Danıştay Kararı 7. Daire 2005/1864 E. 2007/2309 K. 14.05.2007 T.

7. Daire         2005/1864 E.  ,  2007/2309 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2005/1864
Karar No : 2007/2309

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
Karşı Taraf : … Tekstil Gıda Turizm ve İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı Şirket tarafından, Çin’den satın alınarak, Gürbulak Gümrük Müdürlüğünden İran’a gönderilmek üzere, …Uluslararası Nakliyat Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenmiş olan …numaralı TIR karnesi ile Halkalı Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğünde, 22.1.2003 gün ve … sayılı transit beyannamesinin tescili suretiyle Yurda girişi yapılan transit eşyanın Yurt dışı edilmediğinden bahisle, söz konusu eşyaya ait gümrük vergisi, katma değer vergisi ve dampinge karşı verginin davacıdan istenilmesi işlemine vaki itirazın reddine dair işlemi; Gümrük Kanununun 86’ncı maddesiyle TIR Karneleri Himayesinde Uluslararası Eşya Taşınmasına Dair Gümrük Sözleşmesinin 8’inci maddesini açıklayarak, TIR karnesi muhteviyatı eşyaya ait vergilerin karne sahibi firmadan tahsiline ilişkin olarak başlatılan takibatın sonuçlanıp sonuçlanmadığı; bu vergilerin, kefil kuruluş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden tahsil edilip edilmeyeceği belli olmadan, taşıyıcı firmanın adresinde bulunamamasından dolayı davacı Şirket hakkında takibata geçilmesinin yerinde olmadığı; kaldı ki, bahsi geçen TIR Sözleşmesinin 1 ve 8’inci, TIR Uygulama Tebliğinin 48 ve 50’nci ve Gümrük Kanununun 86 ve 240’ıncı maddeleri uyarınca, ”gönderici firmanın”, vergi yükümlülüğü bulunan kişiler kapsamı dışında tutulduğu gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; taşıyıcı firmanın adresinde bulunamadığı, ithalatçı ve gönderici firmaların TIR Sözleşmesi dışında olduğu kabul edilse de, transit ticaretle ilgili belgelerin davacı Şirket adına düzenlenmiş olması sebebiyle tesis edilen işlemde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Olayda, davacı Şirkete ait olduğu ve bu Şirketçe Türkiye’ye TIR karnesi ile Yurt dışı edilmek üzere girişi yapılan eşyanın Yurt dışı edilmediği konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı gibi, bu durum Mahkemece de kabul edilmektedir.
Bu durumda, 4458 sayılı Kanunun 182’nci maddesi uyarınca, Gümrük Kanununa aykırı bir şekilde, gümrükte ithal işlemlerine tabi tutulmaksızın Yurda girişi yapılmış bir eşyanın varlığı tartışmasız olduğundan, eşyanın sahibi olan davacı Şirketin bu eşyaya ait vergilerden sorumlu olduğu hususu izahtan varestedir.
Mahkemenin, transit taşıma dolayısıyla gümrük İdaresinin muhatabı olarak vergilerden sorumlu olduğu kuşkusuz olan davacı Şirkete gidilmeden önce, taşıyıcı Firmanın ve bu Firmanın kefili olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin takip edilmesinin icap ettiği gerekçesine ise, müşterek ve müteselsil sorumluluk ilkesine aykırı olması sebebiyle, katılmak mümkün değildir.
Öte yandan, TIR Sözleşmesi ve Gümrük Kanununun transit taşımacılıkla ilgili hükümlerine göre, malın göndericisi (sahibi) olan davacı Şirketin, transit eşyaya ait vergilerden sorumlu tutulamayacağı yolundaki davacı iddiası, Mahkemece, karara ikinci gerekçe olarak aynen alınmış ise de; davacı Şirketin sorumluluğunun, uluslararası TIR taşımacılığında, kefil kuruluşların, eşyaya ait vergilerden dolayı sorumluluklarının usul, esas ve şartlarının düzenlendiği TIR Sözleşmesine değil, Gümrük Kanununa dayanıyor olması sebebiyle bu gerekçe de yerinde bulunmamıştır.
