Danıştay Kararı 7. Daire 2002/3710 E. 2002/4371 K. 24.12.2002 T.

7. Daire         2002/3710 E.  ,  2002/4371 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2002/3710
Karar No : 2002/4371

Davacı : Tekel Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü
Vekili : Av….
Davalı : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
İstemin Özeti : 7.12.2001 gün ve 24606 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 8 seri no’lu Gümrük Hattı Dışı Eşya Satış Mağazaları konulu Gümrük Genel Tebliğinin 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasının iptali ile Alkollü İçkiler Sanayii Müessesesi Müdürlüğünün 29.8.2002 gün ve 2102 sayılı faturasında tahakkuk eden ve ödenen katma değer vergisi ile özel tüketim vergisinin kaldırılarak yasal faiziyle birlikte iadesi istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince, ilk incelemeyle görevli Tetkik Hakimi Nurdane Topuz’un açıklamaları dinlenildikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, 10.3.2000 gün ve 23989 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Hattı Dışı Eşya Satış Mağazaları ve Depoları Yönetmeliğinin 4’üncü ve 9’uncu maddelerine dayanılarak çıkarılan 8 seri no’lu Gümrük Hattı Dışı Eşya Satış Mağazaları konulu Gümrük Genel Tebliğinin 5’inci maddesinin, Türkiye Gümrük bölgesinde faaliyet gösteren gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarına Türkiye’deki firmaların yapacakları eşya satışlarının ihracat kapsamında değerlendirilmeyeceği; dolayısıyla, bu mağazalara eşya gönderen firmaların genel esaslar çerçevesinde düzenleyecekleri faturalarda katma değer vergisini ayrıca göstermeleri ve bu tutarı mağaza işleticisi firmalardan tahsil etmeleri gerektiği yolunda açıklama içeren 1’inci fıkrasının iptali ile davacı Genel Müdürlüğün bir biriminin diğer birimine yaptığı satış sırasında düzenlenen fatura üzerinde sözü edilen fıkra uyarınca tahakkuk ettirilip, ödendiği ileri sürülen katma değer vergisi ile özel tüketim vergisinin kaldırılarak yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinde, dava açma süresinin, Danıştayda altmış gün olduğu, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri belirtilmiştir.
Danıştayın ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakabileceği davalar, 2575 sayılı Danıştay Kanununun 24’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında gösterilmiştir. Bu fıkranın davayı ilgilendiren (d) bendinde, bakanlıkların düzenleyici işlemleri ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları, bunlar arasında sayılmıştır.
Görüldüğü üzere; anılan bent uyarınca bir idari davanın ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda görülebilmesinin ilk koşulu, idari davaya konu edilen idari işlemin düzenleyici nitelikte olmasıdır. İdare Hukukunda, düzenleyici işlem, idarenin, aynı durumda olan idare edilenler için bağlayıcı, soyut hukuk kuralı koyan, yani normatif nitelikte olan tek yanlı tasarruflarına verilen addır. Bu nitelikte olmayan, daha önce yürürlüğe konulan üst hukuk normunu yineleyen veya bu üst hukuk normunun nasıl anlaşılması gerektiği konusunda alt idari birimlere ya da idare edilenlere açıklamalar getiren idari tasarruflar, Hukuk Düzeni’nde herhangi bir değişiklik oluşturamayacaklarından, idare edilenler yönünden bağlayıcı, dolayısıyla da düzenleyici değildirler. İdarenin bu nitelikteki bir işleminin, idari yargı denetimine tabi tutulması, bu denetimin varlık nedenine uygun düşmez.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 4’üncü maddesinde; gümrük idareleriyle muhatap olan kişilerin bu Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan tüzük, kararname ve yönetmelik hükümlerine uymak; gümrük idarelerinin, gerek bu Kanunda, gerek diğer kanun, tüzük ve kararnamelerde yazılı hükümlere göre yapacağı gözetim ve denetimlere tabi olmak; bu idarelerin kendi adına veya başka idareler nam veya hesabına tahsil edeceği her tür vergi, resim, harç ve ücretleri ödemek veya bunları teminata bağlamak; kanun, tüzük, kararname ve yönetmelik hükümlerinin uymayı zorunlu kıldığı her tür işlemleri yerine getirmekle yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre; gümrük vergisi mükellefleri bakımından kural koyucu nitelikteki idari metinler, tüzük, kararname ve yönetmelikle sınırlandırılmıştır. Gümrük idaresinin bu sayılanlar dışında kalan idari işlemlerinin, kural koyması; dolayısıyla, gümrük vergisi mükelleflerini bağlayıcı nitelik kazanması hukuken olanaklı değildir.
Öte yandan; İdari Yargılama Usulü Kanununun yukarıda açıklanan 7’nci maddesinde sözü edilen uygulama işleminden kasıt da; ilgili idari birim tarafından, kural koyucu nitelikteki düzenleyici işlemlere dayanılarak kişiler hakkında tesis edilen işlemlerdir. Vergi kanunlarına göre mal tesliminde veya hizmet ifasında düzenlenen faturalarda gösterilen katma değer vergisi miktarı, vergi idaresi tarafından ilgili vergi kanunu uyarınca hesaplanmış, yani tarh edilmiş vergi olmadığından; herhangi bir düzenleyici işlemin uygulaması niteliğinde kabul ve idari davaya konu edilemez.
Bu bakımlardan; davada iptali istenilen genel tebliğ maddesi, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 4’üncü maddesinde tanımlanan anlamda kural koyucu, yani düzenleyici olmadığı gibi, mal teslimi sırasında düzenlenen faturada katma değer vergisinin miktarının gösterilmesi de idari işlem olmadığından, ortada, idari yargı yerlerinde açılacak davaya konu edilebilecek nitelikte kişisel veya düzenleyici idari işlem mevcut değildir.
Açıklanan nedenle, davanın 2577 sayılı Kanunun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendi uyarınca incelenmeksizin reddine, …- (…) lira maktu karar harcının davacıdan alınmasına, 24.12.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.