Danıştay Kararı 7. Daire 2002/1784 E. 2005/652 K. 12.04.2005 T.

7. Daire         2002/1784 E.  ,  2005/652 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2002/1784
Karar No : 2005/652

Temyiz İsteminde Bulunan : Yamanlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …, …, … ,…
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacılar tarafından verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesinde, tenzili talep olunan sermaye taahhüt borcunun, murisin hissedarı bulunduğu şirketlere ait bilançolarda yer aldığından ayrıca indirilemeyeceği gibi … İnşaat Anonim Şirketi adına kayıtlı taşınmazın bilançoda gösterilen değerinin, söz konusu taşınmazın emlak vergisine esas değerinden düşük olduğundan bahisle, davacı varisler adına veraset ve intikal vergisi salınması yolunda tesis edilen işlemi; 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1’inci maddesi uyarınca, verginin konusunu, bir şahıstan diğer bir şahsa ivazsız olarak intikal eden malların oluşturduğu; olayda, murisin sermaye taahhüt borcunun, mirası reddetmeyen varisler açısından da borç olarak kabul edilerek beyannamede gösterilmesinde isabetsizlik bulunmadığı; öte yandan, … Anonim Şirketine ait taşınmazın varislere intikal ettiğinden söz edilemeyeceğinden, emlak vergisi değerinin bilançoda gösterilmediğinden bahisle matrah farkı hesaplanmasında da hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; takdir komisyonu kararı doğrultusunda yapılan ikmal tarhiyatın hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : 7338 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinde, veraset ve intikal vergisinde iki aşamalı bir tarhiyat öngörülmüş olup, mükelleflere, beyanda kolaylık sağlamak amacıyla belli servet unsurları için seçimlik hak tanınmıştır. Buna göre, ilk tarhiyatta seçimlik hak kullanılarak yapılan beyandan sonra, vergi idaresi ölüm günü itibarıyla değerlemeye gidecek ve bulunacak farklara göre ikmal tarhiyat yapacaktır. Bu itibarla, olayda, idarece yapılan değerlemenin hukuka uygun olup olmadığının tespiti için, yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile tesis edilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu, murise ait olduğu tartışmasız bulunan sermaye taahhüt borcunun, beyannamede tenzili talep olunan borç olarak gösterilemeyeceğinden matrahtan indiriminin kabul edilemeyeceği, ayrıca, murisin hissedarı bulunduğu … İnşaat Anonim Şirketi adına kayıtlı taşınmaz için bilançoda gösterilen değerin düşük olduğundan bahisle, hesaplanan matrah farkı üzerinden veraset ve intikal vergisi salınması yolunda tesis edilen işlemi iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun “Verginin Matrahı ve İlk Tarhiyat” başlıklı 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında; mükelleflerin ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisinin mevzuuna giren malları aşağıda belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları; aynı fıkranın (a) bendinde, bilanço esasına göre defter tutanlarda ölüm tarihine takaddüm eden takvim yılı bilançosuna göre bulunacak sermayenin ticari sermaye olduğu, mükelleflerin isterlerse ölüm günü itibarıyla çıkaracakları bilançoyu esas alarak öz sermayelerini tespit edebilecekleri ve öz sermayenin bu maddedeki esaslara göre, bu maddede hüküm olmayan hallerde Vergi Usul Kanununun iktisadi işletmelere dahil kıymetleri değerleme ile ilgili 2’nci bölümündeki esaslara göre tespit olunacağı belirtilmiş; aynı maddenin dördüncü fıkrasında, bu maddede belirtilen esaslara göre beyan edilen değerler üzerinden tarh edilen vergilerin, idarece, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlere göre ikmal edileceği hükme bağlanmıştır. Maddenin göndermede bulunduğu 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 295’inci maddesinde, ticari sermayeye dahil olsun veya olmasın senetli ve senetsiz bütün alacak ve borçların ikinci bölümdeki hükümlere göre değerleneceği kuralı yer almış; 7338 sayılı Kanunun 10’uncu maddesine ilişkin gerekçede ise; verginin tahsilinde yaşanan sıkıntıların aşılması amacıyla ilk tarhiyat müessesesinin getirildiği; buna göre, mükelleflerin, maddede belirtilen objektif ölçülerden ve Vergi Usul Kanunundan faydalanmak suretiyle kendilerine intikal eden malları değerleyecekleri; vergi dairesince, beyan üzerinde başkaca bir araştırma yapılmaksızın verginin tarhı cihetine gidileceği; ilk tarhiyatı müteakip, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre mükellefler adına ikmalen ve esas itibarıyla cezasız vergi tarh olunacağı açıklanmıştır.
