Danıştay Kararı 7. Daire 2005/2054 E. 2007/689 K. 22.02.2007 T.

7. Daire         2005/2054 E.  ,  2007/689 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2005/2054
Karar No : 2007/689

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : … Şeker Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına tescilli 28.2.2003 gün ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın beyan edilen kıymetinin noksan olduğundan bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini; ödeme emrine konu para cezalarının dayanağını oluşturan ek vergi tahakkukuna vaki itirazın reddine dair kararın, Mahkemelerinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararıyla iptal edildiği, bu sebeple, dayanağı kalmayan para cezalarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; yasal itiraz süresi içerisinde itiraz başvurusunda bulunulmadığından, kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davalarda, Mahkemelerce, öncelikle, ödeme emriyle takip edilebilecek aşamaya gelmiş, kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğinden; para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde, ödeme emrine konu para cezasına karşı, Gümrük Kanununda öngörülen usullere uygun olarak itiraz edilip edilmediği; itiraz edilmiş ise, vaki itirazın reddine dair kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlayan bir aylık ödeme süresinin dolup dolmadığı; itirazın reddi kararına karşı dava açılıp açılmadığı hususlarının araştırılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, olayda; ödeme emrine konu para cezasına ilişkin ceza kararının, 19.8.2003 tarihinde, davacı Şirkete tebliği üzerine başlayan idari ve yargısal süreç ve aşamaları araştırılmaksızın, aynı olay nedeniyle yapılan gümrük ve katma değer vergisi ek tahakkuklarına vaki itirazın reddine dair işleme karşı açılan davada verilen karara atıfta bulunularak verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi:İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket adına tescilli beyanname muhteviyatı eşyanın beyan edilen kıymetinin noksan olduğundan bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin, Mahkemece, ödeme emrine konu para cezalarının dayanağını oluşturan ek vergi tahakkukuna vaki itirazın reddine dair kararın, Mahkemelerince iptal edildiği, bu sebeple, dayanağı kalmayan para cezalarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 232’nci maddesinin 4’üncü fıkrasında, ilgilisine tebliğ edilerek kesinleşen para cezalarının, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiş; 6183 sayılı Kanunun 55’inci maddesinin birinci fıkrasında ise, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun ödeme emri ile tebliğ olunacağı;37’nci maddesinde de, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
4458 sayılı Kanunda para cezaları için öngörülmüş bir ödeme müddeti olmadığından, ödeme zamanının, 6183 sayılı Kanunun yukarıda anılan 37’nci maddesine göre saptanması gerektiği açıktır.
Bu duruma göre, ek olarak tahakkuk ettirilen vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarının ödeme emri ile takip edilebilmesi için, para cezalarına vaki itirazların reddi üzerine, 6183 sayılı Kanunun 37’nci maddesi uyarınca yapılan tebligatla işlemeye başlayan bir aylık ödeme müddetinin dolması gerekli olup; bu süre dolmadığı sürece, kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz etmek mümkün olamayacağından, bu aşamada, para cezalarının ödeme emriyle cebren tahsili yoluna gidilmesi de olanaklı değildir.
Öte yandan, ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davalarda, Mahkemelerce, öncelikle, ödeme emriyle takip edilebilecek aşamaya gelmiş, kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğinden; para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde, ödeme emrine konu para cezasına karşı, Gümrük Kanununda öngörülen usullere uygun olarak itiraz edilip edilmediği; itiraz edilmiş ise, vaki itirazın reddine dair kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlayan bir aylık ödeme süresinin dolup dolmadığı; itirazın reddi kararına karşı dava açılıp açılmadığı hususlarının araştırılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, olayda; ödeme emrine konu para cezasına ilişkin ceza kararının, 19.8.2003 tarihinde, davacı Şirkete tebliği üzerine başlayan idari ve yargısal süreç ve aşamaları araştırılmaksızın, aynı olay nedeniyle yapılan gümrük ve katma değer vergisi ek tahakkuklarına vaki itirazın reddine dair işleme karşı açılan davada verilen karara atıfta bulunularak verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de dikkate alınacağından, bu hususta hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 22.2.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.