Danıştay Kararı 7. Daire 2005/3421 E. 2007/4710 K. 15.11.2007 T.

7. Daire         2005/3421 E.  ,  2007/4710 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2005/3421
Karar No : 2007/4710

Temyiz İsteminde Bulunan : Nakil Vasıtaları Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı adına, … tarihinde iktisap ettiği araç için sahte vergi dairesi alındıları düzenlediğinden bahisle, inceleme raporuna dayanılarak, salınan taşıt alım vergisi, eğitime katkı payı ve özel işlem vergisine ve kesilen üç kat vergi zıyaı cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; olayda; davacının vekil olarak tayin ettiği kişinin imzaladığı satış sözleşmesi ile satın aldığı araca ilişkin taşıt alım vergisinin ödendiğini gösteren vergi dairesi alındılarının sahte olduğunun tespit edilmesi nedeniyle işlem yapıldığı anlaşıldığından, Hazineye intikal ettirilmeyen verginin tarh edilmesinin yerinde olduğu; ancak, davacı verdiği vekaletnamenin kötüye kullanılacağını bilemeyeceği gibi ödenmesi gereken vergi tutarını da tayin ettiği vekillere teslim ettiğinden, kasıtlı olarak vergi zıyaına sebebiyet verdiğinin kabul edilemeyeceği; bu bakımdan; söz konusu belgelerin, iştirak halinde veya bizzat davacı tarafından düzenlendiğine dair kanıt getirilememesi karşısında, vergi zıya cezasının üç kat değil, bir kat olarak kesilmesi icap ettiği gerekçesiyle davanın, taşıt alım vergisi, eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve bir kat vergi zıyaı cezasına dair kısmının reddi, ceza kesme işleminin anılan tutarı aşan kısmının ise iptali yolundaki … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının; inceleme raporuna dayanılarak yapılan işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, … plakalı aracın satın alınması ve tescili konusunda, trafik tescil ve takip işlemleri ile uğraşan kişilere, …’inci Noterliğinin … gün ve … yevmiye numarasıyla onaylanan vekaletnameyle yetki verildiği; bu kişilerce tescil ile ilgili işlemler yapılırken, Sakarya Gümrükönü Vergi Dairesi Müdürlüğü başlıklı … gün ve … numaralı; İstanbul Nakil Vasıtaları Vergi Dairesi Müdürlüğü başlıklı … gün ve … numaralı sahte vergi dairesi alındılarının düzenlendiğinin inceleme sonucu tespit edildiğinden bahisle, davacı adına, taşıt alım vergisi, eğitime katkı payı ve özel işlem vergisi tarh edildiği ve üç kat vergi zıyaı cezası kesildiği; bu işlemin iptali istemiyle açılan davada, Mahkemece istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle işlemin kısmen iptaline, kısmen de davanın reddine karar verildiği; iptale ilişkin hüküm fıkrasının bozulması istemiyle temyiz başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesinin, 4369 sayılı Kanunla değiştirilerek, 1.1.1999 tarihinde yürürlüğe giren şeklinin ilk fıkrasında; vergi zıyaı suçu, mükellef veya sorumlu tarafından 341’inci maddede yazılı hallerle vergi zıyaına sebebiyet verilmesi olarak tanımlanmış; aynı maddenin ikinci fıkrasında da, vergi zıyaı cezasının hesaplanış biçimi düzenlendikten sonra, vergi zıyaına 359’uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde, bu cezanın üç kat olarak uygulanması öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere; vergi zıyaı cezası kesilebilmesi için, verginin anılan Kanunun 341’inci maddesinde tanımlanan anlamda zıyaa uğratılmış olması yeterli değildir; ayrıca, vergi zıyaına mükellef veya vergi sorumlusu tarafından neden olunması da gereklidir. Başka anlatımla; vergi idaresinin ceza kesme yetkisini kullanabilmesi, vergi zıyaı ile mükellef ya da vergi sorumlusunun eylemi arasında illiyet bağının kurulabilmesine bağlıdır.
Oysa; olayda, vergi zıyaına, trafik ve tescil işlemlerini yapan kişilerce, davacı tarafından verilen yetkinin sınırının aşılması suretiyle sebebiyet verildiği; dolayısıyla, vergi zıyaı ile davacı arasında illiyet bağının mevcut olmadığı, dosyadaki belge ve bilgilere göre açıktır.
Bu bakımdan; davacı adına ceza kesilmesine ilişkin işlemde isabet bulunmadığından; temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının anılan işlemin kısmen iptali yolunda verilen temyize konu hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, 15.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.