Danıştay Kararı 7. Daire 2005/1632 E. 2006/927 K. 27.03.2006 T.

7. Daire         2005/1632 E.  ,  2006/927 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2005/1632
Karar No : 2006/927

Temyiz İsteminde Bulunan: … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
Vekili : Av….
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına tescilli … gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi ile … tarihli, … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında geçici olarak ithal edilen eşyaların ihracına ilişkin özel faturaların sahte olduğundan bahisle, anılan eşyalara ilişkin gümrük vergisi, katma değer vergisi, kaynak kullanımını destekleme fonu payı, kaynak kullanımını destekleme fonu payına ilişkin gecikme zammı ile faizin 6183 sayılı Kanun uyarınca yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde yasal gereğinin yerine getirileceği yolunda tesis edilen işlemin kaynak kullanımını destekleme fonu payı, fon payına ilişkin gecikme zammı ile faize ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davayı; dava konusu yazının, gerek şekli, gerekse içeriği itibarıyla, tahakkuk niteliği taşımadığı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 56’ncı maddesi uyarınca düzenlenen, ödeme emrinden önce davacıya yapılan bir bildirim olduğu ve idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde olmadığı, nitekim, bu özellikleri taşıyan ödeme emrinin daha sonra düzenlendiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; davaya konu edilen işlemin bir bildirim değil, tahakkuk niteliği taşıdığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Olayda; Mahkemece, dava konusu işlemin, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı, bir bildirim niteliği taşıdığı nitekim, kesin yürütülmesi zorunlu nitelikteki ödeme emrinin sonradan düzenlendiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacaklarında, ayrıca bir ödeme emri veya ihbarname gibi diğer takip yollarına başvurulmasına lüzum olmaksızın 6183 sayılı Kanunun 56’ncı maddesinde öngörülen bildirimde bulunulmasının yeterli olması; söz konusu bildirim üzerine borcun yedi gün içinde ödenmemesi durumunda ise, teminatın paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edilmesinin mümkün bulunması sebebiyle, davaya konu işlemin kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem niteliği taşıdığı açıktır.
Bu sebeple, dava hakkında, işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmediğinden, bozulmasının gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı … ‘un Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket tarafından dahilde işleme izin belgesi kapsamında geçici olarak ithal edilen eşyaların ihracına ilişkin özel faturaların sahte olduğunun tespit edildiğinden bahisle, geçici ithale konu eşyalara terettüp eden kamu alacağının, 6183 sayılı Kanun uyarınca yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde yasal gereğinin yerine getirileceği yolunda tesis edilen işlemin kaynak kullanımını destekleme fonu payı, fon payına ilişkin gecikme zammı ile faize ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davanın; ortada kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlemin bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14’üncü maddesinde, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin olup olmadığı hususunun ilk inceleme esnasında araştırılacağı belirtilmiş; 15’inci maddesinde, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin bulunmaması halinde davanın reddine karar verileceği hükmüne yer verilmiştir..
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun, cebren tahsil ve şekilleri başlıklı 54’üncü maddesinde, ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının, tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı; cebren tahsilin, amme borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse, teminatın paraya çevrilmesi yahut kefilin takibi; amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi veya gerekli şartların varlığı halinde, borçlunun iflasının istenmesi suretiyle yapılacağı; 55’inci maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı; 56’ncı maddesinde ise, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde, borcun yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği, yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde, teminatın, anılan kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Bu yasal düzenlemelere göre; kamu alacağının cebren takip ve tahsilinde uygulanacak yöntemin belirlenmesi, karşılığında teminat gösterilmiş olup olmadığına bağlıdır. Kamu alacağı karşılığında teminat gösterilmişse, cebren takip ve tahsili 6183 sayılı Kanunun 56’ncı maddesi; değilse, aynı kanun 55’inci maddesi hükümlerine uygun olarak yapılması gerekmektedir.
İdare Hukukunda, kamu gücünün, idare edilenler üzerinde, ayrıca bir başka işlemin varlığına gerek olmaksızın, doğrudan hukuki sonuçlar doğurmak suretiyle etki yaratan işlemler, icrai (yürütülmesi gerekli) işlemler; idari karar alma sürecinde başkaca bir aşamadan geçmesine gerek kalmayan, yani nihai nitelikte olan işlemler ise, kesin işlemler olarak tanımlanmaktadır.
Mahkemece, dava konusu işlemin, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı, bir bildirim niteliği taşıdığı, nitekim, kesin yürütülmesi zorunlu nitelikteki ödeme emrinin sonradan düzenlendiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacaklarında, ayrıca bir ödeme emri veya ihbarname gibi diğer takip yollarına başvurulmasına lüzum olmaksızın 6183 sayılı Kanunun 56’ncı maddesinde öngörülen bildirimde bulunulmasının yeterli olması; söz konusu bildirim üzerine borcun yedi gün içinde ödenmemesi durumunda ise, teminatın paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edilmesinin mümkün bulunması sebebiyle, davaya konu işlemin kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem niteliği taşıdığı açıktır.
Bu sebeple, dava hakkında, işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlemin bulunmadığı gerekçesiyle verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte, yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca karar verilmesine gerek bulunmadığına, 27.3.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.