Danıştay Kararı 7. Daire 2002/228 E. 2005/194 K. 17.02.2005 T.

7. Daire         2002/228 E.  ,  2005/194 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2002/228
Karar No : 2005/194

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Mersin Gümrük Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Adi Ortaklığı
Vekilleri : Av. … – Av. …
İstemin Özeti : Davacı ortaklık adına tescilli … gün ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin Amerikan doları cinsinden beyan edilmesi gerekirken EURO olarak beyan edildiğinden bahisle tahakkuk ettirilen katma değer vergisi tutarı üzerinden bir kat para cezası kesilmesine ilişkin karara vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı; olayda, davacı Şirketçe, … tarihinde tescil edilen beyanname muhteviyatı eşyanın kıymetinin, sehven Amerikan doları yerine EURO olarak beyan edildiği ileri sürülerek, aynı gün verilen dilekçe ile yapılan düzeltme başvurusunun; Bilgisayar Sistemi Bulunan Gümrük İdarelerinde Yürütülecek İşlemlere İlişkin Yönetmeliğin 17’nci maddesi uyarınca, eşyanın bilgisayar sistemi tarafından fiziki muayeneye sevk edilmesinden sonra beyannamede değişiklik taleplerinin kabul edilemiyeceği, ihtilaf konusu beyannamede de sistem tarafından kırmızı hat havalesi verilerek fiziki muayeneye sevk edildiğinden bahisle reddedilerek para cezası kesildiğinin anlaşıldığı; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 63’üncü maddesinde, beyannamelerin tescilden sonra, ancak eşyanın cins, nevi ve niteliği, ağırlık adet, ölçü yahut kıymet yönlerinden bir veya daha fazla bilginin düzeltilmesine izin verileceği, ayrıca mükelleflere kanunla tanınmış olan düzeltme hakkının yönetmelik ile ortadan kaldırılamayacağı; beyandaki hatanın idarenin muayene veya kontrolü sonucunda değil, davacının başvurusu üzerine ortaya çıkarılması nedeniyle ceza uygulanamayacağı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; tescil ve onay işleminden sonra düzeltme talebinde bulunulamayacağı; kırmızı hatta sevkedilen bir beyanname üzerindeki işlemler tamamlanmadan beyannameler mükelleflere geri verilmediğinden, mükelleflerin, beyannamedeki herhangi bir hatadan, ancak onay memurunun uyarmasıyla haberdar olabilecekleri ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
İdari Yargılama Hukukunda ehliyet, kişinin medeni hakları kullanabilme yeteneği yanında, idari dava açmakta menfaatinin olmasını; diğer bir anlatımla, iptali istenilen idari işlemle, meşru, güncel ve doğrudan bir menfaatinin ihlal edilmiş bulunmasını da ifade etmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; … Adi Ortaklığı adıyla oluşturulan adi ortaklık adına tescilli gümrük giriş beyannamesinde, ithale konu eşyanın döviz cinsinden kıymetinin yanlış beyan edildiğinden bahisle tahakkuk ettirilen katma değer vergisi tutarı üzerinden bir kat para cezası kesilmesine ilişkin karara vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle ortaklık adına dava açıldığı anlaşılmıştır.
Borçlar Kanununun 520’nci ve devamı maddelerinde düzenlenen adli ortaklık, tüzel kişiliğe sahip değildir. Bu hukuki durum karşısında; tüzel kişiliği olmayan, medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti bulunmayan adi ortaklığın, yargı mercilerinde, temyiz dahil, yargılamanın hiçbir aşamasında taraf olmasına olanak yoktur. Dolayısıyla, adı geçen ortaklık adına açılan davanın, ehliyet yönünden reddi gerekirken; esasına girilerek karara bağlanmasında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleride dikkate alınacağından, bu hususta hüküm tesisine gerek bulunmadığına; 17.2.2005 günününde oybirliği ile karar verildi.