Danıştay Kararı 7. Daire 2004/314 E. 2004/1158 K. 28.04.2004 T.

7. Daire         2004/314 E.  ,  2004/1158 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2004/314
Karar No : 2004/1158

Temyiz İsteminde Bulunan: Honaz Mal Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Bankası Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı Banka tarafından ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisi ve damga vergisinin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davada; icra müdürlüğünce ihale yoluyla yapılan satışlara ilişkin teslimlerin, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun gecici 29’uncu ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 10’uncu maddeleri uyarınca vergiden müstesna olduğu; bu sebeple, davacı Bankadan vergi tahsil edilmesi işleminde isabet bulunmadığı; ancak, iadesi gereken vergilere faiz işletileceği hususundaki şartların olayda gerçekleşmemesi sebebiyle faize hükmedilemeyeceği gerekçesiyle, tahsil işleminin iptali, davanın faiz istemi yönünden ise reddi yolundaki … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının; yapılan işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden açılan davada davacı tarafından tahsil edilen vergilerin faiziyle birlikte iadesinin talep edildiği, Mahkeme heyetince, uyuşmazlığın esastan çözümü amacıyla yapılan toplantı sonucu, toplantıda yapılan tartışma ve görüşmelerinin tutanak altına alınması amacına yönelik olan görüşme tutanağından görüldüğü gibi davanın kabulüne karar verildiği, dosya gömleğinin üzerine de “dava kabul” yazıldığı ancak, mahkeme kararının hüküm fıkrasında “kısmen kabul (vergi), kısmen ret (faiz) yazıldığı görülmüştür.
Bu şekilde bir hüküm tesisi, 2577 sayılı Kanunun 23’üncü maddesine aykırılık teşkil edip asıl olan, Mahkeme heyetince yapılan toplantı sonucu düzenlenen görüşme tutanağı olduğundan, tutanakta belirtilenden farklı bir şekilde karar yazılması mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddeye yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 23’üncü maddesinde, “Her dava dosyası için görüşmelere katılan başkan ve üyelerin, Danıştayda düşünce veren savcının, tetkik hakiminin ve tarafların ad ve soyadlarını, incelenen dosya numarasını, kısaca dava konusu ve verilen kararın neticesini, çoğunlukta ve azınlıkta bulunanları gösteren bir tutanak düzenlenir. Bu tutanaklar görüşmelere katılanlar tarafından aynı toplantıda imzalanır ve dosyalarda saklanır.” hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı Banka tarafından açılan davada, ihtirazi kayıtla ödenen vergilerin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine hükmedilmesinin talep edildiği; dosyanın tekemmülünden sonra, uyuşmazlığın esastan çözüme kavuşturulması amacıyla, Mahkeme heyetince yapılan toplantı sonucunda verilen kararın neticesinin tutanak altına alındığı; görüşme tutanağında ve dosya gömleğinin “kararın sonucu” bölümünde, “dava kabul,” yazılmış olmasına rağmen, mahkeme ilamının hüküm fıkrasında, “davanın kabulüne, dava konusu katma değer vergisi ve damga vergisinin davacı bankaya iadesine, faiz isteminin reddine” şeklinde yazıldığı anlaşılmıştır.
İdari Yargı Düzeninde, iki üye ve bir başkandan oluşan toplu Mahkemelerde, heyetçe çözüme kavuşturulması gereken davalarda, kararların sonucu, toplantıya katılan hakimlerce yapılacak tartışma ve görüşmeler neticesinde oluşmakta ve varılan kararın sonucu, bir tutanak ile belgelendirilmektedir. Bu sebeple, heyetçe varılan ve görüşme tutanağına yazılan karar sonucundan farklı bir hükmün ilamda yer alması mümkün bulunmamaktadır.
Bu durumda, görüşme tutanağında yazılandan farklı hüküm içeren mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, mahkeme kararının bozulmasına, 28.4.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.