TIR karnesi ile yapılan taşımalarda, eşyaya ait vergiler, giriş esnasında tahakkuk ettirilmediklerinden, bunların, eşyanın sahibi tarafından verilmiş bir teminata bağlanması söz konusu olmadığından, bu gibi durumlarda, yani transit taşımaya konu eşyanın Yurt dışı edilmemesi durumunda, eşyanın sahibinin ya da göndericinin veya taşıyıcı firmanın (karne hamili) Türkiye’de yerleşik olması halinde, bu kişilerin, müşterek ve müteselsil sorumluluk hükümleri çerçevesinde, Gümrük Kanunu uyarınca; mümkün olduğu ölçüde bu sayılanlara gidilmiş olması kaydıyla, kefil kuruluş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin ise TIR Sözleşmesi uyarınca sorumluluklarından dolayı takip edilmeleri yolunda işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Bu sebeple, davacı adına tahakkuk ettirilen vergilere vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davada, işin esasının incelenmesi suretiyle, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekirken, aksi yolda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket tarafından, Çin’den satın alınarak Halkalı Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğüne getirilen eşyanın, Yurt dışında yerleşik firmaya satışı yapılmak için transit yoluyla taşınması talebinde bulunulduğu ve İran’a götürülmek üzere, …Uluslararası Nakliyat Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenmiş olan …numaralı TIR karnesi ile Gürbulak Gümrük Müdürlüğüne sevk edilen eşyanın Yurt dışı edilmediğinden bahisle, söz konusu eşyaya ait gümrük vergisi, katma değer vergisi ve dampinge karşı verginin, TIR karnesi hamili (taşıyıcı) Şirketin bulunamadığından bahisle, eşyanın sahibi (gönderici) sıfatıyla, davacı Şirketten tahsili amacıyla tesis edilerek, 6.2.2004 tarihinde tebliğ edilen 29.1.2004 gün ve 1848 sayılı işleme vaki,12.2.2004 tarihli düzeltme talebinin reddine dair kararın, 31.3.2004 tarihinde tebliği üzerine, 8.4.2004 tarihinde yapılan itiraz talebinin reddine ilişkin işlemin, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle iptal edildiği; öte yandan, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzelenen 12.4.2004 gün ve 3/89 sayılı soruşturma raporuyla, aralarında davacı Şirketin de bulunduğu bazı Türk Şirketlerinin, Çin’den satın aldıkları tekstil ürünlerinin ithalatında öngörülen yüksek oranda dampinge karşı vergi ve diğer vergilerden kaçınmak üzere, eşyanın üçüncü ülkelere transit taşıma yoluyla gönderileceği beyanlarında bulunulduğu ve söz konusu eşyanın, …Uluslararası Nakliyat Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenmiş TIR karneleriyle Yurda girişinin yapıldığı, ancak Yurt dışı edilmediği hususlarının tespit edilmesi üzerine, ilgili Şirketlerin yetkilileri hakkında, kaçakçılık suçundan dolayı ceza davaları açıldığı ve sözü edilen taşıyıcı firmanın TIR karnesi kullanma hakkının iptal edildiği anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 84’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, ithalat vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmayan serbest dolaşıma girmemiş eşya ile ihracatla ilgili gümrük işlemleri tamamlanmamış eşyanın, gümrük gözetimi altında Türkiye Gümrük Bölgesi içinde bir noktadan diğerine taşınmasının, transit rejimi hükümlerine tabi olduğu; 2’nci fıkrasında, gümrük idarelerinin, transit rejimine tabi tutulan eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesi içinde; yabancı bir ülkeden yabancı bir ülkeye, yabancı bir ülkeden Türkiye’ye, Türkiye’den yabancı bir ülkeye veya bir iç gümrükten diğer bir iç gümrüğe taşınmasına izin verilebileceği; 3’üncü fıkrasının (b) bendinde