Danıştay Kararı 7. Daire 2007/2623 E. 2007/4486 K. 06.11.2007 T.

7. Daire         2007/2623 E.  ,  2007/4486 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2007/2623
Karar No : 2007/4486

Temyiz İsteminde Bulunan : … Bankası Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. … – Av. …
Karşı Taraf : Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı
İstemin Özeti : Davacı Bankanın iki yıl süre ile aktifinde kayıtlı bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin, 14.7.2005 – 5.8.2005 tarihleri arasında satışları sonucunda oluşan ve sermayeye ilave edilen kârlar üzerinden, 2005/Şubat, Mart, Nisan, Haziran ve Ekim dönemlerinde beyan edilerek ödenen banka ve sigorta muameleleri vergilerinin, istisna kapsamında olmasına rağmen sehven beyan edilip, ödendiği iddiasıyla, iadesi talebiyle düzeltme ve şikayet yoluyla yapılan başvuruya verilen 11.7.2006 tarihli cevabı isteğin reddi kabul etmeyerek, altı aylık bekleme süresinin dolmasını müteakip, başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddedildiğinden bahisle, zımni ret işleminin iptali ile ödenen vergilerin iadesine hükmolunması istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, 24.2.2006 tarihli düzeltme talebinin, cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine, 10.5.2006 tarihinde şikayet yoluyla yapılan başvuruya verilen 11.7.2006 tarih ve 53238 sayılı, cevabı isteğin reddi saymayarak, 2577 sayılı Yasanın 10’uncu maddesinde öngörülen altı aylık bekleme süresinin dolmasını müteakip, cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedildiğinden bahisle, 28.11.2006 tarihinde işbu davanın açıldığı anlaşılmış ise de; “düzeltme ve şikayet yolu ile müracaat” müessesesinin, 213 sayılı Kanunun 122 ila 124’üncü maddelerinde düzenlenen özel ve istisnai bir uygulama olduğu; bu başvurulara cevap verilmemesi durumunda isteğin reddedilmiş sayılacağına ilişkin hükme yer verilmediğinden, bu başvurularda, 2577 sayılı Kanunun 10 ve 11’inci maddelerinin uygulanamayacağı; Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca verilen 11.7.2006 tarih ve 53238 sayılı işlemin ise, idari davaya konu edilebilecek nitelikte kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanunun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendi uyarınca reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; Danıştay Yedinci Dairesinin, düzeltme ve şikayet yolu ile müracaatlarda 2577 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin uygulanacağına ilişkin emsal kararları bulunduğu; anılan maddede öngörülen zımni ret işleminin oluşmasından sonra açılan davanın esasının incelenmesi gerektiği; 5281 sayılı Kanunun 31 ve 39’uncu maddeleriyle, 5422 sayılı Kanunun 8’inci maddesine eklenen (12) ve 6802 sayılı Kanunun 29’uncu maddesine eklenen (u) bentleri uyarınca, iki yıl süre ile Bankanın aktifinde kayıtlı bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satışları sonucunda oluşan ve sermayeye ilave edilen kârların banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna olmasına rağmen, sehven beyan edilerek ödenen vergilerde, vergilendirme hatasının açık olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Olayda, 24.2.2006 tarihli düzeltme talebinin, cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine, 10.5.2006 tarihli şikayet başvurusuna altmış gün içerisinde cevap verilmemek suretiyle 9.7.2006 tarihinde oluşan zımni ret işleminin iptali istemiyle, bu tarihten itibaren dava açma süresi içerisinde ( sürenin son gününün ara verme zamanına rastlaması nedeniyle) en geç 12.9.2006 tarihine kadar dava açılması gerekirken, zımni ret işleminin oluşmasından sonra verilen 11.7.2006 tarih ve 53238 sayılı kesin nitelikte olmayan cevabı istemin reddi kabul etmeyerek, şikayet başvurusuna altmış gün içerisinde herhangi bir cevap verilmemesi nedeniyle, yararlanılması mümkün olmayan altı aylık bekleme süresinin dolmasını müteakip, 28.11.2006 tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçeyle açılan işbu davanın, süre aşımı sebebiyle reddi gerekirken, aksi gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Bankanın iki yıl süre ile aktifinde kayıtlı bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin, 14.7.2005 – 5.8.2005 tarihleri arasında satışları sonucunda oluşan ve sermayeye ilave edilen kârlar üzerinden, 2005/Şubat, Mart, Nisan, Haziran ve Ekim dönemlerinde beyan edilerek ödenen banka ve sigorta muameleleri vergilerinin, istisna kapsamında olmasına rağmen sehven beyan edilip, ödendiği iddiasıyla, iadesi talebiyle düzeltme ve şikayet yoluyla yapılan başvuruya verilen 11.7.2006 