Danıştay Kararı 7. Daire 2007/1003 E. 2008/2087 K. 03.04.2008 T.

7. Daire         2007/1003 E.  ,  2008/2087 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2007/1003
Karar No : 2008/2087

Temyiz İsteminde Bulunan : …Elektronik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
İstemin Özeti : Davacı adına tescilli 5.9.2000 gün ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya dolayısıyla tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergilerinin tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrini iptal eden …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararını bozan Danıştay Yedinci Dairesinin 6.12.2005 gün ve E:2003/2874; K2005/3112 sayılı kararı üzerine yeniden yaptığı inceleme sonucunda, ödeme emri ile istenilen vergilerin ek tahakkukuna ilişkin işlemin iptaline dair mahkeme kararının Danıştay Yedinci Dairesince bozulduğu, dolayısıyla, tahakkuk işleminin onandığı, bu nedenle kamu alacağının tahsili amacıyla tebliğ edilen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddeden …Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; amme alacağı kesinleşmeden düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi : Bozma kararının gerekleri dikkate alınmaksızın ve Anayasa Mahkemesinin …gün E:…; K:… sayılı kararı ile oluşan hukuki durum değerlendirilmeksizin verilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Temyiz başvurusu, davacı Şirket adına tescilli beyanname kapsamı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 245’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında yer alan anılan kararlara karşı idari yargı mercilerine başvurulmasının bu kararın idare tarafından uygulanmasına engel oluşturmayacağı yolundaki hükmü …Vergi Mahkemesince Anayasa Mahkemesine gönderilmesi üzerine, Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucu verilen …gün ve E:…; K:… sayılı kararla, Anayasanın 10’uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiş ve iptal kararı da 22.2.2006 gün ve 26088 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesince Anayasaya aykırı bulunarak verilen iptal kararının bu karardan önce açılan ve görülmekte olan davalara uygulanması söz konusu olamayacağından, 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerine vaki itirazın reddi yolundaki işlemin iptali istemiyle dava açılması durumunda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27’nci maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca tahsilat işlemleri duracaktır.
Dava konusu olayda, ödeme emri ile tahsili yoluna gidilen vergilere vaki itirazın reddi yolundaki işleme karşı dava açılması nedeniyle, tahsilat işleminin durması karşısında, ödeme emrinin konusu kalmadığından, aksi yönde tesis edilen mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; dayanağı gümrük ve katma değer vergilerinin tahakkukuna vaki itirazın reddine ilişkin işlemin mahkemelerince iptal edildiği gerekçesiyle, davacı adına düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline dair kararın; iptal kararına dayanak olan kararın temyiz aşamasında bozulduğu, bu nedenle, uyuşmazlık hakkında, sözü edilen bozma kararı üzerine oluşan hukuki duruma göre yeniden karar verilmesi gerekli bulunduğu gerekçesiyle Dairemizce bozulması üzerine, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında, temyizen incelenen ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasını gerektiren nedenler sayıldıktan sonra, 3’üncü fıkrasında, vergi mahkemesi kararının, Danıştay tarafından, maddede belirlenen nedenlerden bozulması halinde, dosyanın kararı veren mahkemeye gönderileceği; mahkemenin dosyayı diğer öncelikli işlere nazaran daha öncelikle inceleyeceği ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar vereceği; 4’üncü fıkrasında da, mahkemenin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği hükümleri yer almıştır.
İdari Yargılama Usulü Kanununun anılan maddesine göre; kararı, Danıştayın ilgili dava dairesince bozulan ilk derece idari yargı yerinin, bozma kararına uyarak gereğini yerine getirmekten ya da ilk kararında ısrar etmekten başka bir seçeneği bulunmamaktadır. İdari mahkemelerin Danıştay dairelerince verilen bozma kararına uyması sonucunda, mahkemelerin, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine kararda belirtilen hukuki esaslar doğrultusunda hüküm kurması gerekir.
Olayda; Vergi Mahkemesinin ilk kararı, Dairemizce, iptal kararına dayanak olan kararın bozulduğu, bu nedenle, uyuşmazlık hakkında, sözü edilen bozma kararı üzerine oluşan hukuki duruma göre yeniden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Bu kararın gerekleri, Mahkemece, ödeme emrine konu gümrük ve katma değer vergilerinin tahakkukuna vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada verilecek kararın sonucu beklenilerek yerine getirilebilecek niteliktedir. Oysa Mahkemece, anılan davanın sonucu beklenilmeksizin, dolayısıyla, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme yapılmaksızın uyuşmazlık hakkında karar verilmiştir.
Öte yandan; mahkemenin bozma kararına uyması halinde, karar lehine bozulan taraf açısından usulî kazanılmış hak oluşur. Mahkemece, bozma kararına uyularak verilen kararda, ilk kararın incelenmesi sırasında temyiz merciince, bozma sebebi olarak değerlendirilmeyen, oysa, temyiz merciinin süregelen içtihatları veya kanunun açık hükmü uyarınca bozma sebebi oluşturacak hukuka aykırılık hali artık bir bozma sebebi oluşturmaz. Ancak; uygulamada, kararda, maddi bir hatanın bulunması, yasada geçmişe etkili bir değişiklik yapılması, o konuda sonradan bir içtihatı birleştirme kararı alınması ve kamu düzenini ilgilendiren bir usul kuralı dikkate alınmadan karar verilmiş olması gibi hallerde, usulî kazanılmış haktan söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Bu nedenle, her ne kadar, Mahkemece, dava hakkında, Dairemizin bozma kararına uyularak hüküm kurulmuş ise de; bozma kararından sonra yürürlüğe giren, Anayasa Mahkemesinin …gün ve E:…; K:… sayılı kararı ile oluşan hukuki durum karşısında, salt, bozma kararına uyulmuş olmasından hareketle usulî kazanılmış hakkın varlığından söz edilemez.
Dolayısıyla, uyuşmazlığın, Anayasa Mahkemesinin yukarıda verilen kararı dikkate alınarak çözümlenmesi gerekmektedir.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 198’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, 69’uncu madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, yapılan kontrol ve denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen gümrük vergileri ile işlemleri daha sonra yapılmak üzere teslim edilen eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin yükümlüye tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içerisinde ödenmesinin zorunlu olduğu belirtilmiş; aynı Kanunun 245’inci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan 3’üncü fıkrasında ise, alınan kararlara karşı idari yargı merciine başvurulmasının, bu kararların idare tarafından uygulanmasına engel oluşturmayacağı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55’inci maddesinin birinci fıkrasında da, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun ödeme emri ile tebliğ olunacağı hüküm altına alınmıştır.
Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı ile oluşan bu hukuki durum karşısında; düzenlendiği tarihte yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygun bulunan dava konusu ödeme emrinin, ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle Vergi Mahkemesinde idari dava açılmış olması sebebiyle, İdari Yargılama Usulü Kanununun 27’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında, vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılmasının, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlülüklerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durduracağı yolunda yer alan hüküm uyarınca, tahsilatın durması nedeniyle konusu kalmamış bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, bozma kararının gereklerine uygun şekilde inceleme yapılmadan verilen mahkeme kararının, yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınıp, Anayasa Mahkemesinin kararı ile oluşan hukuki durum da göz önünde bulundurularak yeniden karar verilmek üzere bozulmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 3.4.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.