Danıştay Kararı 7. Daire 2002/1570 E. 2002/2119 K. 27.05.2002 T.

7. Daire         2002/1570 E.  ,  2002/2119 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2002/1570
Karar No: 2002/2119

Davacı : … Telekomünikasyon Hizmetleri Anonim Şirketi
Davalı : Maliye Bakanlığı
İstemin Özeti: 19.3.2002 gün ve 24700 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 85 seri no’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin D bölümünün 3’üncü paragrafının, verginin yasallığı ilkesini ihlal ettiği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince ilk inceleme ile görevli Tetkik Hakimi …’in açıklamaları dinlenildikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davanın 85 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin D bölümünde yer alan; “Ancak cep telefonu işletmecilerinin verdiği haberleşme hizmetlerinde kullanılan kartların satışını yapanların, özel iletişim vergisi mükellefi olmamaları nedeniyle cep telefonu işletmecilerinin hesapladığı özel iletişim vergisini katma değer vergisi matrahından indirmeleri söz konusu değildir.” pragrafının iptali istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.
Danıştayın ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakabileceği davalar, 2575 sayılı Danıştay Kanununun 24’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında gösterilmiştir. Bu fıkranın, davayı ilgilendiren (d) bendinde, bakanlıkların düzenleyici işlemleri ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları bunlar arasında sayılmıştır.
Görüldüğü üzere, anılan bent uyarınca bir idari davanın ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda görülebilmesinin ilk koşulu, idari davaya konu edilen idari işlemin düzenleyici nitelikte olmasıdır. İdare Hukukunda düzenleyici işlem, idarenin aynı durumda olan idare edilenler için bağlayıcı soyut hukuk kuralı koyan, yani normatif nitelikte olan tek yanlı tasarruflarına verilen addır. Bu nitelikte olmayan, daha önce yürürlüğe konulan üst hukuk normunu yineleyen veya bu üst hukuk normunun nasıl anlaşılması gerektiği konusunda alt idari birimlere ya da idare edilenlere açıklamalar getiren idari tasarruflar, Hukuk düzeninde herhangi bir değişiklik oluşturmayacaklarından, idare edilenler yönünden bağlayıcı, dolayısıyla da düzenleyici değildirler. İdarenin bu nitelikteki bir işleminin idari yargı denetimine tabi tutulması, bu denetimin varlık nedenine uygun düşmez.
Anayasa Mahkemesinin 15.10.1991 gün ve E:1990/29, K:1991/37 sayılı kararına göre; Maliye Bakanlığına, ancak, amaç ve sınırları açıkça belli edilmek ve yasallık ilkesi kapsamında bulunan verginin temel öğelerine ilişkin olmamak koşulu ile, uzmanlık isteyen konularla teknik konularda ayrıntıları düzenlemek üzere yasayla yetki verilmesi olanaklı bulunmaktadır.
Yasayla açıklanan biçimde verilmiş bir yetkiye dayanmayan ve, esasen, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun indirime ilişkin hükümleri ile 4481 sayılı Kanunun 4605 sayılı Kanunla değişiklik 8’inci maddesinin uygulanmasına ilişkin Bakanlık anlayışını alt idari birimlere duyurmayı amaçlayan dava konusu Genel Tebliğ, normatif (kural koyucu) nitelikte olmadığından, Danıştay’da ilk derece mahkemesi olarak açılacak idari davaya konu edilebilecek düzenleyici işlem değildir.
Açıklanan nedenlerle, davanın, 2577 sayılı Kanunun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendi uyarınca incelenmeksizin reddine, 27.5.20002 gününde oybirliği ile karar verildi.