7. Daire 2004/3623 E. , 2005/2342 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2004/3623
Karar No : 2005/2342
Temyiz İsteminde Bulunan: Tasfiye Halinde … Donanım Yazılım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Atatürk Havalimanı Gümrük Müdürlüğü
İstemin Özeti : Atatürk Havalimanı Gümrük Müdürlüğünde tescilli … gün ve … sayılı giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle, davacı Şirket adına tahakkuk ettirilen ek gümrük ve katma değer vergileri üzerinden hesaplanan para cezalarına vaki itirazların reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davayı; olayda, ek gümrük ve katma değer vergileri tahakkuklarının itirazsız kesinleşmesi sebebiyle, davacı Şirket adına kesilen dava konusu para cezalarında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; ek vergi tahakkukunun kesinleşmesinden önce para cezası kesilemeyeceği, ek tahakkuka konu vergilerin ödenmiş olması durumunda para cezasına ilişkin davada işin esasının incelenmesinin gerektiği, ithal konusu eşyanın beyan edilen pozisyonunda sonradan ihdas edilen alt açılımların olaya uygulanamayacağı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında; kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde, kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itiraz edebilecekleri; aynı maddenin 7’nci fıkrasında da, gümrük başmüdürlükleri kararlarına karşı, işlemin yapıldığı gümrük müdürlüğünün bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Olayda, 26.11.2002 tarihinde tebliğ edilen para cezası kararlarına karşı, davacı tarafından yapılan itiraza ilişkin dilekçe, İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğü kayıtlarına 9.12.2002 tarihinde işlenmiş ise de, söz konusu dilekçeler 3.12.2002 tarihinde postaya verilmiş olduğundan, ne beyannamenin tescil tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 1615 sayılı, ne de itiraz tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 4458 sayılı Gümrük Kanunlarında, itirazın, dilekçenin itiraz mercii kayıtlarına geçtiği tarihte yapılmış sayılacağına dair her hangi bir düzenleme yer aldığından ve gelişen toplumun ihtiyaçları, uluslararası boyutlara ulaşan ekonomik, sosyal vb. ilişkilerin zorunlu kılması, bu ilişkilerin bire bir kişiler tarafından bizzat sağlanmasını olanaksız hale getirmesi sebepleriyle, modern çağımızda, bu tür iletişimlerin sağlanması amacıyla görevli kılınan posta teşkilatları kurulmasını kaçınılmaz hale getirmiş olduğundan, kişilerin, iletişimin sağlanması amacıyla kurulmuş bulunan ”posta teşkilatı” aracılığı ile ve anılan teşkilatın varlığının getirdiği kolaylıklarından yararlanarak -muhatabın bulunduğu ( ilçe, il, ülke vb.) yerlere bizzat gitmek zorunda kalmadan- posta yolu ile gerekli başvurularını yapabileceklerinin kabulü gerekmektedir.
Uyuşmazlığın esasına gelince, davalı İdarece tespit edilen pozisyon esas alınarak tahakkuk ettirilen vergi ödenmiş ise de; bu durum, vergi tahakkuk ettirilmesine ilişkin işlem ile para cezası kesilmesine ilişkin işlemlerin ayrı ayrı işlemler olması ve iki işlem arasındaki ilişkinin birinin diğerinin matrahını oluşturmaktan ibaret bulunması nedeniyle, para cezası kesme işlemine vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan işbu davada, dava konusu işlemin diğer unsurları yönünden de hukuka uygunluğunun incelenmesine engel değildir.
Bu itibarla, aksi yolda verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacı Şirket tarafından ithali gerçekleştirilen eşyanın tarife pozisyonundan kaynaklı olarak yapılan ek vergi tahakkukunun üç katı tutarında hesaplanan para cezasına ilişkin kararın iptali istemiyle açılan davada; ek gümrük vergi ve resim tahakkukunun itirazsız kesinleşmiş olması nedeniyle, dava konusu para cezası kararında da hukuki isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar veren vergi mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
Davada, idarece tespit edilen tarife pozisyonu esas alınarak yapılan ek gümrük vergi ve resmi tahakkuku itirazsız kesinleşmiş ise de; vergi tahakkuk ettirilmesine ve para cezası kesilmesine ilişkin işlemlerin ayrı ayrı işlemler olması ve bunlara ilişkin yasal düzenlemelerin farklılığı değerlendirildiğinde; iki işlem arasındaki ilişkinin birinin diğerinin matrahını oluşturmaktan ibaret bulunması nedeniyle, para cezası kesme işlemine vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan bu davada, dava konusu işlemin hukuka uygun olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacı Şirketin dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların incelenmesi suretiyle yapılacak hukuki değerlendirme sonrasında dava konusu işlemin hukuka uygun olup olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Şirket adına tescilli beyanname kapsamında ithali gerçekleştirilen eşyanın beyan edilen pozisyonda yer almadığından bahisle, idarece saptanan pozisyona göre ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri üzerinden kesilen para cezalarına vaki itirazların reddine ilişkin işlemlere karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden; tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri üzerinden kesilen para cezası kararlarının 26.11.2002 tarihinde tebliği üzerine, 3.12.2002 tarihinde posta kanalıyla gönderilen itiraz dilekçelerinin Gümrük Başmüdürlüğü kayıtlarına 9.12.2002 tarihinde girmesinden sonra tesis edilen itirazın reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle reddedildiği anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 242’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında; kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde, kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itiraz edebilecekleri; aynı maddenin 7’nci fıkrasında da, gümrük başmüdürlükleri kararlarına karşı, işlemin yapıldığı gümrük müdürlüğünün bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Sözü edilen hukuki duruma göre, alınan ceza kararları için tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde, işlemi tesis etmiş olan gümrük müdürlüğünün bağlı bulunduğu başmüdürlüğe itiraz yoluna gidilmesi gerekli bulunmaktadır. Söz konusu itiraz başvurusu, yargı yerlerine başvurulmadan önce ilgililerce tüketilmesi gereken zorunlu idari başvuru yoludur. Bu başvuru için öngörülen ve kamu düzeniyle ilgili olan süreye uyulmamış olması halinde, bu durumun idari yargı yerlerince kendiliklerinden nazara alınması, İdari Yargılama Hukukunun gereklerindendir.
Öte yandan; 4458 sayılı Kanunda ve Gümrük Yönetmeliğinde, idari itiraz prosedüründe, dilekçelerin postaya veriliş tarihinin esas alınabilmesi için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun, yazılı bildirimlerin ve vergi beyannamelerin posta ile iadeli taahhütlü gönderilmesinin caiz olduğu yönündeki 170’inci maddesindeki gibi açık bir düzenleme bulunmadığından, itiraz dilekçelerinin, ilgili gümrük makamlarının kayıtlarına geçtiği tarihin esas alınması icap etmektedir.
Olayda; 26.11.2002 tarihinde tebellüğ olunan ceza kararları için, postaya verilen itiraz başvurularına ilişkin dilekçelerin 9.12.2002 tarihinde Gümrük Başmüdürlüğü kaydına girdiğinin görülmesi karşısında, ceza kararları için öngörülen yedi günlük itiraz süresinin geçirildiği açıktır. Bu bakımdan; dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan ve açıklanan gerekçeyle reddi gereken davanın, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, 6.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.