Danıştay Kararı 7. Daire 2006/981 E. 2009/4293 K. 20.10.2009 T.

7. Daire         2006/981 E.  ,  2009/4293 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2006/981
Karar No : 2009/4293

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar : 1- Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
2- …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı adına düzenlenen … gün ve 27517 sayılı yabancı taşıtlar geçici giriş karnesi ile Yurda getirilen aracın hak sahibi olmayan kişiler tarafından kullanıldığından bahisle, tahakkuk ettirilen gümrük, özel tüketim ve katma değer vergileri üzerinden 4458 sayılı Gümrük Kanununun 238’inci maddesi uyarınca hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davada; olayda, geçici olarak Yurda getirilen aracın, davacının yanında çalışan ve hak sahibi olmayan kişi tarafından kullanıldığının trafik denetimleri sırasında tespit edilmesi ve bu durumun davacının bilgisi dışında olmasının yasal sorumluluğu ortadan kaldırmaması karşısında; tahakkuk ettirilen vergiler üzerinden para cezası hesaplanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı; ancak, İdarece yapılan tahakkukun herhangi bir kıymet araştırmasına dayanmaması nedeniyle, Mahkemelerince, davacının davalı İdareye ibraz ettiği ve davalı İdarece dosyaya sunulan, uluslararası … servisinin ve … marka araçların Almanya’da yerleşik acentesinin bildirdiği iki fiyatın ortalamasının, aracın gerçek satış değeri olduğunun kabul edildiği; bu nedenle, söz konusu değer üzerinden tahakkuk ettirilecek vergi tutarına isabet eden para cezasında isabetsizlik, fazlaya ilişkin para cezasında ise hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen reddine, kısmen de işlemin iptaline dair … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının; aracın kıymetinin tespiti amacıyla … firmasına yazılan yazının sonuçsuz kalması üzerine, Müdürlüklerince kurulan komisyon tarafından takdir edilen kıymet esas alınarak tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek, davalı İdare tarafından; redde ilişkin hüküm fıkrasının ise; aracı kullanan kişinin eyleminden, bilgisi ve kusuru olmayan mükellefin sorumlu tutulamayacağı iddia edilerek, davacı tarafından bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davacı tarafından istemin reddi gerektiği savunulmuş; davalı İdarece savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemleri reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Tarafların temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemlerin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına düzenlenen yabancı taşıtlar geçici giriş karnesi ile Yurda getirilen aracın hak sahibi olmayan kişiler tarafından kullanılması nedeniyle, geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlal edildiğinden bahisle, tahakkuk ettirilen vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davada, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle kısmen davanın reddine, kısmen de işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 128’nci maddesinde, geçici ithalat rejimi, serbest dolaşıma girmeyen eşyanın ithalat vergilerinden tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye gümrük bölgesi içinde kullanılmasını ve bu kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında herhangi bir değişikliğe uğramaksızın yeniden ihracına olanak sağlayan hükümlerin uygulandığı rejim olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanunun 131’inci maddesinde, ithalat vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejiminin uygulanabileceği durumların ve özel şartların Bakanlar Kurulunca tespit edileceği öngörülmüş; anılan yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca yayımlanan 7.1.2000 gün ve 2000/69 sayılı Kararın “Özel Kullanıma Mahsus Kara Taşıt Araçları” başlıklı 20’nci maddesinin 2’nci fıkrasında, ilgili kişiler tarafından özel amaçlarla kullanılması suretiyle ithalat vergilerinden tam muaf olarak ithaline izin verilen özel kullanıma mahsus kara taşıtlarının geçici ithalat süreleri içerisinde bir başkasına kiralanamayacağı, ödünç verilemeyeceği ve başkasının kullanımına bırakılamayacağı düzenlemesi yapılmış; sözü edilen Kanunun olay tarihinde yürürlükte olan 181’inci maddesinin 2’nci fıkrasında, gümrük yükümlülüğünün beyannamenin tescil tarihinde başlayacağı; 197’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, gümrük vergilerinin, tahakkukundan hemen sonra beyanname veya beyanname yerine geçen belge üzerinde yükümlüye tebliğ edileceği; 238’inci maddesinde ise, geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin tahsili yanında, bu vergilerin iki katı tutarında para cezası alınacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan düzenlemelere göre, geçici ithalat rejimine tabi olarak Yurda getirilen taşıtın, öngörülen süre sonuna kadar bizzat bu rejimden yararlanan kişi tarafından kullanılması zorunludur. Bu durumun aksine hareket edilmesi, şartlı muafiyet koşullarının ihlali sonucunu doğurduğundan, öngörülen yaptırımın uygulanmasını gerekli kılmaktadır.
Ayrıca, geçici giriş esnasında düzenlenen ve eşyanın kıymetini içeren karne, İdarece de kabul edilmekle, beyanname yerine geçen belge hükmünde olduğundan, eşyaya ait vergilerin söz konusu karnede yer alan kıymet esas alınarak tahakkuk ettirilmesi icap etmektedir.
Olayda, davacı adına düzenlenen geçici giriş karnesiyle 3.000.- Alman markı kıymetinde beyan ve ithal edilen aracın, hak sahibi olmayan kişiler tarafından kullanılarak geçici ithalat rejimi hükümlerinin ihlal edildiğinin tespit edilmesi üzerine, karnede yer alan eşya kıymeti esas alınarak vergi tahakkuku yapılması gerekirken, beyan edilen kıymetin gerçeği yansıtmadığı yolunda herhangi bir araştırma yapılmadan, Gümrük Müdürlüğünde oluşturulan komisyonca belirlenen kıymet esas alınarak yapılan tahakkukta ve aracın uluslararası servisi ile acentesinden alınan fiyatların ortalamasının, aracın gerçek kıymeti olduğu gerekçesiyle verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan; 4458 sayılı Kanunun olay tarihinde yürürlükte bulunan 238’inci maddesinde, geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde uygulanacak para cezası tutarı, eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin iki katı olmasına rağmen, söz konusu maddenin 18.6.2009 gün ve 5911 sayılı Kanunla değişik 1’inci fıkrasında, geçici olarak ithal edilen özel kullanıma mahsus taşıtlar için gümrük vergileri tutarının dörtte biri oranında para cezası alınacağı hükmüne yer verildiğinden, bu hükmün, ilgililer yönünden lehe sonuç doğuracağı kuşkusuz olup, “lehe olan kanun hükümlerinin geçmişe yürüyeceği” yolundaki Ceza Hukukunun temel ilkesinin gümrük uyuşmazlıklarındaki para cezalarında da uygulanacağı tabiidir. Bu itibarla, bozma üzerine yeniden verilecek kararda, para cezasının hesaplanması bakımından, 4458 sayılı Kanunda bu yönde getirilen düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemlerinin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine, Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 20.10.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.