Danıştay Kararı 7. Daire 2004/3489 E. 2006/3893 K. 07.12.2006 T.

7. Daire         2004/3489 E.  ,  2006/3893 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2004/3489
Karar No : 2006/3893

Temyiz İsteminde Bulunan: Beyoğlu Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : … Ticaret Türk Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Şirket süresinin uzatılması hakkındaki karara dair damga vergisi için pişmanlık hükümlerinden yararlanmak amacıyla başvuran davacının ödediği damga vergisi üzerinden, sözü edilen verginin beyana dayalı vergi olmaması nedeniyle pişmanlık hükümlerinden yararlanılamayacağından bahisle kesilen vergi zıyaı cezasına ilişkin işlemi; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Pişmanlık ve Islah başlıklı 371’inci maddesi ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 22’nci maddesinden bahisle, olayda, sermaye artırılması işlemi dolayısıyla, üç ay içinde ödenmesi gereken damga vergisini ödemeyen davacı Şirketin, bu süreden sonra kendiliğinden idareye dilekçe ile başvurarak pişmanlık ve ıslah hükümlerinden yararlanmak istemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı; kaldı ki, Maliye Bakanlığınca yayımlanan 8 Seri Nolu Damga Vergisi Genel Tebliğinde, 213 sayılı Kanunun 371’inci maddesindeki şartların gerçekleşmesi halinde mükellef ve sorumluların pişmanlık ve ıslah istemlerinin yerine getirilmesinin uygun olduğunun belirtildiği; bu bakımdan, davacı adına kesilen cezada isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; 213 sayılı Kanunun 371’inci maddesi hükmüne göre, beyana dayanan vergiler için başvurulabileceği, damga vergisinin beyana dayalı vergi olmaması nedeniyle pişmanlık hükümlerinden yararlanılamayacağı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden; şirket süresinin uzatılması kararı nedeniyle ödenmesi gereken damga vergisi için pişmanlık hükümlerinden yararlanmak amacıyla başvuran davacı Şirket adına, damga vergisinin beyana dayalı vergi olmaması nedeniyle pişmanlık hükümlerinden yararlanılamayacağından bahisle tesis edilen işlemin, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle iptal edildiği anlaşılmıştır.
488 sayılı Kanunun 22’nci maddesi hükmüne göre, ödeme yapılabilmesi için bildirimi gerektirmesi nedeniyle damga vergisi beyana dayalı vergi olduğundan, pişmanlık hükümlerinden yararlanılması olanaklıdır. Bu itibarla, 213 sayılı Kanunun 371’inci maddesinde öngörülen koşullara uygun olarak başvuran davacı Şirket adına tesis edilen işlemi iptal eden mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; 7.2.2003 gün ve 5735 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilen şirket süresinin uzatılması hakkındaki karara dair olup, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 22’nci maddesinin (a) bendinde öngörülen ödeme süresi geçirildikten sonra, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371’inci maddesi hükmü uyarınca başvurularak ödenen damga vergisi için, anılan verginin beyana dayalı vergi olmaması sebebiyle pişmanlık hükümlerinden yararlanılamayacağından bahisle vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemi, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371’inci maddesinde; beyana dayanan vergilerde vergi zıyaı cezasını gerektiren kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere maddede yazılı kayıt ve şartlarla vergi zıyaı cezası kesilmeyeceği açıklanmıştır. Maddeye göre, beyana dayanan vergilerden kasıt; mükellefinin bildirimi üzerine, bu bildirimde yer alan bilgilere dayanılarak tarh, tahakkuk ve tahsil edilen vergilerdir. Bu anlamda; Damga Vergisi Kanununun 22’nci maddesinin (a) bendinin olay tarihinde yürürlükte olan biçiminde, anonim, eshamlı komandit ve limited şirket mukavelenamelerinin veya bunların süre uzatmaları hakkındaki kararlarının tescil ve ilanı tarihinden itibaren üç ay içinde vergi dairesine makbuz karşılığında ödeneceği belirtilen damga vergisinin de, ödemenin öncelikle bu bildirimi gerektirmesi nedeniyle beyana dayalı bir vergi türü olarak kabulü gerekir.
Olayda, şirket süresinin uzatılması hakkındaki karar nedeniyle ilan tarihinden itibaren üç ay içinde ödenmesi gerektiği halde ödenmeyen beyana dayalı damga vergisi, bu süre geçtikten sonra idarece herhangi bir takibata geçilmeden, davacı Şirketçe kendiliğinden, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun yukarıda değinilen 371’inci maddesi hükmünden yararlanılarak ödenmek istendiğine, davalı İdarece de anılan madde hükmünden yararlanabilmek için gerekli şartların oluşmadığı yolunda bir iddia ileri sürülmediğine göre, davacı Şirketin pişmanlık ve ıslah hükümlerinden yararlandırılması gerekmektedir. Bu itibarla, kanuni ödeme süresinden sonra, pişmanlıkla ödenen damga vergisi nedeniyle vergi zıyaı cezası kesilmesine ilişkin işlemi iptal eden mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, 7.12.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.