Danıştay Kararı 7. Daire 2005/1509 E. 2007/4088 K. 09.10.2007 T.

7. Daire         2005/1509 E.  ,  2007/4088 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2005/1509
Karar No : 2007/4088

Temyiz İsteminde Bulunan : … Otomotiv İnşaat Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
Vekili : Av. …- Av. …
Karşı Taraf : İstanbul Nakil Vasıtaları Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı Şirket tarafından, … Otomotiv Gıda ve Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden satın alınan arazi taşıtı için ödenen özel tüketim vergisinin, fazladan tahsil edilen %25’lik kısmının iadesine hükmolunması istemiyle açılan davayı; olayda, anılan Şirketten satın alınan araçtan kaynaklanan özel tüketim vergisinin, 30.4.2004 tarihinde ihtirazi kayıt konulmaksızın ödendiği, ödeme tarihinden itibaren işlemeye başlayan 30 günlük dava açma süresi içinde açılması gerekirken, 26.11.2004 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçeyle açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli II sayılı listede yer alan araçlar için, özel tüketim vergisinin yükseltilmesine ilişkin, 2003/6257 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Yedinci Dairesince yürütmenin durdurulması yolunda karar verildiği; sözü edilen karardan haberdar olunması üzerine, ıttıla tarihinde göre açılan davanın süresinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Taraflar temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
İptal davasının tanımı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının 8.6.2000 tarih ve 4577 sayılı Kanunun 5’inci maddesiyle değişik (a) bendinde; “idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar” olarak yapılmıştır. Bu tanıma göre; iptal davası açılabilmesi için, davacının medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olması yeterli değildir. Ayrıca, iptali istenilen idari işlemle davacının meşru, güncel ve kişisel bir menfaatinin ihlal edilmiş bulunması da gereklidir. İdari Yargılama Hukukunda, davada taraf olma ehliyetinin bir koşulu olarak kabul edilen menfaat ihlali olmadan, iptal davası açılmasına olanak bulunmamaktadır.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; özel tüketim vergisinin mükellefinin, Kanuna ekli II sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanlar için, motorlu araç ticareti yapanlar olduğu belirtilmiştir. Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8’inci maddesinde de, mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişi; vergi sorumlusu ise, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi olarak tanımlanmıştır. Anılan Kanunun 377’nci maddesinin birinci fıkrasında da, mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri açıklandıktan sonra; 378’inci maddesinin birinci fıkrasında, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi,…tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması gerektiği; mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları, bu Kanunun vergi hatalarına ilişkin hükümlerinin mahfuz olduğu hükümleri yer almıştır.
Bu hükümlere göre; beyan üzerine yapılan vergi tarh ve tahakkuku işlemlerinin, beyanda bulunan tarafından usulüne uygun olarak ihtirazi kayıt konulması veya verginin mükellefince, düzeltme ve şikayet yoluyla yapılacak müracaatın reddolunması halleri dışında, idari davaya konu edilmeleri olanaklı değildir.
Olayda; açıklanan hükümler uyarınca, araç satışından kaynaklanan özel tüketim vergisinin mükellefi olan … Otomotiv Gıda ve Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, verginin tamamını, davacı Şirketten peşinen tahsil edip, bağlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğüne kendi adına vermiş olduğu beyannameyle ihtirazi kayıt koymaksızın ödemiştir. Dolayısıyla; beyan sahibi tarafından idari davaya konu edilmesine olanak bulunmayan böyle bir işlemin, aralarında yaptıkları (açık ya da kapalı, sözlü veya yazılı) sözleşmeye dayanarak muhatabı olmayanlar tarafından dava konusu edilebileceği kabul edilemez.
Bu bakımdan; söz konusu satış işlemi nedeniyle ödenen özel tüketim vergisinin iadesini istemekte, davacı Şirketin, İdari Yargılama Hukuku kuralları karşısında, menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken, süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, … Yeni Türk lirası maktu karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 9.10.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.