Danıştay Kararı 7. Daire 2003/2107 E. 2003/4494 K. 30.10.2003 T.

7. Daire         2003/2107 E.  ,  2003/4494 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2003/2107
Karar No : 2003/4494

Temyiz İsteminde Bulunan : … Deposu Anonim Şirketi
Karşı Taraf : Ostim Vergi Dairesi Başkanlığı
İstemin Özeti : Davacı Şirketin, .30.12.1999 tarihinde devraldığı Ankara … Deposu Anonim Şirketine ait olup, devir tarihinden önce iktisap edilen ticari mallara ilişkin katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağından bahisle, resen salınan katma değer vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; Kurumlar Vergisi Kanununun 37’nci maddesinde; maddede belirtilen şartlarda gerçekleştirilen birleşmelerin “devir” hükmünde sayılacağının belirtildiği; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17’nci maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendinin olay tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan şeklinde ise; Kurumlar Vergisi Kanununun 37’nci maddesinde belirtilen işlemlerin katma değer vergisinden istisna olduğunun; 30’uncu maddesinin (a) bendinde de; vergiden istisna edilmiş malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağının hükme bağlandığı; bu durumda, 30.12.1999 tarihinde … Deposu Anonim Şirketine devrolunan Ankara … Deposu Anonim Şirketince, devir tarihinden önce iktisap edilen ticari mallara ilişkin katma değer vergisinin, devir tarihinden sonra verilen beyannamede indirilecek katma değer vergisi olarak gösterilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; devir ve birleşmelerde mal teslimi ve hizmet ifasının söz konusu olmadığından, olayda 3065 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinin (a) bendinin uygulanamayacağı; nitekim, aynı Kanunun 17’nci maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendinde yapılan değişiklikle bu hususun kabul edildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Türk Ticaret Kanununun 451’inci maddesinde, bir anonim şirketin diğer bir anonim şirket tarafından bütün aktif ve pasifleri ile birlikte devralınması “tasfiyesiz infisah” olarak kabul edilmiştir. Ticaret şirketleri açısından tasfiye, devir ve birleşme gibi işlemlerin “işi bırakma” hükmünde olması, işi bırakan mükelleflerin de katma değer vergisi beyannamesi vermelerinin yasal bir zorunluluk olması karşısında; devir tarihinden önce satın alınan ticari mallar dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin, devir tarihinden sonra verilen katma değer vergisi beyannamesinde indirilecek katma değer vergisi olarak gösterilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yönde verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, sözü edilen maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; 30.12.1999 tarihinde … Deposu Anonim Şirketine devrolmak suretiyle tasfiyesiz infisah eden Ankara … Deposu Anonim Şirketince, devir tarihinden önce iktisap edilen ticari mallara ilişkin katma değer vergisinin, devir tarihinden sonra verilen beyannamede indirilecek katma değer vergisi olarak gösterilemeyeceğinden bahisle salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi zıyaı cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine dair vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden; Ankara … Deposu Anonim Şirketinin, bütün hak ve borçları ile 30.12.1999 tarihi itibarıyla … Deposu Anonim Şirketine devredildiği; Ankara … Deposu anonim Şirketince, devredilen ticari malların maliyetine giren katma değer vergisinin, devir tarihinden sonra verilen katma değer vergisi beyannamesinde indirilecek katma değer vergisi olarak gösterildiği; devir işlemleri ile ilgili olarak düzenlenen devir bilançosunun aktifler kısmında indirilecek katma değer vergisine yer verilmediği; davaya konu tarh ve ceza kesme işlemine dayanak alınan vergi inceleme raporunda inceleme elemanınca; vaki devir işleminin katma değer vergisinden istisna olması dolayısıyla devredilen ticari mallara ilişkin katma değer vergisinin 3065 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinin (a) bendi hükmü uyarınca indirim konusu yapılamayacağının kabul edildiği; Mahkemece de, bu doğrultuda hüküm tesisi suretiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun “Vergi indirimi” başlıklı 29’uncu maddesinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 161’inci maddesinde de, vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulmasının ve sona ermesinin, işi bırakmayı ifade ettiği; 162’nci maddesinde ; tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyetin, vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam edeceği öngörülmüş; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 41’inci maddesinin dördüncü fıkrasında ise; işi bırakan mükellefin katma değer vergisi beyannamesinin, işin bırakıldığı tarihi izleyen ayın 25’inci günü akşamına kadar verileceği hükümlerine yer verilmiştir. Türk Ticaret Kanununun 451’inci maddesinde de, bir anonim şirketin diğer bir anonim şirket tarafından bütün aktif ve pasifleri ile birlikte devralınması “tasfiyesiz infisah” olarak kabul edilmiş olup; bu hükümler karşısında, tasfiye, devir ve birleşme gibi işlemlerin, vergiye tabi olmayı gerektiren muameleleri sona erdirmeleri nedeniyle, tasfiye edilen, devir olunan ve birleşen ticaret şirketleri açısından, “işin bırakılması” hükmünde oldukları açıktır.
Bu bakımdan; … Deposu Anonim Şirketine devrolmak suretiyle tasfiyesiz infisah eden Ankara … Deposu Anonim Şirketinin, devir tarihinden önce satın aldığı ticari mallar dolayısıyla yüklendiği ve 3065 sayılı Kanunun 29’uncu maddesi uyarınca indirime hak kazandığı katma değer vergisini, anılan Kanunun 41’inci maddesi uyarınca vermek zorunda olduğu katma değer vergisi beyannamesinde, hesaplanan katma değer vergisinden indirmek suretiyle bu hakkını kullanmasında hukuka aykırılık yoktur.
Her ne kadar, Katma Değer Vergisi Kanununun 17’nci maddesinin 4’üncü fıkrasının (c) bendinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 37 ve 39’uncu maddelerinde öngörülen devir işlemlerinin katma değer vergisinden müstesna oldukları açıklanmış; aynı Kanunun 30’uncu maddesinin (a) bendinde de, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin, mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği yolunda hüküm yer almış ise de; bu hükümlerde, katma değer vergisinden müstesna kılınan işlemlerin, şirketin devri işlemleri olduğu ve teslim niteliğindeki bu devir işlemlerine ait belgelerde yazılı katma değer vergisinin indirime konu edilmesinin yasaklandığı açıkça görülmektedir. Devir işlemlerine ait belgelerde yeralan katma değer vergisinin indirime konu edilmesinin, ancak devralan şirket yönünden gerçekleştirilebilir olması karşısında; anılan (a) bendindeki yasaklamanın da, devralan şirketler bakımından uygulanabilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla; Mahkemece, devralan şirkete uygulanma kabiliyeti bulunan yasa hükmüne dayanılarak hüküm kurulmasında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hükm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 30.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.