Danıştay Kararı 7. Daire 2006/224 E. 2008/5149 K. – T.

7. Daire         2006/224 E.  ,  2008/5149 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2006/224
Karar No : 2008/5149

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği
Vekilleri : Av. …
İstemin Özeti : …Medikal Özel Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına 11.3.2002 gün ve… sayı ile tescilli …numaralı ve 18.2.2003 geçerlilik tarihli A.T.A. karnesi kapsamı eşyanın süresinde Yurt dışı edilmediğinden bahisle, söz konusu eşyanın tekrar ihraç edildiği veya A.T.A. karnesinin usulüne uygun olarak diğer bir suretle mükellefiyetten ibra olunduğu hususunda bu yazının tebliğ tarihinden itibaren 6 (altı) ay içinde delil verilmediği takdirde, eşyaya isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin %10 fazlasıyla birlikte, 6 (altı) aylık sürenin bitim tarihinden itibaren en geç 7 (yedi) gün içinde ödenmesi, aksi halde, 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca tahsili cihetine gidileceği yolunda, müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla teminat veren müessese olan davacı Kurum adına tesis edilen 16.2.2004 tarih ve 4268 sayılı işleme, 6 (altı) aylık sürenin bitimini müteakip yapılan düzeltme ve itiraz başvurularının reddi üzerine açılan davada; A.T.A. karnesi kapsamı eşyaya ilişkin delil ibrazı ve ödeme talebini içeren işlemin, karnenin geçerlilik süresi sonu olan 18.2.2003 tarihinden itibaren, Eşyaların Geçici Kabulü İçin A.T.A. Karneleri Hakkında Gümrük Sözleşmesinin 6’ncı maddesinin 4’üncü fıkrasında öngörülen bir yıllık sürenin bitiminden sonra 20.2.2004 tarihinde tebliğ edilmiş olması karşısında, olayda, zaman aşımı bulunduğu gerekçesiyle, davaya konu işlemi iptal eden … Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; davaya konu işlemin, 16.2.2004 tarihinde telefaks yazısı ile davacı Kuruma tebliğ edildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Olayda, dava konusu işlemin iptali istemiyle, otuz günlük süre içerisinde en geç 20.9.2004 tarihine kadar dava açılması gerekirken, bu süre geçirilerek, (yapılan düzeltme ve itirazın reddine ilişkin kararın 23.11.2004 tarihinde tebliği üzerine) 21.12.2004 tarihinde mahkeme kayıtlarına geçen dilekçeyle açılan davada süre aşımı bulunduğundan, bu husus gözetilmeksizin, işin esasının incelenmesi ve bu inceleme sonucuna göre hüküm kurulmasında Yargılama Hukuku Kurallarına uyarlık görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüyle kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; A.T.A. karnesi kapsamı eşya nedeniyle müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla, teminat veren müessese olan davacı Kurum adına tesis edilen 16.2.2004 tarih ve 4268 sayılı işlemin 20.2.2004 tarihinde tebliği üzerine, 6 (altı) aylık sürenin bitimi olan 20.8.2004 tarihini müteakip, önce, 3.9.2004 tarihinde tarihinde düzeltme talebinde bulunularak, bu talebin reddine dair kararın 12.10.2004 tarihinde tebliğinden sonra, 18.10.2004 tarihinde itiraz edildiği; itirazın reddine ilişkin kararın 23.11.2004 tarihinde tebliği üzerine de, 21.12.2004 tarihinde mahkeme kayıtlarına geçen dilekçeyle dava açıldığı; Mahkemece, işin esasının incelenmesi suretiyle, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle, işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan Eşyaların Geçici Kabulü İçin A.T.A. Karneleri Hakkında Gümrük Sözleşmesinin 1’inci maddesinde, teminat veren müessese deyiminin, sözleşmenin 6’ncı maddesinde öngörülen miktarı garanti etmeye yetkili kılınan müesseseyi ifade ettiği; sözleşmenin 6’ncı maddesinde de, teminat veren müessesenin, A.T.A. karnesi ile ithal edilen eşya ile ilgili geçici kabul veya transit için belirlenmiş şartlara uyulmamış olması halinde, giriş vergileri ve ödenmesi gereken sair meblağı ödemeyi taahhüt edeceği; teminat veren müessesenin sorumluluğunun, giriş vergileri tutarının yüzde on fazlasını aşamayacağı belirtilmiştir. Aynı sözleşmenin 7’nci maddesinde ise, teminat veren müessesenin, eşyanın tekrar ihraç edildiği veya usulüne uygun diğer bir şekilde mükellefiyetten ibra olunduğuna ilişkin olarak delil sunmak için gümrük makamlarının talep tarihinden itibaren altı aylık süreye sahip olduğu; deliller bu sürede verilmezse teminatı veren müessesenin bu meblağı derhal depozito olarak veya geçici olarak ödeyeceği, ödeme tarihinden üç ay sonra depozito veya ödemenin kesinleşeceği, ancak bu üç aylık süre içinde de, müessesenin yine delil sunabileceği açıklanmıştır.
