Danıştay Kararı 7. Daire 2004/1598 E. 2006/3458 K. 16.11.2006 T.

7. Daire         2004/1598 E.  ,  2006/3458 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2004/1598
Karar No : 2006/3458

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına … Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Gıdam Şekerleme Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına tescilli 17.9.1996 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi ile … gün ve … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında, işlendikten sonra yurt dışı edilmek üzere geçici olarak ithal edilen eşyanın ihracına ilişkin gümrük çıkış beyannamelerinin sahte olduğundan bahisle, geçici giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan gümrük vergileri ile hesaplanan faizin tahsili amacıyla tesis edilen 6.5.2003 gün ve 10947 sayılı işlemi; olayda, söz konusu eşyayı ihraç kaydıyla satın alan firma ile davacı Şirket yetkilileri hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davaların devam ettiğinin anlaşılması karşısında, davacının ihracat taahhüdünü yerine getirip getirmediği hususunun kesinleşmediği; nitekim, Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğünce Gümrükler Genel Müdürlüğüne gönderilen 22.5.2003 günlü yazıda da işlemlerin bu davaların sonucuna kadar durdurulmasının bildirildiği, bu itibarla, tesis edilen işlemde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; dahilde işleme rejimi hükümlerine göre geçici olarak ithal edilen ve ihraç edilmediği anlaşılan eşya nedeniyle tesis edilen işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti:Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Davacı Şirket tarafından dahilde işleme izin belgesi kapsamında, işlendikten sonra ihraç edilmek üzere geçici olarak ithal edilen ham maddelerin yurt dışı edilmediklerinden bahisle, geçici giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan gümrük vergileri ile hesaplanan faizin yedi gün içerisinde ödenmesi yolunda tesis edilen 6.5.2003 gün ve 10947 sayılı dava konusu işlemin, geçici giriş esnasında tahakkuk ettirilen vergilerin vadesinin belirlenmesine ilişkin olması ve gereğinin yerine getirilmemesi halinde uygulanacak bir yaptırım da içermemesi nedeniyle, davanın, idari davaya konu edilebilecek nitelikte kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle reddi gerekirken, işlemin yazılı gerekçeyle iptalinde isabet görülmediğinden, kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerin hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket tarafından … gün ve … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında, işlendikten sonra ihraç edilmek üzere geçici olarak ithal edilen eşyanın yurt dışı edilmediğinden bahisle, geçici giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan gümrük vergileri ile hesaplanan faizin yedi gün içerisinde ödenmesi yolunda tesis edilen 6.5.2003 gün ve 10947 sayılı işlemin, Mahkemece, işin esasının incelenmesi suretiyle, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle iptal edildiği anlaşılmıştır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 118’inci maddesinin birinci fıkrasında, geçici kabul rejimi kapsamında, ham, yarı mamul veya mamul maddeleri dışarıdan getirtilerek, başkaca maddeler katılmış olsun olmasın tamamlayıcı veya değerlendirici ya da değiştirici az veya çok bir işçilik gördükten sonra yarı mamul veya mamul hale getirilen eşya ile bunların ihracında ambalaj maddesi olarak kullanılmak veya üzerlerine takılmak amacıyla geçici olarak gelen eşya için tahakkuk edebilecek gümrük vergilerinin ödenmesini sağlamak üzere teminat verilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Bu hükme göre; geçici kabul rejiminde, eşyaya isabet eden gümrük vergi ve resimleri, Yurda giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlandığından; söz konusu rejim koşullarına aykırı davranılması durumunda, başlangıçta tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan ve itirazsız kesinleşen gümrük vergi ve resimleri, 6183 sayılı Kanunun teminatlı alacakların takip ve tahsiline ilişkin hükümleri uyarınca işleme tabi tutulmalıdır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun teminatlı alacaklarda takip başlıklı 56’ncı maddesinde, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde, borcun yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği, yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde teminatın bu Kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği öngörülmüş; aynı Kanunun 37’nci maddesinde ise, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Bu hukuki durum karşısında; daha önce teminata bağlanan, ancak vadesi belli olmayan amme alacağının takip ve tahsili amacıyla tesis edilmesi gereken ilk işlem, vade belirlenmesine ilişkin işlem olmalıdır. Vadenin hangi tarih olacağı da, 6183 sayılı Kanunun 37’nci maddesinde, bir aylık ödeme müddetinin son günü olarak belirlenmiştir. Dahilde işleme rejimi kapsamında gerçekleştirilen ithalatlarda, giriş esnasında tahakkuk ettirilen gümrük vergilerinin vadesi bu tarihte belli olmadığına göre, rejim şartlarının ihlal edildiğinden bahisle, anılan vergilerin tahsili yoluna gidilmeden önce, maddede belirtildiği üzere, bir aylık süre içerisinde ödenmesi hususunun tebliği gerekmektedir.
