Danıştay Kararı 7. Daire 2002/765 E. 2002/2187 K. 03.06.2002 T.

7. Daire         2002/765 E.  ,  2002/2187 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2002/765
Karar No: 2002/2187

Temyiz İsteminde Bulunan: … Tarım İşletmeleri ve Tohumluk Anonim Şirketi
Karşı Taraf : Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı
İstemin Özeti : Davacı Şirkete, sahibi bulunduğu yatırım teşvik belgesi kapsamında ödenen katma değer vergisi destek priminin tahsili amacıyla tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (d) bendinde, yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makine ve teçhizat teslimlerinin 1.8.1998 tarihinden itibaren katma değer vergisinden müstesna olduğu hükme bağlandığından, davacı tarafından 1.8.1998 tarihinden sonra satın alınan makine ve teçhizata ait katma değer vergisi desteğinden yararlanmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; teşvik belgesinde katma değer vergisi desteği öngörüldüğü ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirkete verilen yatırım teşvik belgesinde, katma değer vergisi desteği adı altında teşvik öngörüldüğü, teşvik belgesi kapsamında, global listede yer alan ve satın alınan araçlar için katma değer desteğinin uygulandığı; ancak 1.8.1998 tarihinden sonra satın alınan araçlardan dolayı katma değer vergisi desteği adı altında yapılan ödemenin usulsüz olduğunun belirlenmesi üzerine, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığınca, söz konusu ödemenin geri alınması yolunda Merkez Bankasına talimat verildiği anlaşılmıştır.
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri hakkında Kanunun 3410 sayılı Kanunun 2’nci maddesiyle değişik 6’ncı maddesinde, “Vergi mahkemeleri;
a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,
b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,
c) Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümler” hükmü yer almış; 5’inci maddesinde de, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştayda çözümlenecek olanlar dışında, maddede belirtilen davaların idare mahkemelerince karara bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda değinilen kanun hükmüne göre, vergi mahkemesince bir davaya bakılabilmesi maddede sayılan davalardan birinin mevcut olması şartıyla olanaklıdır. Olayda ise; dava konusu işlemin vergi idareleri tarafından tesis edilen ve yukarıda açıklanan konulara ilişkin vergilendirme ya da verginin tahsili işlemi olmadığı; vergilendirme bakımından işlem tesisi yetkisi bulunmayan Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlü niteliği taşımayan, katma değer vergisi desteği adı altında öngörülen teşvikten usulsüz bir şekilde yararlandığından bahisle, yapılan ödemenin davacıdan geri alınması amacıyla tesis edildiği açık bulunduğundan; idare mahkemesinin görevine giren davaya vergi mahkemesince bakılmış olmasında görev yönünden isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 3.6.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.