Danıştay Kararı 7. Daire 2005/3650 E. 2007/2141 K. 07.05.2007 T.

7. Daire         2005/3650 E.  ,  2007/2141 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2005/3650
Karar No : 2007/2141

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf: …Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti: Davacı tarafından 7.6.2000 tarihinde iktisap edilen …marka aracın, tescil tarihinden önce yapılan tadilatla otomobil haline dönüştürüldüğü halde, taşıt alım vergisinin kamyonet olarak ödendiğinden bahisle tahakkuk ettirilen taşıt alım vergisi ile ek taşıt alım vergisini ve kesilen vergi zıyaı cezasını iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; olayda, söz konusu aracın, 7.6.2000 tarihli faturasında ve taşıt alım vergisi beyannamesinde, kapalı kasa kamyonet olarak nitelendirildiği, 1+1 oturma yeri bulunduğunun ve istiap haddinin de 800 kg. olduğunun beyan edildiği; ancak, sonradan yapılan tadilatla koltuk adedi 4+1 olan ve istiap haddi “sıfır” olan otomobil haline dönüştürüldüğü, bu durumda, aracın iktisap tarihindeki özellikleri ile yapılan tadilatla otomobile dönüştürüldüğü dikkate alındığında, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2’nci maddesinde tanımlanan panel niteliği taşıdığından, beyan edildiği gibi kamyonet ya da İdarece iddia edildiği gibi otomobil niteliğinde olmadığı sonucuna varıldığı; bu itibarla, iktisap edildiği tarihte niteliği panel olan aracın, Finansman Kanununun taşıt alım vergisine ilişkin 4’üncü maddesine göre I sayılı tarifeye göre taşıt alım vergisine ve geçici 2’nci maddesine göre ek taşıt alım vergisine tabi tutulmasında yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay Yedinci Dairesinin 23.12.2004 gün ve E:2001/3388; K:2004/3570 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uymak suretiyle davayı reddeden … Vergi Mahkemesinin …gün ve E….; K….sayılı kararının; 7.6.2000 tarihinde iktisap edilen aracın, sonradan yapılan tadilatla koltuk adedinin değiştirilmesi durumunda da kapalı kasa kamyonet olarak nitelendirilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Vergi mahkemesi kararlarının Danıştay tarafından bozulması halinde, yeniden verilecek kararlara karşı Danıştaya yapılacak temyiz başvurularının, ancak, mahkemece bozma esaslarına uyulmuş olup olmadığı yönünden incelenmesi mümkün olup, dosyanın incelenmesinden, mahkemenin bozma kararına uyduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : Davacı, vergi zıyaı cezalı olarak tarh edilen taşıt alım vergisine karşı açtığı davada, davanın kabulü yönünde verilen vergi mahkemesi kararının Danıştay Yedinci Dairesinin 23.12.2004 gün ve E:2001/3388; K:2004/3570 sayılı kararı ile bozulması üzerine mahkemece davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen bozulmasını istemektedir.
Mahkeme kararlarının temyiz incelemesi sonucu bozulması halinde, yeniden verilecek kararlara karşı yapılacak temyiz başvurularının bozma esaslarına uyulup uyulmadığı yönünden incelenmesi mümkün olup, temyize konu mahkeme kararının taşıt alım ve ek taşıt alım vergisine ilişkin kısmının Danıştay bozma kararında öngörülen esaslara göre inceleme yapılarak verildiği anlaşılmıştır.
Kararın vergi zıyaı cezasına ilişkin kısmına gelince; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Vergi ziyaı suçu ve cezası” başlığını taşıyan 4369 sayılı Yasa ile değişik 344’üncü maddesinin ikinci fıkrasının “…..bu ceza zıyaa uğratılan verginin bir katına, bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için, bu Kanunun 112’nci maddesine göre zıyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunur.” bölümünün Anayasa Mahkemesince Danıştay Yedinci Dairesinin yukarıda belirtilen bozma kararından sonra 6.1.2005 tarihinde verilen E:2001/3, K:2005/4 sayılı kararla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiğinden, Mahkemece dava konusu vergi zıyaı cezası hakkında sözü edilen Anayasa Mahkemesi kararı sebebiyle doğan hukuki durumun değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, vergi mahkemesi kararının taşıt alım ve ek taşıt alım vergisine ilişkin kısmının onanması, vergi zıyaı cezasına ilişkin kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
Olayda; davacı tarafından 7.6.2000 tarihinde iktisap edilen …marka aracın, tescil tarihinden önce yapılan tadilatla otomobil haline dönüştürüldüğü halde, taşıt alım vergisinin kamyonet olarak ödendiğinden bahisle taşıt alım vergisi ile ek taşıt alım vergisi tahakkuk ettirilmesine ve vergi zıyaı cezası kesilmesine ilişkin işlemi iptal eden mahkeme kararının, iktisap edildiği tarihte niteliği panel olan aracın, Finansman Kanununun taşıt alım vergisine ilişkin 4’üncü maddesine göre I sayılı tarifeye göre taşıt alım vergisine ve geçici 2’nci maddesine göre ek taşıt alım vergisine tabi tutulmasında yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, Dairemizin 23.12.2004 gün ve E:2001/3388; K:2004/3570 sayılı kararı ile bozulması üzerine, Mahkemece, bozma kararına uyularak, davanın reddedildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi kararlarının, Danıştayca, uyuşmazlığın çözümü de gösterilerek bozulması durumunda; kararı bozulan mahkemece, bu karara uyularak yeniden verilecek kararlara karşı yapılacak temyiz başvurularının, bozma kararında yazılı esaslara uygunluğu bakımından incelenmesi gerekir.
