Danıştay Kararı 7. Daire 2006/1873 E. 2007/138 K. 25.01.2007 T.

7. Daire         2006/1873 E.  ,  2007/138 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2006/1873
Karar No : 2007/138

Kararın Düzeltilmesini İsteyen : … Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : …İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına, inceleme raporuna dayanılarak, Aralık/1997 dönemi için resen katma değer vergisi salınması ve ağır kusur cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davada; dava konusu işlemin, tazminat ve kur farkı ile Temmuz/1996 dönemi için hesaplanan katma değer vergisine ilişkin kısmının iptaline; diğer yönlerden davanın reddine karar verildiğinden, anılan karar dikkate alınmak suretiyle yeniden yapılacak hesaplama sonucuna göre saptanacak ödenmesi gerekecek vergi ile bu tutara isabet edecek ağır kusur cezası yönünden davanın reddine; saptanacak ödenmesi gereken vergi tutarının üstünde kalan vergi ve ceza miktarı yönünden ise dava konusu işlemin iptaline dair … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının, temyiz edilen iptale ilişkin hüküm fıkrasını onayan Danıştay Yedinci Dairesinin 24.11.2005 gün ve E:2003/161; K:2005/2900 sayılı kararının; inceleme raporu doğrultusunda yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi mahkeme kararının, işlemi yargılanan idarenin yapması gereken konusunda talimat niteliğinde olduğu ileri sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
Tanımdan da anlaşılacağı gibi, davanın konusu, idari işlemin bizzat kendisidir. Amaç, hukuka aykırı olarak nitelendirilen dava konusu idari işlemin geçmişe etkili olarak, hukuk düzeninden çıkarılmasının sağlanmasıdır. Bu etkinin yaratılması bakımından, verilen kararlar hiçbir zaman “idarece şu yolda işlem yapılmalı veya şu hususlar da gözönünde bulundurulmalı” şeklinde, dolayısıyla, talimat niteliğinde olamaz. Zira, yargı yerlerince idareye bu tür talimat verilmesi, Kuvvetler Ayrılığı İlkesi tarafından yasaklanmıştır.
Bu nedenle, yargı yerince, davaya konu edilen işlem hukuka aykırı bulunursa işlemin iptaline, hukuka uygun bulunursa davanın reddine, işlemin kısmen hukuka aykırı olduğunun tespiti halinde ise, işlemin hukuka aykırı bulunan kısmının iptaline karar verilir. Bu bakımdan, Mahkeme kararının temyize konu hüküm fıkrasında yer alan “fark çıktığı takdirde ağır kusur cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapılmasına “ifadesi, anılan idari yetkinin yargı yerince kullanılması ve yargı yerince idari işlem tesisi anlamına geldiğinden, temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının anılan hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ınDüşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54’üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince, kararın düzeltilmesi istemini içeren dilekçede ileri sürülen sebepler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (c) bendi uyarınca, Dairemizin 24.11.2005 gün ve E:2003/161; K:2005/2900 sayılı kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte görüldüğünden, istem kabul edilerek, anılan kararın ortadan kaldırılmasından sonra dosya yeniden incelendi:
Temyize konu mahkeme kararının hüküm fıkrasında, “…, yukarıda belirtildiği şekilde, 1995/Ağustos dönemiyle ilgili ….Vergi Mahkemesinin E:…; K:…sayılı kararına göre düzeltilmek, yine yukarıda açıklanan nedenlerle 13.133.035.152.- liranın Aralık/1996 dönemi, 22.500.000.000.- liranın Temmuz/1996 dönemi, hesaplanan katma değer vergisi hesabından çıkarılması suretiyle düzenlenecek katma değer vergisi tablosuna göre fark çıktığı takdirde ağır kusur cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapılmasına,…” denilmek suretiyle, davalı İdareye talimat verildiği, kararın incelenmesinden anlaşılmıştır.
Vergi mahkemeleri, İdari Yargı Düzeninin ilk derece yargı yerleridir. Anayasanın 125’inci maddesinin dördüncü fıkrası ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2’nci maddesinin 2’nci fıkrasına göre de; idari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari işlemler üzerindeki hukuka uygunluk denetimi ise, hukuka aykırı görülmesi halinde işlemin iptali; uygun görülmesi halinde de, davanın reddi yolunda karar alınmasını gerektiren bir yargısal denetim türüdür. Bu denetim sonucu, idari işlemin (kısmen ya da tamamen) iptali yolunda verilen kararın gereklerine uygun işlemin tesisi, İdari Rejim kuralları ve İdari Yargılama Usulü Kanununun 28’inci maddesi çerçevesinde, idareye ait bir yetkidir.
İdari yargı denetiminin açıklanan gerekleri dışına çıkılarak, işlemi yargılanan idarenin yapması gereken konusunda talimat niteliği taşıyan hüküm kurulması, İdari Yargının iki yüzyıllık geçmişinin kazanımı olan, yargı kararıyla idareye talimat verilemeyeceği yolundaki kurala aykırı olduğu gibi; Anayasanın ve İdari Yargılama Usulü Kanununun, yukarıda sözü edilen, maddelerinde idari yargıç için getirilmiş olan yasaklamalara da aykırıdır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının temyize konu hüküm fıkrasının, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının (c) bendinde yer alan, usul hükümlerine uyulmamasının bozma sebebi olduğuna dair hüküm uyarınca bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 25.1.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

(X) AYRIŞIK OY
Dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarının düzeltme yoluyla yeniden incelenebilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54’üncü maddesinde yazılı nedenlerden birinin bulunması ile mümkün olup, dilekçe sahibinin ileri sürdüğü nedenlerin ise bunlardan hiçbirine uymaması karşısında, kararın düzeltilmesi istemin reddi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.