Danıştay Kararı 7. Daire 2006/1006 E. 2007/5030 K. 28.11.2007 T.

7. Daire         2006/1006 E.  ,  2007/5030 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2006/1006
Karar No : 2007/5030

Temyiz İsteminde Bulunan: … İzale-i Şüyu Satış Memurluğu
Vekili : Av….
Karşı Taraf : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı Kurumca izaleişüyu yoluyla satışı yapılan gayrımenkullere ait katma değer vergisi ile damga vergisinin zamanında tahakkuk ettirilip ödenmediğinden bahisle söz konusu vergilerin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada; olayda, 2.6.2003 tarihinde davacı Kurumca ihale yoluyla satışı gerçekleştirilen gayrimenkullerin bedelinin alıcı tarafından ödenmemesi nedeniyle 24.6.2003 tarihinde satışın iptal edildiği, dolayısıyla katma değer vergisini doğuran olayın gerçekleşmediği; damga vergisinin ise ihalenin gerçekleşmesi ile doğduğu ve satışın sonradan iptal edilmesinin bu durumu değiştirmeyeceği gerekçesiyle ödeme emrinin katma değer vergisine ilişkin kısmını iptal eden, davanın, damga vergisine ilişkin kısmını reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının redde dair hüküm fıkrasının; ihalenin, ihale bedeli ile vergilerin ödenmesinden sonra tekemmül edeceği; ayrıca, damga vergisinin sorumlusunun ihalenin üzerinde kaldığı kişi olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Olayda; … Sulh Hukuk Mahkemesince izale-i şuyu yoluyla satışına karar verilen taşınmazların ihale yoluyla satışını gerçekleştiren satış memurluğunca bu ihalelere ait damga vergilerinin alınmasının sağlanmadığından bahisle anılan vergilerin satış memurluğu adına düzenlenen ödeme emri ile tahsili yoluna gidildiği anlaşılmış olup; Adalet Bakanlığı yerine, anılan Bakanlığın ajanı konumunda olan ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunmayan satış memurluğu adına ödeme emri düzenlenmesinde ve bu husus gözetilmeden davanın yazılı gerekçeyle kısmen reddinde isabet görülmediğinden temyiz edilen hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Kurumca izaleişüyu yoluyla satışı yapılan gayrımenkullere ait katma değer vergisi ile damga vergisinin zamanında tahakkuk ettirilip ödenmediğinden bahisle söz konusu vergilerin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın damga vergisine ilişkin kısmını reddeden, ödeme emrinin katma değer vergisine ilişkin kısmını ise iptal eden mahkeme kararının redde dair hüküm fıkrasının bozulması istemine ilişkindir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 1’inci maddesinde; her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunacağı; her icra dairesinde Adalet Bakanlığınca atanacak bir icra memuru ile yeteri kadar yardımcı ve mahallince atanacak katip, mübaşir ve sair müstahdemler bulunacağı; icra memuru olmayan yerlerde bu vazifenin mahkeme başkatipleri tarafından görüleceği; adalet teşkilatının sulh mahkemesinden ibaret olduğu yerlerde, Adalet Bakanlığının bu mahkemelere, görmeye yetkili olduğu işlerde icra yetkisini de verebileceği; bu takdirde, icra memuruna ait görev ve yetkilerin mahkeme başkatibi, yokluğu halinde zabıt katibi tarafından yerine getirileceği; 5’inci maddesinde de; icra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan düzenlemelere göre; icra ve satış memurları, Adalet Bakanlığına bağlı memur konumunda olduğundan, bu kişilerin görevlerini yerine getirmemesinden ya da eksik yerine getirmesinden dolayı eksik vergi alınması durumunda, bu verginin Adalet Bakanlığından istenilmesi gerekmektedir.
Olayda; … Sulh Hukuk Mahkemesince izaleişüyu yoluyla satışına karar verilen taşınmazların ihale yoluyla satışını gerçekleştiren satış memurluğunca, bu ihalelere ait damga vergilerinin alınmasının sağlanmadığından bahisle anılan vergilerin satış memurluğu adına düzenlenen ödeme emri ile tahsili yoluna gidildiği anlaşılmış olup; Adalet Bakanlığı yerine, anılan Bakanlığın memuru konumunda olan ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunmayan satış memurluğu adına ödeme emri düzenlenmesinde ve bu husus gözetilmeden, söz konusu ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın yazılı gerekçeyle kısmen reddinde isabet görülmemiştir.
