Danıştay Kararı 7. Daire 2006/1290 E. 2007/3914 K. 03.10.2007 T.

7. Daire         2006/1290 E.  ,  2007/3914 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2006/1290
Karar No : 2007/3914

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : Av….
Karşı Taraf : Hasan Tahsin Vergi Dairesi Başkanlığı
İstemin Özeti : Davacı adına, … Giyim Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketinin yönetim kurulu üyesi olduğundan bahisle, 2000 ve 2001 yıllarında alınan kredilere ilişkin damga vergisi ile, kesilen vergi zıyaı cezalarının ve hesaplanan gecikme faizlerinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davaların reddi üzerine, ödeme emirlerine konu kamu alacağının, daha önce verilen teminattan karşılanamayan kısmı için 6183 sayılı Amme Alacaklarının 10’uncu maddesinde belirtilen neviden teminat gösterilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı; olayda, kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davaların süre aşımı yönünden reddinden sonra, kamu alacağının garanti alına alınması ve bu suretle tahsilinin sağlanması amacıyla teminat istenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; kredilerin alındığı dönemde yönetim kurulu üyesi olmakla birlikte, ihracat taahhütlerinin kapatılması gereken tarih itibarıyla yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiği; dolayısıyla, ihracat taahhüdünün gerçekleşmemesinde yetki ve sorumluluğu olmadığı; ayrıca, olayda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanununun Mükerrer 35’inci maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden; ödeme emri ile takip edilen ve ödeme emirlerine karşı açılan davaların süre aşımından reddedilmesi ile sonuçlanmasından sonra, 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca haciz gibi diğer cebren tahsil yöntemlerine konu edilmesi gereken kamu alacağı için, ileride doğması kuvvetle muhtel kamu alacağının korunması amacıyla getirilen “teminat istenmesi” yöntemi kullanılarak işlem tesisinde isabet bulunmadığından, söz konusu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine dair mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Temyiz başvurusu; … Giyim Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla yönetim kurulu üyesi olan davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davaların süre aşımı nedeniyle reddi üzerine davacı adına teminat istenilmesine ilişkin olarak tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35’inci maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen ve kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği hükmü yer almıştır. Bu maddenin gerekçesinde de, yapılan bu düzenlemenin Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımını destekleme primi gibi bazı amme alacaklarının asıl borçludan tahsil edilememesi halinde kanuni temsilcilerin, teşekkülü idare edenlerin mal varlığından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsilini sağlamak amacına yönelik olduğu açıklanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu Maddesinin 2 inci fıkrasında vergi ve buna bağlı alacaklarla ilgili özel bir hükmün yer alması ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi ile ilgili gerekçede, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa yapılan gönderme ile sözü edilen maddenin diğer kamu alacakları için getirildiği belirtilmiştir.
Bu durumda, kanuni temsilcilerin, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacakların ödenmesinden 213 sayılı Kanunun 10’uncu maddesi uyarınca, diğer amme alacaklarının ödenmesinden ise 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesine göre sorumlu olacakları sonucuna varılmaktadır. Olayda, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borçları nedeniyle 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci madde hükmü uyarınca sorumlu tutulamayacağından; anılan maddede dayanılarak düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davaların reddedildiğinden bahisle borcun karşılayacak tutarda teminat istenilmesine ilişkin olarak tesis edilen işlemde ve işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü.
Dosyanın incelenmesinden; yönetim kurulu üyeliğinden 27.12.2001 yılında istifaen ayrıldığı … Giyim Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketinin mal varlığından tahsil edilemeyen damga vergisi ve vergi zıyaı cezaları ile gecikme faizlerinin tahsili amacıyla, davacı adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davaların, … Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:… ve E:…; K:… sayılı kararlarıyla, süre aşımı yönünden reddinden sonra, ödeme emirlerine konu 3.542.209,70.- YeniTürklirası kamu alacağına ilişkin olarak, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun10’uncu maddesinde sayılan türden “teminat”ın gösterilmesi, aksi halde, 6183 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uyarınca cebren tahsili yoluna gidileceği yolunda tesis edilen işleme karşı açılan davanın Mahkemece yazılı gerekçe ile reddedildiği anlaşılmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun Birinci Kısmının, “Amme Alacaklarının Korunması” başlıklı İkinci Bölümünde yer alan 9’uncu maddesinde; 213 Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesi uyarınca vergi zıyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 259’uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde, vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği hükme bağlanmıştır. Görüldüğü üzere, maddede, teminat sayesinde, henüz tarh aşaması tamamlanmayan kamu alacaklarının korunması amaçlanmış, aynı bölümün izleyen maddelerinde de bu yöntemin uygulanmasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup, tarh ve tebliğ edilerek tahsil edilebilir hale gelen kamu alacakları için anılan hüküm uyarınca teminat istenmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda; olayda, ödeme emri aşaması da geçirilen kamu alacağının tahsili için 6183 sayılı Kanunda öngörülen diğer cebren tahsil yöntemlerine başvurulması gerekirken, teminat istenmesi yolunda tesis edilen işlemde yasaya uyarlık bulunmadığından, bu husus dikkate alınmadan verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 3.10.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.