Danıştay Kararı 7. Daire 2007/1187 E. 2009/1795 K. – T.

7. Daire         2007/1187 E.  ,  2009/1795 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2007/1187
Karar No : 2009/1795

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı adına tescilli … gün ve … sayılı beyanname ile dahilde işleme rejimi uyarınca ithal edilen eşyanın … gün ve … sayılı ihracat beyannamesi ile Avrupa Birliği üyesi Fransa’ya ihracatında telafi edici vergi ödenmediğinden bahisle anılan verginin ve üzerinden hesaplanan gecikme faizinin tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrini; olayda, ödeme emrinin konusu olan verginin tahakkukuna karşı, davacının, tayin ettiği avukat aracılığıyla yaptığı itiraz başvurusunun, vekaletnamenin, Gümrük İdareleri nezdinde düzeltme ve itiraz başvurularında bulunulabileceğine dair özel yetki içermediğinden bahisle reddedilmesi üzerine düzenlendiğinin anlaşıldığı; oysa; 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümleri ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, avukatların, resmi daireler nezdinde bütün işlemleri takip edebilecekleri sonucuna ulaşıldığı; bu bakımdan, yapılan itiraz başvurusu üzerine işin esasının incelenmesi suretiyle işlem tesis edilmesi gerekirken, başvurunun değerlendirmeye alınmamasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K…. sayılı kararının; 4458 sayılı Kanunun 184’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendi ile 2’nci fıkrasının (a) bendi hükümlerine göre, ilgili gümrük rejimi koşullarına uyulmaması nedeniyle gümrük yükümlülüğünun doğduğu; üç yıllık süre içerisinde tebliğ edilen vergiye vaki düzeltme başvurusunun reddi yolundaki işleme karşı süresi içerisinde itiraz edilmediğinden, kesinleşen alacağın tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden; ödeme emrine konu vergiye ilişkin tebligatın üç yıllık zaman aşımı süresinin geçilmesinden sonra yapıldığı anlaşıldığından, zaman aşımına uğraması nedeniyle alınması olanaklı olmayan alacağın tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu nedenle, sonucu itibarıyla yerinde bulunan mahkeme kararına yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına tescilli … gün ve … sayılı beyanname ile dahilde işleme rejimi uyarınca ithal edilen eşyanın … gün ve … sayılı ihracat beyannamesi ile Avrupa Birliği üyesi Fransa’ya ihracatında telafi edici vergi ödenmediğinden bahisle verginin 9.3.2005 günlü yazıyla tebliğ edildiği; ödeme yapılmaması üzerine ise anılan verginin ve üzerinden hesaplanan gecikme faizinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı olan gerekçeyle iptal edildiği anlaşılmıştır.
Düzenlemelere göre telafi edici vergi, ihracatçı ülkede serbest dolaşıma girmemiş üçüncü ülke menşeli ürünlerin Avrupa Birliği üyesi ülkelere ihracatında doğan bir vergidir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga 1615 sayılı Gümrük Kanununun 1’inci maddesinin 2’nci fıkrasında, bu Kanunda geçen gümrük vergileri tabirinin gümrüklerce alınan bütün vergi ve resimleri ifade edeceği belirtildikten sonra; 86’ncı maddesinde, gümrük vergilerinin tahakkuku için üç yıllık zaman aşımı süresi öngörülmüş; aynı Kanunun 89’uncu maddesinde de, gümrük vergileri alacaklarının ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zaman aşımının daha uzun bulunması halinde, bu alacakların da, Türk Ceza Kanununun dava ve ceza zaman aşımları hakkındaki süreler içerisinde kovuşturulup, tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Olayda; davacı adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinin konusunu oluşturan telafi edici vergiye ilişkin tebligatın, çıkış beyannamesinin tescil edildiği tarihten itibaren işlemeye başlayan üç yıllık sürenin geçirilmesinden sonra yapılmış olması ve olayla ilgili olarak açılmış bir ceza davası ve verilmiş bir mahkûmiyet kararının bulunduğunun da iddia edilmemiş olması karşısında; verginin zaman aşımına uğradığı açıktır.
Her ne kadar; davalı İdare tarafından, 4458 sayılı Kanunun 184’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendi ile 2’nci fıkrasının (a) bendi hükümleri karşısında, vergi ödenmeden ihracat yapıldığının tespit edildiği tarihin yükümlülüğün başlama tarihi olması nedeniyle verginin zaman aşımına uğramasının söz konusu olmadığı ileri sürülmüş ise de; söz konusu düzenlemelerde öngörülen hususların dahilde işleme rejimi ile ilgisinin olmaması sebebiyle zaman aşımına bir etkisi yoktur.
Bu bakımdan; zaman aşımına uğraması nedeniyle alınması olanaklı olmayan verginin ve üzerinden hesaplanan gecikme faizinin tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığından, ödeme emrini iptal eden mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, 6.4.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.