Öte yandan, Vergi Usul Kanununun 192’nci maddesinde, bilanço tanımlandıktan sonra, aktif toplamı ile borçların arasındaki farkın, müteşebbisin işletmeye mevzu varlığını (öz sermayeyi) teşkil edeceği, öz sermayenin pasif tablosuna kaydolunacağı ve bu suretle aktif ve pasif tabloların toplamlarının denkleşeceği, ihtiyatlar ve kar ayrı gösterilseler dahi, öz sermayenin cüzleri sayılacağı hükmü yer almıştır.
Bu düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinde belirtilen değerleme ölçülerinin, ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere mükellefler tarafından beyana esas alınacak ölçüler olduğu; ancak, değerlemeye konu kıymetin bilanço esasına göre defter tutulması gereken şirkete ait hisse olması halinde, idarece, Vergi Usul Kanununun 192’nci maddesinde düzenlenen öz sermaye hesabından hareketle ve öz sermayenin unsurlarının yine aynı Kanunun servetleri değerleme ile ilgili 3’üncü bölümündeki esaslara göre tespit olunacak değerlerle, beyan edilen değerler arasındaki fark üzerinden ikmalen vergi tarhı yoluna gidilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, 1.3.1998 tarihinde veraset yoluyla gerçekleşen intikal dolayısıyla varislerce verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesinde, tenzili talep olunan borçlar kısmında gösterilen, murisin, hissesinin bulunduğu … İnşaat Anonim Şirketi ile … İnşaat Anonim Şirketine olan sermaye taahhüt borçlarının, adı geçen Şirketlerin bilançolarında yer alması nedeniyle; öz sermayelerinin hesabında dikkate alındığından, borç olarak beyan edilemeyeceği; ayrıca, … İnşaat Anonim Şirketi adına kayıtlı taşınmaz için bilançoda gösterilen değerin, söz konusu taşınmazın emlak vergisine esas değerinden düşük olduğu belirtilerek, sermaye taahhüt borcu olarak gösterilen tutarlar ile … İnşaat Anonim Şirketine ait taşınmazın emlak vergisi değerinin murisin hissesine isabet eden kısmı üzerinden ikmal tarhiyat yapıldığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için, bu şekilde hesaplanan matrah farkının, sözü edilen yasal düzenlemelere uygun olup olmadığının saptanması gerekmektedir.
Bir davada hukuksal sorunların davaya bakan idari yargı yerince çözüme kavuşturulması, Yargılama Hukukunun temel kuralıdır. Bununla birlikte; kimi zaman, hukuki çözüme ulaşılması, maddi olayın teknik yönünün açıklığa kavuşturulmasına bağlı olabilmektedir. Bu ise, hakimin mesleki bilgisini aşan, teknik bilgi ve uzmanlık isteyen bir uğraş niteliğindedir. Bu itibarla, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu ile Vergi Usul Kanununun anılan hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle, muristen varislere intikal eden öz sermayenin, konunun uzmanı bir bilirkişi aracılığıyla tespiti suretiyle; … İnşaat Anonim Şirketi adına kayıtlı taşınmaza ilişkin olarak da; 7338 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrasının (b) bendinde, ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere, gayrimenkullerin, ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın emlak vergisine esas olan değerle değerleneceği; ikmal tarhiyat açısından geçerli olan 213 sayılı Kanunun 297’nci maddesinde de, ticari sermayeye dahil olsun olmasın, bilumum binalarla arazinin vergi değeri ile değerleneceği hükme bağlandığından, söz konusu taşınmaz için davalı idarece ikmal tarhiyata dayanak alınan emlak vergi değerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının, söz konusu taşınmazın kayıtlı bulunduğu belediye nezdinde yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 12.4.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.