transit taşıma işleminin, bir TIR karnesi kapsamında yapılabileceği belirtilmiş; 86’ncı maddesinde, transit rejimi hak sahibi olan kişilerin, eşyayı öngörülen süre içerisinde ve gümrük idareleri tarafından eşyanın ayniyetinin tespiti amacıyla alınan önlemlere uymak suretiyle, varış yeri gümrük idaresine sağlam ve noksansız olarak sunmak ve transit rejimine ilişkin hükümlere uymakla yükümlü oldukları, bu kişilerin yükümlülükleri saklı kalmak kaydıyla, transit rejimine göre taşındığını bilerek eşyayı kabul eden taşıyıcı veya alıcının da, eşyayı öngörülen süre içerisinde ve gümrük idareleri tarafından eşyanın ayniyetinin tespiti amacıyla alınan tedbirlere uymak suretiyle, varış yeri gümrük idaresine sağlam ve noksansız olarak sunmakla yükümlü oldukları hükme bağlanmış; 92’nci maddesinin 2’nci fıkrasında, Türk Gümrük Bölgesi içindeki transit halindeki eşyanın beklenmeyen haller veya mücbir sebeplerle telef veya kaybı halinde, gümrük vergilerinin aranmayacağı; 182’nci maddesinde ise,ithalat vergilerine tabi eşyanın, bu kanuna aykırı şekilde Türkiye Gümrük Bölgesine girmesi halinde gümrük yükümlülüğünün doğacağı; 184’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, ithalat vergilerine tabi eşyanın, geçici depolanmasından veya tabi tutulmuş olduğu gümrük rejiminin uygulanmasından doğan yükümlülüklerden birinin yerine getirilmemesi durumunda gümrük yükümlülüğünün başlayacağı; 3’üncü fıkrasında da, yükümlü, ithalat vergilerine tabi eşyanın geçici depolanmasından veya tabi tutulduğu gümrük rejiminin uygulanmasından doğan yükümlülükleri yerine getirmesi gereken kişi ya da söz konusu rejime tabi tutulması için konulmuş koşullara uyması gereken kişi olarak tanımlanmış; 192’nci maddesinde ise, aynı gümrük vergilerinin ödenmesinden birden çok yükümlünün sorumlu olduğu hallerde, bunların söz konusu vergilerin ödenmesinden müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları hükmü yer almıştır.
Olayda, davacı Şirkete ait olduğu ve bu Şirketçe Türkiye’ye TIR karnesi ile Yurt dışı edilmek üzere girişi yapılan eşyanın Yurt dışı edilmediği konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı gibi, bu durum Mahkemece de kabul edilmekle birlikte, TIR karnesi muhteviyatı eşyaya ait vergilerin karne sahibi firmadan tahsiline ilişkin olarak başlatılan takibatın sonuçlanıp sonuçlanmadığı, bu vergilerin, kefil kuruluş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden tahsil edilip edilmeyeceği belli olmadan, taşıyıcı firmanın adresinde bulunamamasından dolayı davacı Şirket hakkında takibata geçilmesinin yerinde olmadığı; kaldı ki, bahsi geçen TIR Sözleşmesi, TIR Uygulama Tebliği ve Gümrük Kanununun 86’ncı maddesine göre, ”gönderici firmanın”, vergi yükümlülüğü bulunan kişiler kapsamı dışında bulunduğu gerekçesiyle işlem iptal edilmiş ise de; Yurt içinde bırakıldığı sabit olan eşyanın, TIR karnesi ile transit taşıma rejimine tabi olarak Türkiye’ye girişinin, eşyanın sahibi olan davacı Şirket tarafından gerçekleştirilmesi, eşyanın taşıtılması işinin, adı, transit taşımacılıkla ilgili birçok yolsuzluk olayına karışmış olan firmaya verilmesi; ayrıca, malın sahibi ve göndericisi olup, eşyanın transit rejime tabi tutulmasını sağlayan davacı Şirketin, eşyaya ait gümrük vergilerinden sorumluluğunun, TIR Sözleşmesi hükümlerine değil, Gümrük Kanununun, bu Kanuna aykırı şekilde Türkiye Gümrük Bölgesine, eşya girmesini düzenleyen hükümlerine dayanması karşısında, gümrük vergileri ödenmeksizin Yurt içinde bırakılan eşyaya ait vergilerden dolayı davacının takip edilmesinde mevzuata aykırılıktan söz edilemeyeceği açıktır.