Davacı Kurum adına tesis edilen işlem, 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre değil, Eşyaların Geçici Kabulü İçin A.T.A. Karneleri Hakkında Gümrük Sözleşmesi ve bu Sözleşmeye dayanılarak çıkarılan 2 seri nolu Gümrük Genel Tebliği (Geçici İthalat) hükümleri uyarınca tesis edildiğinden, bir tahakkuk işlemi değildir. Dolayısıyla, bu işlem için idari itiraz yoluna başvurulmaksızın, 6 (altı) aylık delil verme süresinin dolmasından sonra dava açma süresi içerisinde, doğrudan vergi mahkemesinde dava açılması Yargılama Hukuku kuralları gereğidir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dava açma süresi” başlıklı 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 2’nci fıkrasının (b) bendinde de, bu sürelerin, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu durumda; Gümrük Müdürlüğünün idari itiraza konu edilen, A.T.A. Karnesi muhteviyatı eşyaya isabet eden gümrük vergi ve resimleri nedeniyle kefil Kuruluş sıfatıyla davacı Kurum adına tesis edilen işlemine karşı, 4458 sayılı Kanunun 242’nci maddesi uyarınca idari itiraz yoluna başvurulmasının dava açma süresine etkisi yoktur.
Öte yandan; her ne kadar, 2577 sayılı Kanunun “Üst Makamlara Başvurma” başlıklı 11’inci maddesinde, ilgililer tarafından, idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hüküm altına alınmış ise de; A.T.A. karnesi muhteviyatı eşyadan kaynaklanan vergilerle ilgili Gümrük Müdürlüğü işleminin tebliği üzerine, 6 (altı) aylık sürenin bitimi olan 20.8.2004 tarihini müteakip, düzeltme talebinin reddi üzerine 18.10.2004 tarihinde İzmir Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğüne yapılan başvuru, otuz günlük sürenin geçirilmesi nedeniyle, 11’inci maddede öngörülen üst makama yapılan başvuru olarak değerlendirilemeyeceğinden, olayda, idari dava açma süresinin hesaplanması bakımından, bu hükmün uygulanması da olanaklı değildir.
Bu bakımdan; dava konusu işlemin iptali istemiyle, otuz günlük süre içerisinde, en geç 20.9.2004 tarihine kadar, dava açılması gerekirken, bu süre geçirilerek, (yapılan düzeltme ve itirazın reddine ilişkin kararın 23.11.2004 tarihinde tebliği üzerine) 21.12.2004 tarihinde mahkeme kayıtlarına geçen dilekçeyle açılan davada süre aşımı bulunduğundan, bu husus gözetilmeksizin, işin esasının incelenmesi ve bu inceleme sonucuna göre hüküm kurulmasında Yargılama Hukuku Kurallarına uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 22.12.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.