29.5.2007 gün ve E:2006/2178; K:2007/2547 sayılı kararla iptal edildiği anlaşılmıştır.
Dolayısıyla, anılan düzenleme uyarınca davacı adına vergi tahakkuku ve tahsili mümkün bulunmadığından, tahakkukun bu kısmı için ortada kanunen ödenmemesi gereken ve fuzulen tahsil edilen bir verginin söz konusu olduğu açıktır. Bu bakımdan, davacının iade isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına; 28.5.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X- KARŞI OY
Yargılama Hukuku kurallarına göre; davanın esasının incelenebilmesi, usulüne uygun olarak açılmış bulunmasına bağlıdır. Davanın usulüne uygun olarak açılmış kabul edilebilmesi için gerekli koşullardan biri de, dava açma ehliyetidir. Limited Şirketlerin nasıl temsil edileceği ise, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda gösterilmiştir.
Sözü edilen Kanunun 540’ncı maddesinin birinci fıkrasında, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortakların hep birlikte şirketi temsile yetkili oldukları öngörüldükten sonra, aynı maddenin ikinci fıkrası ile aynı Kanunun 541’inci maddesinde, şirket mukavelesi veya genel kurul kararıyla şirketin idare ve temsilinin, ortaklardan bir veya bir kaçına ya da ortak olmayan kimselere de bırakılabileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Sözü edilen hükümlere ve Yargılama Hukuku kurallarına göre, limited şirketlerin yargı organları nezdinde temsili, kanuni temsilcileri ile bunların usulüne uygun olarak tayin ettikleri avukatları tarafından olanaklı bulunmaktadır.
Temyiz dilekçesini imzalayan Av. …’nin, … Noterince verilen … gün ve … yevmiye numaralı vekaletname ile şirket müdürü, … tarafından vekil tayin edildiği, ancak vekaletname ekinde yer alan ve yine aynı noterce 26.12.2003 gün ve … yevmiye numarasıyla onaylanan imza sirkülerine göre; şirket müdürüne, Şirket adına yargı organları nezdinde dava açma veya açılmış davaları takip etme yetkisi verilmediğinin anlaşılması nedeniyle, temyiz isteminin incelenmesi olanaklı değildir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.