tarihli cevabı isteğin reddi kabul etmeyerek, altı aylık bekleme süresinin dolmasını müteakip, başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddedildiğinden bahisle, zımni ret işleminin iptali ile ödenen vergilerin iadesine hükmolunması istemiyle açılan davayı, ortada idari davaya konu edilebilecek nitelikte kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığından, 2577 sayılı Kanunun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendi uyarınca reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 2’nci fıkrasının (b) bendinde de, dava açma süresinin, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğ tarihini izleyen günden başlayacağı hükümleri yer almış; aynı Kanunun “İdari makamların sükutu” başlıklı 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri; 2’nci fıkrasında da, altmış gün içinde bir cevap verilmezse, isteğin reddedilmiş sayılacağı; ilgililerin, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilisinin bu cevabı, istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin, başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren idari dava açma süresi içinde dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Düzeltme talebi” başlıklı 122’nci maddesinde; mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri; aynı Kanunun 124’üncü maddesinde de, vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme başvurusu reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri belirtilmiş; ancak, bu maddelerde, idari makamların kaç gün içerisinde cevap vermesi gerektiği; cevap verilmemesi durumunda ne olacağı hususunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak, ilgililerin, 2577 sayılı Kanunun, idari davaya konu edilebilecek nitelikte işlem tesisi için idareye başvuru haklarını ve idarenin davranış biçimine göre doğabilecek hukuki durumlarla bu hukuki durumlar dolayısıyla idari dava açma hakkının kullanılma süresinin hesaplanmasında uygulanacak yöntemi düzenleyen 10’uncu maddesi, aynı amaca hizmet eden ve vergiyle ilgili özel bir uygulama olan, düzeltme ve şikayet başvurularında da uygulanabilecek niteliktedir. Aksi halde, düzeltme ve şikayet başvurularının, cevap verilmemek suretiyle sürüncemede bırakılması ve dolayısıyla, hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracak uygulamaların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bu hukuki durum karşısında; Mahkemenin, düzeltme ve şikayet başvurularında 2577 sayılı Kanunun 10 ve 11’inci maddelerinin uygulanamayacağı yolundaki gerekçesine katılmak mümkün değildir.
Yukarıda yer verilen hükümlere göre, idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması talebiyle, idari makamlara yapılan başvuru üzerine, altmış gün içinde cevap verilmemesi durumunda, ilgililer, bu sürenin bitiminden itibaren, dava açma süresi içinde, zımni ret işleminin iptali istemiyle Danıştayda, idare ve vergi mahkemelerinde dava açabilecekleri gibi, idarenin cevabını da bekleme olanağına sahiptir; idarenin, altmış günlük sürenin geçmesinden sonra kendiliğinden vereceği cevabın tebliğinden itibaren yeni bir idari dava açma süresinin işlemesi, açıklanan yasa hükmü gereğidir.
Diğer taraftan; 10’uncu maddede sözü edilen altı aylık bekleme süresi, kendisine başvuruda bulunulan idarenin, başvuruyu altmış günlük bekleme süresi içerisinde kesin olmayan biçimde yanıtlamış olması hali için öngörülmüş bulunduğundan; altmış günlük bekleme süresi içinde başvurusuna yanıt verilmeyen davacının, altı aylık bekleme süresinden yararlanmasına ise, hukuken olanak yoktur.
Bu bakımdan; 24.2.2006 tarihli düzeltme talebinin, cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine, 10.5.2006 tarihli şikayet başvurusuna altmış gün içerisinde cevap verilmemek suretiyle 9.7.2006 tarihinde oluşan zımni ret işleminin iptali istemiyle, bu tarihten itibaren dava açma süresi içerisinde ( sürenin son gününün ara verme zamanına rastlaması nedeniyle) en geç 12.9.2006 tarihine kadar dava açılması gerekirken, zımni ret işleminin oluşmasından sonra verilen 11.7.2006 tarih ve 53238 sayılı kesin nitelikte olmayan cevabı istemin reddi kabul etmeyerek, şikayet başvurusuna altmış gün içerisinde herhangi bir cevap verilmemesi nedeniyle, yararlanılması mümkün olmayan altı aylık bekleme süresinin dolmasını müteakip, 28.11.2006 tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçeyle açılan işbu davanın, süre aşımı sebebiyle reddi gerekirken, aksi gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, … Yeni Türk lirası maktu karar harcının temyiz edenden alınmasına, 6.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.