Danıştay Kararı 7. Daire 2002/2790 E. 2003/3685 K. 24.06.2003 T.

7. Daire         2002/2790 E.  ,  2003/3685 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2002/2790
Karar No : 2003/3685

Temyiz İsteminde Bulunan: Hitit Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Yeminli mali müşavir olan davacının düzenlediği tasdik raporuna dayanılarak haksız katma değer vergisi indiriminde bulunulduğundan bahisle müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrini; 3568 sayılı Yasanın 12’nci maddesinden bahsedilerek, dosyanın incelenmesinden, davacının düzenlediği tasdik raporuna dayanılarak haksız katma değer vergisi indirimi yapılması nedeniyle, … Medikal Tıbbi Cihazlar Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına tarh edilen vergi ve ceza ile gecikme faizinin tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlendiğinin anlaşıldığı; olayda, 3568 sayılı Yasa hükümlerinin gereği olarak, uyuşmazlığa konu vergi ve ceza alacakları ile ilgili olarak davacı yeminli mali müşavire ihbarname tebliğ edilmediği, bu durumda, amme alacağının kesinleştiğinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılan ve ödenmeyen vergi ve cezanın tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Olayda, yeminli mali müşavir unvanıyla düzenlediği tasdik raporuyla … Medikal Tıbbi Cihazlar Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin haksız olarak ihracatta katma değer vergisi indiriminde bulunmasına neden olduğu ileri sürülerek, iadeden yararlanan mükellef tarafından 14.8.2001 tarihinde tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılmasına karşın,ödenmeyen katma değer vergisi ve cezalar için, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 12’nci maddesinde öngörülen müteselsil sorumluluk esası uyarınca, davacı adına düzenlenen ödeme emri, Mahkemece; yeminli mali müşavirlerin, asıl mükelleflere ait bütün iddia ve savunmaları idareye karşı ileri sürebilme hak ve yetkisine sahip olduğu; bu nedenle amme alacağının ilk önce ihbarname tebliği yoluyla takibinin icap ettiği gerekçesiyle iptal edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunun, olay tarihinde yürürlükte bulunan mükerrer 227’nci maddesinin 2’nci fıkrasında, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre beyannameyi imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek mensuplarının, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağı teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı çıkan vergi zıyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacağı öngörülmüş olup; 3.2.1999 gün ve 23600 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinin 18’inci maddesinde de, uzlaşma konusu yapılan vergide uzlaşma vaki olduğu takdirde uzlaşma tutanağı düzenleneceği ve derhal ilgili vergi dairesine intikal ettirileceği, bu tutanağın tahakkuk yerine geçeceği,hükmüne yer verilmiştir Öte yandan, 3568 sayılı Kanunun 12’nci maddesinin dördüncü fıkrasında; yeminli mali müşavirlerin, yaptıkları tasdikin doğruluğundan ve yaptıkları tasdikin doğru olmaması halinde, tasdikin kapsamı ile sınırlı olmak üzere, zıyaa uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları hükme bağlanmış; bu maddenin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları, Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20’nci maddesinde de, bu sorumluluğa, Borçlar Kanununun “tam teselsül” hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Müteselsil borç, Borçlar Kanununun 141’inci maddesinde, alacaklıya karşı her biri borcun tamamından sorumlu olmayı kabul eden veya kanunun açıkça bu şekilde sorumlu kıldığı borçlular arasında mevcut olan borç olarak tanımlanmış; anılan Kanunun 142’nci maddesinde de, alacaklının birden fazla borçlunun her birinden borcun ifasını isteyebileceği ve borcun tamamı ifa edilinceye kadar bütün borçluların mesuliyetinin devam edeceği belirtilmiştir.
Müteselsil sorumluluğun bu yasal tanımı karşısında; yeminli mali müşavirin hatalı tasdik işleminden kaynaklanan vergi zıyaı nedeniyle takibi için önce vergi mükellefi hakkında tarhiyat yapılıp bunun kesinleşmesini ve kamu alacağının tahsil edilebilir hale gelmesini beklemeye ve ancak bundan sonra yeminli mali müşavirin takibi için gerekli işlemlerin yapılacağının kabulüne olanak bulunmadığı ve alacaklı vergi idaresinin tarhiyat safhasından itibaren, her aşamada müşterek ve mütesilsil sorumlulardan sadece birine ya da aynı anda her ikisine vergi alacağının tahsili için başvurabileceği sonucuna varılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; yeminli mali müşavir olan davacı tarafından düzenlenen tasdik raporuna dayanılarak … Medikal Tıbbi Cihazlar Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi isimli mükellefin haksız olarak ihracatta katma değer vergisi indiriminden yararlanmasına neden olduğunun inceleme raporu ile saptandığından bahisle, asıl mükellef tarafından tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılmasına karşın vadesinde ödemede bulunulmaması üzerine müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlendiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, alacaklının, borçlulardan her birine, alacağın bulunduğu her aşamada, o aşamaya ilişkin yasal düzenlemenin gerektirdiği usullere göre başvuruda bulunulabilmesi, müteselsil borç ilişkisinin yasal tanımının sonucu olduğundan; olayda, asıl borçlu tarafından tarh edilen vergi ve kesilen cezada, tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılması nedeniyle tahsil edilebilir hale gelen kamu alacağının, müteselsil sorumluluğu 3568 sayılı Kanundan kaynaklanan yeminli mali müşavirden doğrudan ödeme emri düzenlenmek suretiyle istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu itibarla, mahkemece, dava hakkında, müteselsil sorumluluk için 3568 sayılı Kanunda öngörülen koşulların olayda gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ödeme emrinin iptalinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne mahkeme kararının bozulmasına, bu karar üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 24.6.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.