Bu duruma göre; Mahkemece, transit eşyaya ilişkin olarak, gümrük vergisi, katma değer vergisi ve dampinge karşı verginin on gün içerisinde ödenmesi, aksi takdirde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca işlem yapılacağı yolunda, davacı Şirket adına tesis edilen, 29.1.2004 gün ve 1848 sayılı işlemin niteliği, söz konusu vergilerin giriş esnasında tahakkuk ettirilip ettirilmediği; ettirilmiş ise, teminata bağlanıp bağlanmadığı ve davacı Şirkete tebliğ edilip edilmediği; Gümrük Kanununun 242’nci maddesi uyarınca, idari itiraz yoluna gidilip gidilemeyeceği ve davanın süresinde açılıp açılmadığı hususlarında yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; bu hususlar incelenmeksizin verilen mahkeme kararında, Yargılama Hukuku kurallarına uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı Şirket tarafından, eşyanın, transit rejimi çerçevesinde, Yurt dışı edilmek üzere, TIR karnesi sahibi taşıyıcı firmaya teslim edilmesi sebebiyle, bu firmanın sorumlu tutulması gerektiği ileri sürülmekte ise de, bu iddia, adli yargı mahkemelerinde, taşıyıcı firmaya karşı açılacak tazminat davasında ileri sürülebilecek ve irdelenebilecek nitelikte olduğundan ve ayrıca, bu durum, transit taşımacılıkta Gümrük İdaresinin muhatabı olan davacı Şirketin, vergilerden sorumlu tutulmasını engellemeyeceğinden, söz konusu iddiaya itibar edilmesi olanaklı değildir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 14.5.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
Mahkemenin, transit taşıma dolayısıyla gümrük İdaresinin muhatabı olarak vergilerden sorumlu olduğu kuşkusuz olan davacı Şirkete gidilmeden önce, taşıyıcı Firmanın ve bu Firmanın kefili olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin takip edilmesinin icap ettiği gerekçesine ise, müşterek ve müteselsil sorumluluk ilkesine aykırı olması sebebiyle katılmak mümkün değildir.
Öte yandan, TIR Sözleşmesi ve Gümrük Kanununun transit taşımacılıkla ilgili hükümlerine göre, malın göndericisi (sahibi) olan davacı Şirkete transit eşyaya ait vergilerden sorumlu tutulamayacağı yolundaki davacı iddiası, Mahkemece, karara ikinci gerekçe olarak aynen alınmış ise de; davacı Şirketin sorumluluğunun, uluslararası TIR taşımacılığında, kefil kuruluşların, eşyaya ait vergilerden dolayı sorumluluklarının usul, esas ve şartlarının düzenlendiği TIR Sözleşmesine değil Gümrük Kanununa dayanıyor olması sebebiyle bu gerekçe de yerinde bulunmamaktadır.
TIR karnesi ile yapılan taşımalarda, eşyaya ait vergiler, giriş esnasında tahakkuk ettirilmediklerinden, bunların, eşyanın sahibi tarafından verilmiş bir teminata bağlanması söz konusu olmadığından, bu gibi durumlarda, yani transit taşımaya konu eşyanın Yurt dışı edilmemesi durumunda, eşyanın sahibinin ya da göndericinin veya taşıyıcı firmanın (karne hamili) Türkiye’de yerleşik olması halinde, bu kişilerin, müşterek ve müteselsil sorumluluk hükümleri çerçevesinde, Gümrük Kanunu uyarınca; mümkün olduğu ölçüde bu sayılanlara gidilmiş olması kaydıyla, kefil kuruluş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin ise TIR Sözleşmesi uyarınca sorumluluklarından dolayı takip edilmeleri yolunda işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Bu sebeple, davacı adına tahakkuk ettirilen vergilere vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davada, işin esasının incelenmesi suretiyle, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekirken, aksi yolda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.