Olayda ise, geçici ithal esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan gümrük vergilerinin vadesi belli olmadığından, 6183 sayılı Kanunun 37’nci maddesi uyarınca bir aylık süre içinde ödenmesi hususunun tebliği gerekirken, dava konusu işlemle yedi gün vade verilmesi, 6183 sayılı Kanunun anılan maddesine aykırı olduğundan, mahkeme kararının vergilere ilişkin hüküm fıkrası sonucu itibarıyla yerinde bulunmuştur.
Mahkeme kararının, işlemin gecikme faizine yönelik kısmını iptal eden hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince:
4458 sayılı Gümrük Kanununun 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının 5’inci bendinde, idari karar, bağlayıcı tarife ve menşe bilgileri de dahil olmak üzere, gümrük idaresinin, gümrük mevzuatı ile ilgili olarak belirli bir konuda bir veya daha fazla kişi üzerinde hukuki sonuç doğuracak tasarrufları olarak tanımlanmıştır.
Bu tanım karşısında, dava konusu işlemin, davacı Şirketten, hesaplanan faizin ödenmesinin istenilmesine ilişkin kısmı, davalı Gümrük Müdürlüğünün davacı Şirket üzerinde hukuki sonuç doğuran tasarrufu olduğundan, idari karardır.
Aynı Kanunun 242’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında, kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde, kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itiraz edebilecekleri açıklandıktan sonra aynı maddenin 7’nci fıkrasında da, gümrük başmüdürlükleri kararlarına karşı, işlemin yapıldığı gümrük müdürlüğünün bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Gümrük Kanununun sözü edilen 242’nci maddesi hükmüne göre, idari davaya konu olabilecek işlem, idari karar değil; söz konusu karara karşı, öngörülen usule göre yapılacak itiraz üzerine, yine aynı maddede yazılı mercilerce tesis edilecek olumsuz işlem olduğundan, itiraz başvurusu, yargı yerlerine başvurulmadan önce ilgililerce tüketilmesi gereken zorunlu nitelikteki başvuru yoludur. Bu yol tüketilmeden dava açılması halinde, bu durumun idari yargı yerlerince kendiliklerinden nazara alınması, İdari Yargılama Hukukunun gereklerindendir.
Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14’üncü maddesinde, açılan davada, idari merci tecavüzü bulunup bulunmadığının ilk inceleme esnasında inceleneceği belirtilmiş; aynı Kanunun 15’inci maddesinde de, idari merci tecavüzü halinde, dilekçelerin görevli idari merciine tevdiine karar verileceği düzenlenmiştir.
Bu bakımdan; davacı Şirketçe, tesis edilen işlemin gecikme faizine ilişkin bölümüne karşı, Gümrük Kanununun yukarıda açıklanan 242’nci maddesi uyarınca, başmüdürlük nezdinde itiraz yoluna gidilmeden dava açıldığı anlaşıldığından, idari merci tecavüzü nedeniyle dilekçenin ilgili başmüdürlüğe gönderilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının, işlemin, gümrük ve katma değer vergilerine yönelik kısmını iptal eden hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin reddine; gecikme faizine yönelik kısmını iptal eden hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin ise kabulüne; mahkeme kararının bu hüküm fıkrasının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 16.11.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X-AZLIK OYU
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 56’ncı maddesinde, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde borcun yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği; yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde teminatın bu Kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği hükme bağlanmış; 37’nci maddesinde de, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda değinilen mevzuat hükümlerine göre, geçici olarak yurda getirilen eşyalara ait gümrük vergi ve resimleri giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlandığından ve dava konusu işlemle de, alacağın yedi gün içinde ödenmesinin istenilmesi suretiyle vade belirlenmiş olduğundan, uyuşmazlığın vergilere ilişkin kısmının esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği oyuyla, kararın buna ilişkin hüküm fıkrasına katılmıyorum.

(XX) AZLIK OYU
Dahilde işleme rejimi koşullarının ihlali iddiasıyla, ithal anında teminata bağlanan verginin, banka teminat mektubunun bu vergiye karşılık teminat olarak alınmış olması nedeniyle hesaplanan gecikme faizi ile birlikte yedi gün içinde ödenmesini isteyen gümrük müdürlüğü yazısı dava konusu edilmiştir.
İdari davaya konu edilebileceği kabul edilen işlemin, faize ilişkin kısmı, idarece, ithal aşamasında nakdi teminat dışında teminat alınmasından kaynaklanmakta ve vergiden hareketle hesaplanmakta, sonuç olarak da vergiyle ilgili fer’i bir mahiyet arzetmektedir. Bu yönü dikkate alındığında, vergiyle aynı idari usule tabi olması gerektiğinden, kararın buna ilişkin hüküm fıkrasına katılmıyorum.