Danıştay Kararı 7. Daire 2004/3158 E. 2005/2429 K. 12.10.2005 T.

7. Daire         2004/3158 E.  ,  2005/2429 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2004/3158
Karar No : 2005/2429

Temyiz İsteminde Bulunan: … Otomotiv Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Karşı Taraf : Kaleönü Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına, sakatlığı nedeniyle daha önce özel tüketim vergisi istisnasından yararlanan şahsa satmış olduğu araç dolayısıyla bu şahsın ikinci kez özel tüketim vergisi istisnasından yararlanmasına sebebiyet verdiğinden bahisle, re’sen, özel tüketim vergisi tarh edilmesine ve vergi zıyaı cezası kesilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararı ile davalı idare tarafından yapılan başvuru üzerine alınan … gün ve E:…; K:… sayılı açıklamaya ilişkin kararının; yasal yükümlülükleri yerine getirdikleri ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi: Uyuşmazlığın esasını, sakatlık gerekçesiyle daha önce özel tüketim vergisi istisnasından yararlanan şahsa yapmış olduğu, araç satışında, şahsın ikinci kez istisnadan yararlanmasına sebebiyet verdiğinden bahisle tarh edilen özel tüketim vergisi ile davacı Şirket adına kesilen vergi zıyaı cezasının iptali istemiyle açılan davayı reddeden, davalı İdarenin açıklama istemini kabul eden Mahkeme kararının bozulması istemidir.
Uyuşmazlığın esasına girmeden önce, Mahkeme kararının tebliği üzerine, davanın taraflardan birinin açıklama ve aykırılığın giderilmesi talebinde bulunmasını istemesi halinde söz konusu başvurunun temyiz başvurusu süresine etkisinin ne olacağının ortaya konulması gerekmektedir. 2577 sayılı kanunda açıklama müessesesine yer verilmesinin amacı, İdari yargı yerlerince verilen kararların taraflarca doğru anlaşılmasının sağlanması düşüncesidir. Açıklama kararı ile Mahkeme yazım ve ifade bozukluğu nedeni ile yeterince açık olmayan kararları açıklamakta, kararın birbirine aykırı hüküm fıkrası taşıması halinde bu aykırılığın hangi yönde giderileceği karara bağlanmaktadır. Bu hali ile açıklama ve aykırılığın giderilmesi kararı, kesin hüküm kuralının sınırlı bir istisnasını oluşturmaktadır.
Taraflardan birinin açıklama talebinde bulunması işlemeye başlayan temyiz başvurusu süresini keser. Çünkü ortada anlaşılmayan ya da yanlış anlaşılmaya müsait bir Mahkeme kararı vardır ve taraflardan menfaatini hangi yönde etkilediğini anlayamadığı bu kararı temyiz başvurusu süresi içinde temyiz etmesi beklenemez. Bu halde temyiz başvurusu süresi açıklama kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
Bu durumda açıklama kararının tebliği üzerine süresinde yapılan temyiz başvurusunun esasının incelenmesi gereken davada mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Açıklama kararına yönelik temyiz isteminin ise; reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacı şirketin, sakatlık gerekçesiyle Özel Tüketim Kanununda belirtilen 5 yıllık süre içerisinde özel tüketim vergisi istisnasından yararlanan şahsa yapmış olduğu araç satışında, şahsın ikinci kez istinadan yararlanmasına sebebiyet verildiğinden bahisle sorumlu sıfatıyla adına tarh edilen özel tüketim vergisi ve kesilen vergi zıyaı cezasının kaldırılması istemi ile açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararı ve buna ilişkin açıklama kararı temyiz edilmektedir.
İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket adına, sakatlık nedeniyle daha önce özel tüketim vergisi istisnasından yararlanan bir şahsa satmış olduğu araç dolayısıyla bu şahsın ikinci kez istisnadan yararlanmasına sebebiyet verdiğinden bahisle, re’sen, özel tüketim vergisi tarh edilmesine ve vergi zıyaı cezası kesilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararı ile, özel tüketim vergisi istisna kapsamında yaptığı satış nedeniyle, alıcı ve taşıta ilişkin çeşitli bilgileri, 1 Seri Nolu Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen telefaks numarasına fakslaması gerekirken, bunu yapmaması yüzünden alıcının istisnadan ikinci kez yararlanmasına; dolayısıyla, istisna tutarı kadar vergi zıyaına sebebiyet verdiği anlaşılan davacı Şirket adına, re’sen yapılan uyuşmazlık konusu tarh ve ceza kesme işleminde yasal ve hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle ”davanın reddine”, dava konusu tarh ve ceza kesme işleminin ”kaldırılmasına” , karar harcının ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği; anılan kararın 25.5.2004 tarihinde davacı Şirkete, 24.5.2004 tarihinde davalı İdareye tebliğ edildiği; davalı İdare tarafından verilen ve 14.6.2004 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile, karardaki yazım hatalarının düzeltilmesinin istenildiği; dilekçenin davacı Şirkete tebliği üzerine verilen savunma dilekçesinde de, Mahkemece, tarhiyatın iptaline karar verildiği, Şirket lehine olan kararın yasa hükümlerine uygun olduğunun savunulduğu; … Vergi Mahkemesince verilen … gün ve E:…;K:… sayılı “Açıklama Kararı” başlıklı kararda ise, karar, gerek, bütün olarak dikkate alındığında; gerekse, 2’nci sayfanın son paragrafında, [“Dava konusu olayda davacı Şirketin, istisna kapsamında yaptığı söz konusu satışı, alıcı ve taşıta ilişkin çeşitli bilgileri içeren “Malul ve Sakatların Özel Tüketim Vergisi İstisnası Uygulanarak İktisap Ettikleri Motorlu Taşıt Araçlarına İlişkin Bildirim Formunu” (Ek-1), Tebliğde belirtilen telefaks numarasına belirtilen sürede fakslaması gerekirken; bu sorumluluğu yerine getirmemesi sonucu şahsın mükerrer istisnadan yararlanmasına, dolayısıyla istisna tutarı kadar vergi zıyaına sebebiyet veren davacı Şirket adına”] kadar olan kısmındaki ifade ve gerekçelerden ve de hüküm fıkrasındaki “Davanın Reddine” ifadesi ile karar harcı ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesinden, davanın reddedildiğinin açık olduğu gerekçesiyle, kararın; 2’inci sayfanın son paragrafının sonuna yazılan “…yasal ve hukuki isabet bulunmamaktadır” ibaresinin, “…yasal ve hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.” şeklinde; hüküm fıkrasına yine sehven yazılan, “… uyuşmazlık konusu vergi zıyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatının kaldırılmasına…. ” ibaresinin de “… uyuşmazlık konusu vergi zıyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatının onanmasına….” şeklinde düzeltilerek karardaki aykırılığın giderilmesine karar verildiği; bu kararın, 29.7.2004 tarihinde davacı Şirkete tebliğ edilmesi üzerine, 24.8.2004 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile mahkeme kararının ve açıklama kararının bozulmasının istenildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan; … tarihli görüşme tutanağının karar sonucu bölümünde, “dava ret” ibaresinin yer aldığı tespit edilmiştir.
2577 sayılı Kanunun 29’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değilse, yahut birbirine aykırı hüküm fıkralarını taşıyorsa, taraflardan her birinin kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebileceği; aynı Kanunun, 46’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği öngörülmüştür.
Anılan Kanunda, kararın açıklanmasına ilişkin düzenlemeye yer verilmesinin temel amacı; idari yargı yerlerince verilen kararların doğru anlaşılıp, doğru uygulanmalarının ve kararın sonucunu değiştirmeyecek nitelikte olan maddi hataların, itiraz ya da temyiz başvurusuna gerek kalmaksızın, düzeltilmelerinin sağlanmasıdır. Ancak; taraflardan her biri için tanınan aykırılığın kaldırılmasını isteme hakkının temyiz süresi içinde kullanılması halinde, bu başvurunun, taraflara tebliğ edilmekle işlemeye başlayan temyiz başvuru süresini durduracağına dair, bir hüküm mevcut değildir.