Dosyanın incelenmesinden, mahkeme kararının vergi aslına ilişkin hüküm fıkrasının, Danıştay Yedinci Dairesinin açıklanan nitelikteki bozma kararına uyularak verildiği anlaşılmış olup; temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bu kısma ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Mahkeme kararının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesinin 2’nci fıkrasının olay tarihinde yürürlükte bulunan biçimine göre kesilen vergi zıyaı cezasına dair hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında, vergi mahkemesi kararının, Danıştay tarafından, maddede belirlenen nedenlerden bozulması halinde, dosyanın kararı veren mahkemeye gönderileceği; mahkemenin dosyayı diğer öncelikli işlere nazaran daha öncelikle inceleyeceği ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar vereceği; 4’üncü fıkrasında da, mahkemenin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği hükümleri yer almıştır.
İdari Yargılama Usulü Kanununun anılan maddesine göre; kararı, Danıştayın ilgili dava dairesince bozulan ilk derece idari yargı yerinin, bozma kararına uyarak gereğini yerine getirmekten ya da ilk kararında ısrar etmekten başka bir seçeneği bulunmamaktadır. İdari Mahkemelerin Danıştay Dairelerince verilen bozma kararına uyması sonucunda, Mahkemelerin, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine kararda belirtilen hukuki esaslar doğrultusunda hüküm kurması gerekir. Mahkemenin bozma kararına uyması halinde, lehine bozulan taraf açısından usulî kazanılmış hak oluşur. Mahkemece, bozma kararına uyularak verilen kararda, başka bir hukuka aykırılık sebebi bulunsa dahi, bu husus artık bir bozma sebebi oluşturmaz. Ancak, uygulamada; kararda, maddi bir hatanın bulunması, yasada geçmişe etkili bir değişiklik yapılması, o konuda sonradan bir içtihatı birleştirme kararı alınması ve kamu düzenini ilgilendiren bir usul kuralı dikkate alınmadan karar verilmiş olması hallerinde ise, usulî kazanılmış haktan söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Olayda; her ne kadar, Mahkemece bozmaya uyma sonucunda karar verilmiş ise de; bozma kararının verilmesinden sonra yürürlüğe giren, Anayasa Mahkemesinin 6.1.2005 gün ve E:2001/3; K:2005/4 sayılı kararı karşısında, salt, bozma kararına uyulmuş olmasından hareketle usulî kazanılmış hakkın varlığından söz edilemez.
Bu durumda, 213 sayılı Kanunun 344’üncü maddesinin anılan 2’nci fıkrasında yer alan, ”… bu ceza, zıyaa uğratılan verginin bir katına, bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için, bu Kanunun 112’nci maddesine göre zıyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunur” bölümü, Anayasa Mahkemesinin, sözü edilen kararı ile iptal edilmiş ve 8.4.2006 gün ve 26133 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1.1.2006 tarihinden geçerli olmak üzere yayımlandığı tarihte yürürlüğe giren, 5479 sayılı Kanunun 12’nci maddesiyle, 213 sayılı Kanunun 344’üncü maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiş, aynı Kanunun 13’üncü maddesiyle de, geçici 27’nci madde eklenmiş olduğundan; oluşan, bu yeni hukuki duruma göre, vergi zıyaı cezası hakkında yeniden karar verilmesi zorunludur.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının vergi zıyaı cezasına dair hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin kabulüne ve bu hüküm fıkrasının bozulmasına, bozma kararı üzerine, Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta, ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına; mahkeme kararının vergi aslına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin ise reddine ve kararın bu hüküm fıkrasının onanmasına, onanan kısma ilişkin tutar üzerinden binde 7.2 oranında ve … Yeni Türk lirasından az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, Mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz edenden alınmasına, 7.5.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.