Danıştay Kararı 7. Daire 2002/1706 E. 2005/74 K. 01.02.2005 T.

7. Daire         2002/1706 E.  ,  2005/74 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2002/1706
Karar No : 2005/74

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Habur Gümrükleri Başmüdürlüğü
Karşı Taraf :…
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Habur Gümrük Müdürlüğünde tescilli … gün ve … sayılı tahakkuk kağıdı muhteviyatı eşyanın kıymetinin düşük beyan edildiğinden bahisle, idarece saptanan kıymet esas alınarak yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemi; beyannamenin tescil edildiği tarihte yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 3968 sayılı Yasa ile değişik 65’inci maddesinden bahsederek; dosyanın incelenmesinden, yükümlü tarafından ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin düşük bulunması üzerine, idarece yapılan araştırma sonucunda tespit edilen, Halkalı Gümrük Müdürlüğünde tescilli … gün ve … sayılı giriş beyannamesi kapsamında ithal edilen aynı cins eşyanın beyan edilen kıymetinin esas alınması suretiyle ek tahakkuk yapıldığının anlaşıldığı; idarece yapılacak kıymet tespitlerinde; Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII’nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmaya İlişkin Yönetmeliğin 6 ila 12’nci maddelerinde yer alan yöntemlerin sırasıyla uygulanması gerektiği, söz konusu yöntemlerin ilki olan “satış bedeli yöntemi”nin esas alınmama nedenleri açıklanmadan, ikinci sırada yer alan “aynı eşyanın satış bedeli yöntemi”ne göre kıymet araştırmasına gidilemeyeceği, bu durumda, davacı adına yapılan ek tahakkukta yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; davacının, ithal ettiği eşyaya ilişkin olarak beyan ettiği kıymetin düşük bulunduğundan dolayı, ek tahakkuk yapıldığı; ithalatın dayanağı satış sözleşmesinden, satış bedelinin net olarak tespit edilememesi nedeniyle, aynı eşyanın satış bedeli yöntemine göre belirlenen kıymetin esas alındığı, bu sebeple, yapılan ek tahakkukun yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Olayda, davacı tarafından, ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin düşük bulunduğundan bahisle yapılan ek tahakkuka vaki düzeltme başvurusunun reddine ilişkin karara, 4458 sayılı Kanunun 242’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında öngörülen yedi günlük itiraz süresi geçtikten sonra itiraz edildiği açık olduğuna göre, davaya konu işlemin iptali istemiyle açılan davanın, Mahkemece, itirazın süresinde yapılmamış olması sebebiyle reddi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle dava konusu işlemin iptali yönünde verilen kararda isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabuli ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı tarafından ithal edilen eşyanın, beyan olunan kıymetinin düşük bulunduğundan bahisle yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddine ilişkin işlemi, “satış bedeli yöntemi”nin esas alınmama nedenleri açıklanmadan, “aynı eşyanın satış bedeli yöntemi”ne göre kıymet araştırmasına gidilemeyeceği, bu durumda, davacı adına yapılan ek tahakkukta yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından beyan olunan kıymetin düşük bulunması nedeniyle yapılan ek tahakkukun davacıya 7.11.2000 tarihinde tebliğ edildiği; davacının, 21.11.2000 tarihinde kayda giren dilekçesiyle Habur Gümrük Müdürlüğüne başvurarak, düzeltme talebinde bulunduğu; vaki düzeltme başvurusunun reddine dair kararın 11.12.2000 tarihinde davacıya tebliği üzerine de Habur Gümrükleri Başmüdürlüğü kayıtlarına 19.12.2000 gününde giren dilekçe ile yapılan itiraz başvurusunun, davalı Başmüdürlükçe, işin esasının incelenmesi suretiyle reddedildiği; söz konusu itirazın reddine ilişkin işlemin, gerekçesi yukarıda açıklanan mahkeme kararı ile iptal edildiği anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 242’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında, kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itirazda bulunabilecekleri; 7’nci fıkrasında da, gümrük başmüdürlükleri ile Gümrük Müsteşarlığı kararlarına karşı, işlemin yapıldığı gümrük müdürlüğünün veya gümrük başmüdürlüğünün bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükmü yer almıştır.
Anılan düzenlemede öngörülen başvuruların, ihtilaf, yargı yerleri önüne getirilmeden önce, ilgililerce tüketilmesi gereken mecburi idari başvuru yolları olduğu; bu başvurular için öngörülmüş bulunan kanuni sürelerin, idari aşamada öngörülen sürelerden olsa da kamu düzeniyle ilgili bulunduğu ve yargı yerlerince re’sen göz önüne alınacağı; ek tahakkuka ilişkin düzeltme talebinin reddine dair karara karşı süresinden sonra yapılan itirazın, her ne kadar davalı gümrük idaresince usulden reddedilmeyip esastan incelenmiş olsa da, kanuni süre geçtikten sonra itiraz edilmekle sakıt olan dava hakkını canlandırmayacağı tabiidir.
Olayda, davacı tarafından, ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin düşük bulunduğundan bahisle yapılan ek tahakkuka vaki düzeltme başvurusunun reddine ilişkin karara, anılan Kanunda öngörülen yedi günlük süreden sonra itiraz edildiği açık olduğuna göre, davaya konu işlemin iptali istemiyle açılan davanın, bu sebeple reddi gerekirken, Mahkemece, işin esasının incelenmesi suretiyle, işlemin iptali yönünde verilen kararda yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 01.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.