Öte yandan; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların damga vergisinin kişilerce ödeneceği açıklandıktan sonra, 8’inci maddesinde de, bu Kanunda yazılı resmi daireden maksadın, genel ve katma bütçeli daire ve idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köyler olduğu vurgulanmıştır. Bu Kanuna ekli, damga vergisinden istisna edilen kağıtlara ilişkin (2) sayılı tablonun kurumlarla ilgili kağıtları düzenleyen V’inci fıkrasının 13,14 ve 15’inci bendlerinde, bazı resmi kurumlara vergi muafiyeti tanınması da yukarıda yer alan 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3’üncü maddesi uyarınca resmi dairelerin de damga vergisi mükellefi olduğunu göstermektedir.
Bu itibarla; Mahkemece, bozma kararı üzerine yeniden karar verilirken, ihaleye ilişkin damga vergisinin mükellefinin, 488 sayılı Kanunun yukarıda değinilen 3’üncü maddesi uyarınca, ihale kararında imzası olan ihale makamı, dolayısıyla Adalet Bakanlığı olmasına karşın; yine aynı madde uyarınca ihale makamının resmi daire olması nedeniyle, söz konusu ihale kararına ait damga vergisinin, ihale üzerinde kalan kişiden istenilmesi gerektiği hususunun da göz ününde bulundurulması zorunludur.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının temyize konu hüküm fıkrasının bozulmasına; bozma kararı üzerine, Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 28.11.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X-AYRIŞIK OY
… İzaleişüyu Şatış Memurluğu tarafından 2.6.2003 tarihinde yapılan ihalelerle ilgili olarak, aynı günlü yazılarla … Vergi Dairesi Müdürlüğüne gerekli bilgiler verilerek, alıcılardan, damga vergisi alınarak buna dair makbuzun gönderilmesi istenilmiş (Mahkeme kararında bu yazıların vergi dairesine gönderilmediği belirtilmiştir.), Vergi Dairesi Müdürlüğü de 3.6.2003 tarihi itibariyle, … İzalei Şüyu Satış Memurluğu adına Tahakkuk Fişleri ile damga vergisi tahakkuk ettirmiş, vadelerini de aynı gün olarak göstermiş, 25.6.2003 tarihi itibariyle de uyuşmazlığa konu damga vergisi tutarlarının da yer aldığı ödeme emrini düzenlemiştir. Anılan satış memurluğunca, 24.6.2003 tarihi itibariyle, ihale bedellerinin verilen yasal süre içerisinde yatırılmaması nedeniyle, satışın düşürülmesine karar verildiği de anlaşılmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37’nci maddesinde, amme alacaklarının hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödeneceği, 55’inci maddesinde ise, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içerisinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı düzenlenmiştir. Açıkça hükmolunduğu üzere, ödeme emri düzenlenebilmesinin temel koşulu, vadesinde ödenmeyen bir kamu alacağının bulunmasıdır.
Uyuşmazlığa konu damga vergisi, beyan üzerine alınan vergilerin tarh ve tahakkuklarının yapıldığı “Tahakkuk Fişi” ile tahakkuk ettirilmiştir. … İzaleişüyu Satış Memurluğu adına düzenlenen bu tahakkuk fişlerinde, satış memurluğu adına mükellef mi yoksa sorumlu sıfatıyla mı tarh ve tahakkuk işlemi yapıldığı belli değildir. Ödeme süresi olarak, tahakkuk fişinin düzenlendiği gün, vade olarak gösterilmiştir. Aynı şekilde, ödeme emrinin de hangi sıfatla anılan satış memurluğu adına düzenlendiği bilinmemektedir. Belirtilen tüm bu hususlar, gerek Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve gerekse Damga Vergisi Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde, Vergi Mahkemesince incelenmemiştir.
Noksan incelemeyle verilen kararın, sayılan nedenler de dikkate alınarak, yeniden karar verilmek üzere bozulması gerektiği görüşüyle, kararın gerekçesine katılmıyorum.