Danıştay Kararı 7. Daire 2002/850 E. 2005/3016 K. 30.11.2005 T.

7. Daire         2002/850 E.  ,  2005/3016 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2002/850
Karar No : 2005/3016

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar: 1- Maliye Bakanlığı
2- …
Vekili: Av….-Av…. Av….
İstemin Özeti : … İcra Müdürlüğünce yapılan açık artırma neticesinde uhdesinde kalan gayrimenkul ihalesine ilişkin olarak ödenen damga vergisinin, ihalenin sonradan fesholunması sebebiyle iadesi istemiyle yapılan düzeltme talebinin reddi işlemine vaki şikayet başvurusunun reddi üzerine, ödenen verginin hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte istirdatına hükmedilmesi istemiyle açılan tam yargı davasında; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesini açıklayarak, icra dairesince düzenlenen ihale tutanağının hüküm ifade edebilmesi için herhangi bir hususu ispat ve belli etmek için ibraz edilebilecek belge niteliğini kazanması gerektiği; olayda, ihale feshedildiğinden, herhangi bir hususu ispat ve belli etmek için kullanılamayacağı; dolayısıyla, herhangi bir hukuki değerinin kalmadığı gerekçesiyle, tahsil edilen damga vergisinin davacıya iadesi yolunda verilen … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; davalı İdare tarafından, ihalenin sonradan feshedilmesinin vergiyi doğuran olayı ortadan kaldırmayacağı; davacı tarafından ise, faiz talebinde de bulunulmuş olmasına rağmen bu taleplerinin kararda karşılanmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Davacı tarafından istemin reddi gerektiği savunulmuş, davalı tarafından ise savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen hususlar mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğİnden temyiz istemlerinin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz başvurusu, ihale yoluyla yapılan gayrimenkul satışı için tahsil edilen damga vergisinin, ihalenin feshedilmesi üzerine davacıya ret ve iadesine hükmeden vergi mahkemesi kararının taraflarca bozulması istemine ilişkindir.
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Davacı temyiz istemine gelince; dava dilekçesinde, ödenen damga vergisinin yasal faizi ile birlikte iadesi istenilmekle beraber, mahkeme kararında yasal faiz hakkında hüküm tesis edilmemiştir.
Bu nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin reddi, davacının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının, davacının faiz istemi hakkında karar verilmek üzere bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; … İcra Müdürlüğünce yapılan açık artırmada gayrimenkul satışına ilişkin ihaleyi kazanan davacının uhdesinde kalan gayrimenkul ihalesine ilişkin damga vergisinin ihale bedeli üzerinden ödenmesinden sonra, ihalenin fesholunması üzerine; davacı tarafından, ödenen damga vergisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurularının reddedilmesinin ardından, verginin yasal faizi ile birlikte istirdadına hükmedilmesi istemiyle açılan davada, verginin iadesine hükmetmesine karşın, faiz istemi hakkında hüküm kurmayan mahkeme kararının taraflarca temyiz edildiği anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında, vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı belirtilmiş; 8’inci maddesinin birinci fıkrasında, mükellefin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek ve tüzel kişi; ikinci fıkrasında ise, vergi sorumlusunun, verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi olduğu hükmü yer almış; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların damga vergisinin kişilerce ödeneceği açıklandıktan sonra, 8’inci maddesinde de bu Kanunda yazılı resmi daireden maksadın, genel ve katma bütçeli daire ve idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köyler olduğu vurgulanmış; 24’üncü maddesinde ise, vergiye tabi kağıtların damga vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması gereken vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları ibraz edenlerin sorumlu olduğu, birden fazla kişi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu olacakları kurallarına yer verilmiştir.
Damga vergisinde, vergiyi doğuran olay, 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yer alan ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan kağıtların yazılıp imzalanması ya da imza yerine geçen bir işaret konulması anında meydana gelmekte ve sözü edilen Kanunda gösterilen zamanlarda ödenmesi gerekmektedir.
Olayda, … İcra Müdürlüğünce yapılan ihaleye ilişkin olup, tamamı, 488 sayılı Kanunun yukarıda değinilen 3’üncü maddesi uyarınca, anılan İcra Müdürlüğünce, davacı Şirketten tahsil edilerek, davalı Vergi Dairesi Başkanlığına yatırılan damga vergisinde de vergiyi doğuran olay, gerekli prosedürün tamamlanması ve ihale kararının ihale makamınca imzalanması ile tekemmül ettiğinden; ihalenin sonradan, davacıdan kaynaklanan sebeplerle feshedilmiş olması, vergiyi doğuran olayı ortadan kaldırmayacağından, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan; bir belgenin damga vergisine tabi olabilmesi için, ayrıca bir hususu ispat ve belli etmek için ibraz edilebilme niteliğine de sahip bulunması gerekmekte ise de; ihale kararının bu niteliği kazanabilmesi; kullanılması, ibraz edilmesi veya hükmünden yararlanılması koşuluna bağlı değildir. Bu nitelik, ihale kararı hukuken tekemmül ettiği anda, esasen, mevcut olduğundan, Mahkemenin, ihale feshedildiğinden, herhangi bir hususu ispat ve belli etmek için kullanılamayacağı; dolayısıyla, herhangi bir hukuki değerinin kalmadığı yolundaki gerekçesine katılmak mümkün değildir.
Her ne kadar, davacı tarafından, faiz isteminde de bulunulmuş olmasına rağmen, Mahkemece, bu konuda herhangi bir hüküm tesis edilmediği ileri sürülerek, mahkeme kararının bu yönüyle bozulması istenilmekte ise de, mahkeme kararının, tahsil edilen damga vergisinin iadesine ilişkin hüküm fıkrası bozulmuş olduğundan, söz konusu noksanlık, bu aşamada, ayrıca bir bozma nedeni olarak kabul edilmemiştir.
Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin reddine ve … Yeni Türk Lirası maktu karar harcının, temyiz eden davacıdan alınmasına; davalı İdarenin temyiz isteminin ise, kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 30.11.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.