Bu açıklamalar karşısında; temyiz istemine konu, … gün ve E:…; K:… sayılı mahkeme kararının, davacıya tebliğ edildiği 25.5.2004 tarihinden itibaren otuz günlük temyiz başvuru süresi içinde, en geç, 24.6.2004 günü mesai saati bitimine kadar temyiz başvurusunda bulunulması gerekirken, bu süre geçtikten sonra, 24.8.2004 tarihinde yapılan temyiz başvurusunun süre aşımı sebebiyle incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklama kararına yönelik temyiz istemine gelince:
Karar ile dosyanın incelenmesinden, görüşme tutanağında davanın reddine karar verildiği, kararın gerekçesinde de davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğinin vurgulandığı; dolayısıyla, kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının uyum içinde olduğu anlaşılmakla, karardaki aykırılığın giderilmesine ilişkin olarak verilen açıklama kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu bakımdan; … gün ve E:…; K:… sayılı karara yönelik temyiz isteminin süre aşımı; … gün ve E:…; K:… sayılı karara yönelik temyiz isteminin de, açıklanan nedenlerle reddine, 12.10.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

X- AYRIŞIK OY
2577 sayılı Kanunun 29 ve 46’ncı maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece verilen karardaki yanlışlığın düzeltilmesinin istenilmesinin temyiz başvurusu süresini kesmesi söz konusu olmamakla birlikte; mahkeme kararının davanın taraflarından yalnızca, hüküm aleyhine tesis edilmiş olan tarafından temyiz edileceği de tabiidir. Ancak, bu hakkın kullanılabilmesi için, mahkeme kararının açık, net, anlaşılır, çelişkisiz, yazım ve anlam bakımından doğru Türkçeyle kaleme alınmış ve ulaşılan sonucun, dayanılan gerekçenin berrak bir uzantısı olması, yani gerekçenin, hükmü, kuşku bırakmayacak biçimde amaçlaması ve desteklemesi gerekir.
Bakılan dosyada ise; her ne kadar Mahkemece, … gününde “dava ret” şeklinde tutanak düzenlenmiş ve kararda, davanın reddine yönelik gerekçeler yer almış ise de; kararın üçüncü (son) sayfasında, davacı Şirket adına yapılan uyuşmazlık konusu cezalı tarhiyatta yasal ve hukuki isabet bulunmadığı belirtilerek, “vergi zıyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatının kaldırılmasına” ifadesine yer verilmiştir.
Bir bütün olarak yorumlandığında, Mahkemece, davacının açtığı davanın reddedilmesinin amaçlandığı anlaşılmakla beraber, gerek görüşme tutanaklarının taraflara tebliğ edilmiyor olması, gerekse lafzın çok açık olduğu durumlarda, ki olayımızda yalnızca “davanın reddine” ibaresinden sonra, (her ne kadar idarenin yerine geçerek, yanlış kullanımla) “tarhiyatın kaldırılmasına” denilmeyip; önceki paragrafta da cezalı tarhiyatta yasal ve hukuki isabet bulunmadığının da hükme bağlanmış olması karşısında, mahkeme kararında yer alan ifade yetersizliği nedeniyle davacının yanıltıldığının kabulü gerekir.
Nitekim; kararın taraflara tebliği üzerine, davacının bu kararı temyiz etmediği gibi, idarece verilen yanlışlığın düzeltilmesi istemli dilekçenin tebliği üzerine (ki bu dilekçe de davacıya karar düzeltme yazısı olarak tebliğ edilmiştir.) bu dilekçeye verdiği cevapta, davacının mahkeme kararında yer alan ifadelere dayanılarak davasında haklı çıktığını, kararın lehine olduğunu ifade etmesi de, davacının mahkeme kararıyla yanıltılmış olduğunu göstermektedir.
Dairemizce; İdarenin, yasalarda yer almayan prosedürleri öngören ifadeleri nedeniyle davacıların yanlış yönlendirildiği benzer durumlarda, yanılgının varlığına karar verildiği de göz önüne alındığında; davacının yargı kararıyla yanıltılarak temyiz süresini kaçırdığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle, temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddedilmeyip, esasının incelenmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.